Yeni yılla birlikte yaşamımızda ‘güzel, özlenen’ günler beklerken ard arda gelen ‘değişiklikler’ iç kararttı.
Günlerdir ‘uzun kuyruklar’ oluşan Nimet Abla kalabalığının umudu daha ‘yeni yıla’ girmeden ‘flaş’ patlamalı ışıklar mum ışığına dönüştü!
Sosyal medya aracılığıyla ‘bu yıl da böyle başladı’ iletileriyle doldu taştı!
Toplum araştırmacıları ‘insanlar yoksullaştıkça dine, umutları yok oldukça da şans oyunlarına’ yöneldiği konusunda birleşiyor!
O kuyrukların uzaması, cadde boylarınca kıvrılması biraz da ‘umutsuzluk’…
‘Belki’ dedirten bir bekleyiş…
Çalışıyorsun, çabalıyorsun, çocuğunun eğitimi için çırpınıyorsun, dürüst davranıyorsun, yalakalıktan uzak duruyorsun, el-etek öpme gibi bir tutum gösteremiyorsun, işi bildiğini söylüyorsun, bu işte başarılı olacağını gösteriyorsun…
Yok… Eğilmemişsen, eğmemişsen, ağzınla kuş tutsan yok!
Bu koşullarda ‘umudunu’ keseceksin, işsizliğe yürüyeceksin, Nimet Ablalara koşacaksın; o kadar!
Bir düşünür ‘yetinen insan yaşamaz’ demiş!
Yaşam sürdüğüne, dünyanın güneşin ekseninde dönmesiyle yeni yıllar yaşandığına göre, kutlanması yasaklansa bile bir çeşit ‘karşılama’ olacaktır. Bu karşılama sırasında da ‘umudunu’ milli piyangoya bağlayan, yeni yılla birlikte de ‘umutları kararan’ hep olacaktır da; toplumsal çelişkilerin yaşandığı, demokrasinin budandığı, hukukun ötelendiği toplumlarda ‘hep’ daha acı sonuçlar verecektir!
Yeni yılla ‘en çok kazanan’ yine sistem oldu kanımca…
Sistemin parçaları, daha güçlü olunsun diye ‘zam’ kırıntılarını ilk günün gecesinden duyurmaya başladı bile!
Cezalar, harçlar, zamlar…
Bir hafta önce açıklanan ‘asgari ücret’ artışı şimdiden bitti!
Bu gün için belli olmayan ‘yeni yıl emekli maaşı’ zamlar büyüklüğünde eridi!
Sokaklarda ‘büyümeyi, ekonomiyi’ bir yandan övüp, bir yandan göğe çıkaranları, ‘eleştirenleri’ salon toplantılarında boğazları çenelerine uzanmış kalabalığa şikayet edenleri, onları vatan hayını sayanları ‘sokak’ biliyor, bilmeli de artık!
Yeni yıldan ‘beklenti’ bu muydu?
CHP’NİN SEYHAN ADAYI…
Başta Seyhan olmak üzere, ardından CHP il örgütü ‘Seyhan Belediye Başkan Adayı’ konusunda hem çok ‘şey’ konuşuyor, hem de hiçbir ‘şey’ söylemiyor!
Yine birilerinin iki dudağının arasından çıkacak ‘ismin’ açıklanması için gün sayılıyor!
Madem ‘aday belirlemede’ artık bu yöntem var,
Madem belirlenen isimlere oy istenecek,
Madem ‘demokrasi’ rafta tozlanmaya tutsak…
En önemlisi tüm bunları da örgütler benimsedi; bari başvurusu olan ‘aday adayları’ arasından belirleyin de ‘birazcık da’ olsa hukuktan söz edelim!
Ayrıca CHP’nin Büyükşehir adayının belirlenmesiyle birlikte Adana’da esen bir hava var.
Seyhan’da da İbrahim Özdiş ‘isminin’ hem Seyhan’a, hem de Büyükşehir’e kazandıracağı ivme göz ardı edilmemeli…
YİRMİBEŞ KURUŞ VER, ÇEVREYİ KİRLET!
Sabah, koluna dizdiği ekmekle sokaktan geçenleri gördüm.
Biri diğerine söyleniyordu:
‘Artık belediyeden ekmek alırken de poşet götüreceğiz…’
‘Doğrusun, yoksa bu rezillik…’
‘Rezillikten de öte… Ha evden getirmişim, ha kendisi vermiş; anlamakta zorlanıyorum!’
‘Ekmek gibi besinlerin uygulama dışında olduğunu söylemediler mi?’
‘Ama belediye buna uymadı mı, demek istiyorsun?’
Belediye ekmek büfelerinin önünde dizilenler de aynı ‘şeyleri’ söylüyor!
İşin en acı yanı da markette, alış veriş merkezlerinde yirmibeş kuruş vererek çevreyi kirletme hakkı kazanıyorsun…
Poşet çevreye zarar veren bir ‘ürün’ sayılacaksa, bugüne değin uygulanan ‘yasaklar’ gibi yasalar çıkarılarak ‘yaşamımızdan’ çıkarılması daha yerinde olmaz mıydı?
Sigara içeride, odada, dairede, kapalı alanda, dolmuşta ‘sağlığa zararlı’ bulunarak yasaklandığında ‘kim’ ne dedi ki?
Kumar salonları yasaklandığında ne oldu?
Dersaneler kapatıldığında kaç kişi karşı koydu?
Evlerinden gecenin ‘zemheri’ soğuğunda yatağından kaldırılıp bilim insanları götürülürken kim karşı durabildi?
Poşetin de ‘sağlığa, çevreye’ zararlı oluşu nedeniyle ‘yasaklanması’ gerektiğini anlatırsınız, üstelik buna dünya ülkelerinden de örnekler verisiniz; olur-biter!
Ancak işin içerisine ‘yirmibeş kuruş’ koyulduğunda, tüketicinin alış-verişinde zorlanmasına neden olunduğunda, yirmibeş kuruşu verenin poşeti alma hakkı olduğu söylendiğinde, mağazaların ‘poşet’ masrafından kurtulduğu bilindiğinde…
Yirmibeş kuruş ver işyerini masraftan kurtar!
Yirmibeş kuruş ver, çevreyi kirlet!
Çevre ‘temizlenir’ mi böyle?
020119
YORUMLAR