Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Oktay Erol

İşine-gücüne baksa artık!

Oktay EROL

Seçim öncesinde yaşanan ‘o’ gerginlik oluşturma çabası neydi öyle, diyeceğim de…

Önündekine ‘çelme’ takmak,

Yüzükoyun yere düşürmek,

Haklı gerekçelerle yürüdüğü yolundan uzak tutulmak için harcanan çaba…

Yıllardır bildiğimizi, komşumuzu, iş arkadaşımızı ne biçim kırdık, ne biçim kırıldık öyle, diyeceğim de…

Seçim bitti, siyasetçilerin yaydığı gerginlik sürüyor!

***

Telefonda görüşüyorduk yıllardır tanıdığım biriyle…

Kendini öyle kaptırmış, ellete-zillete öylesine bir inanmıştı ki;

Hiç duymadığım biçimiyle sesini yükseltti,

Duymadığım biçimiyle gerildi,

Duymadığım biçimiyle tümceler kulandı,

Duymadığım biçimiyle sınırları zorladı…

Sonunda mı?

Konuşmuyoruz!

***

Birini daha anımsıyorum…

Zeydan Karakar’ın, Anakent Belediye Başkan adayı olarak basına düzenlediği kahvaltıda sorulduğu an duymuştum olayı…

“Şehit aileleri ile olan buluşmanızda, iki şehit ailesini kovduğunuz, salon dışına attırdığınız konuşuluyor; ne diyorsunuz?” diye bir soru gelmişti toplantıda.

Böyle bir konunun ‘olabilme’ olasılığını,

Sıkça konuşmalarına, gerekse toplu ortamlarda konuklarla olan ilişkisini bildiğim Karalar’ın böyle bir tutum-davranış içerisine girebileceğini düşünemem…

Sorunun ardından, o anın görüntüleri yansıdı ekrana…

“Konuşurken, önce bulunan iki kadından biri söz istedi” diyerek sözüne başladı Karalar. Ardından da, kadınların birinin konuştuğunu, provokasyon (kışkırtma) amaçlı sözler kullandığını, diğer kadının da oturdukları masanın örtüsünü sürüdüğünü anlattı.

Karalar bunları anlatırken, ekranda aynı biçimde görüntüler vardı…

Yine o gündü…

Sosyal medyada, konu biraz daha abartılarak, sanki kahvaltı buluşmasında Karalar konu üzerine açıklama yapmamış gibi paylaşımlar yapılıyor, bir yanda da ‘anlaşılması zor, elle tutulmaz gerekçeli’ yorumlar yapılıyordu!

Buna benzer ‘kirliliklerin’ sayısı bilen var mı bilmiyorum!

***

Medyada yer alan haberler…

Bu haberlerin sosyal medya üzerine yansımaları…

Bunların da tanıdığımız-bildiğimiz isimler üzerinde yoğunlaşması…

Seçimin ardından ‘bitmesini’ beklediğimiz ‘gerginlikler’ bugün bile sürüyor!

Şu an olanları (kusura bakmayın), anlamakta güçlük çekenlerdenim!

Hani seçimler oldu ya,

‘İktidar’, yılar sonra uyarıldı ya,

‘İktidar’, bu son seçime değin yaptıklarını, ‘bunda’ yapamamanın ‘telaşı’ yaşıyor olmalı!

Yitirilen yerlerde, bugüne değin yapılıp da bilinmesi istenmeyen ‘bir şeyler’ olmalı!

Beş yıl önceki Ankara yerel seçim sonucu günlerce tartışılmış, günlerce kovalanmış, günlerce ‘yeniden sayım’ yolları aranmasına karşın, ‘itiraz’ yok sayılmıştı!

Bugün gelinen ‘nokta’ bambaşka bir yer!

Artık her neyse…

Baştan beri, adına ‘beka’ dedikleri de olmalı!

Parti sözcülerinin, ‘işaret parmaklarını’ gereken yerlere göstererek,

Kanımca bir de, ‘pes edilmedi, çalışılıyor’ izlenimi vererek…

Seçim öncesi yaşanan ‘gerginlikler’ sürdürülüyor!

***

Yurttaşın zamanının büyük bölümü çalışmayla değil de;

Olanları konuşmaya,

Yaşananları eleştirmeye,

Komşusuna kızmaya,

Dövünmeye, kızmaya, yıpranmaya, çelme takmaya, çevreyi kirletmeye, anlamsın ‘etkinliklerde’ buluşmayla geçip-gidiyor!

Tencerenin ‘boş’ seslerinin yankılandığı günümüzde;

Herkes işine-gücüne baksa artık!

 

 

“KARNAVAL” DEDİKLERİ ÇER-ÇÖP PANAYIRI…

 

Adana’da daha dün adına ‘karnaval’ dedikleri, bugün; geride kırık-dökük çiçekler, dalları kırılmış ağaçlar, ezilmiş çimler, kağıt-poşet atıkları, çer-çöp atıklarından geçilmeyen bir yer Atatürk parkı vardı. Belediye çalışanları bozgunu düzeltmeye çalışıyordu. Ne hoş değil mi? Daha dün, ‘portakal çiçeği’ ile ilintisi olmayan bir çadır vardı şurada. Biraz ileride de. Daha ileride de… Davulcular, davulcuların ‘yapışkan’ çocukları, çimenlerin üzerine rahatça serilmiş aileleri… Biliyor musunuz, adına ‘karnaval’ diyerek Adana’yı kanatıyorlar! Toplantılarda, ‘adlarını’ yıllar sonraya yazdırmak uğruna Adana’ya yabancılaştıklarını unutarak… Neyi ‘yazmam’ gerekiyor, onu da anlamıyorum da… ‘Şenlik’ denilmiyor, diye mi? Adana’ya çevre kirliliği bırakıyorlar, diye mi? Adanalıyı ‘hiç’ bilmiyorlar, diye mi? Adanalı olmadan, Adana adına karar veriyorlar, diye mi? Adana ile kendilerini yaşatmak istiyorlar, diye mi? Niye?

080419

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Reklamı Geç