Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Oktay Erol

Seçmene öykü katmadan olmuyor…

Partilerin ‘aday adaylarının’ kim olduklarını sosyal medyadan öğreniyoruz…

Sosyal medyadan yazıyorlar,

Sosyal medyadan çiziyorlar,

Sosyal medyadan ‘vaatlerde’ bulunuyorlar,

Sosyal medyadan ‘ziyaretlerini’ paylaşıyorlar…

12 Eylül’ün ülkemize bulaştırdığı ‘kirliliklere’ ek bu!

Sistem ‘siyasi partiler yasasını’, partinin tepe noktasından bulunan bir avuç azınlığın eline bırakınca, tüm kararlar onların ‘inisiyatifine’ göre gelişince, yine onların ‘belirlediği’ isimler hep önde olunca…

Gerek milletvekilleri adayları, gerekse yerel yönetim adayları, ‘adaylıklarının’ kesinleşmesine değin uzanan zamanda ‘kendilerini’ sosyal medyada tanıtma gereği duyuyorlar…

Ama yanlışlarla…

Ama eksiklerle…

Ama ödünlü…

Ama duruştan yoksun…

***

Burada hep ya ‘ideolojiden’, ya da ‘duruştan’ sıkça söz ediyorum…

Hangi siyasi parti olursa-olsun önemsiyorum da…

Kapkatı, tek ‘duruşlu’, tek ‘ideolojili’, başka düşüncelere ‘açık’ olmayan-dinlemeyen, herkesin ‘kendi’ gibi düşünmesinin ‘gerekliliği’ baskısını yapan bir anlayışı hoş bulamam…

‘İdeolojinin’ kendini ‘daha’ da geliştirmesi için, ‘karşı-ideolojileri’ de iyi tanıması zorunluluktur!

Onun için de herkesin ‘ideolojisinden’ ödün vermeden, Adana için, Adanalı için, Adana’nın geleceği için, Adanalının Adana’yı yaşanılır bulması için içini dökmesinden yanayım…

Yalansız, açık…

Bunu yaparken ‘ideolojisine’ sarılarak, yanlış yapmadan…

***

Sıkça düşünmüyor da değilim…

Bazı aday adaylarının ‘paylaşımlarında’ öylesine çarpık, öylesine göze batan yanlışlar var ki…

Kitaptan, festivallerden, şenliklerden, sanatçılardan bolca söz etmelerine karşın, sanki ‘aslında’ bunların hiçbiriyle ilgileri yokmuş gibi, o anı kurtarmak için yazılıp-çizilmiş sözler gibi…

Örneğin ‘ilgi ve alakalarından dolayı’ diye süren bir tümce gülünç değil mi; ilgi ile ‘alaka’nın aynı anlamı içermelerinden dolayı ‘neden’ birini yazmak yetmiyor ki?

Mutlu-mesut, mesala-örneğin, kent-şehir, nehir-ırmak…

Buna benzer yanlışlıkları yapanlara baktığınızda, bu zamana değin bürokrasinin içerisinde bulunmuş olanlar da var, kurumunun en üst bölge yöneticisi olan da var…

***

Aday adaylarının, partilerinin tüzüğünü en az bir kez okumalarının gerekli olduğunu düşünüyorum.

Aslında yalnız aday adayları değil, önelcikle örgüt içerisinde bulunanlar, ardından delegeler, ardından kayıtlı üyeler…

Parti içerisinde ‘ön saflarda’ oldukları düşünenlerin çoğu, ‘partilerinin’ duruşundan habersiz…

Eğitim için, ekonomi için, kadın için, emekçi için, insan için, şiddet için, bilim için, hukuk için, adalet için, sosyal haklar için, seçme-seçilme için, sosyal yaşam için ‘ne’ dediği konusunda hangi ‘aday adayının’ ne denli dağarcığı var ki?

Örneğin ülkemizin içinde bulunduğu kriz nedeniyle, ‘krizin’ ağır yükünü taşıyan emekçi katman üzerine nasıl bir proje oluşturuluyor, siyasi partiler kendi ‘ideolojilerine’ bağlı kalarak nasıl bir çözüm önerisi üzerinde yoğunlaşıyorlar?

İktidar önceliği piyasada bugüne değin varlıklarını sürdürmüş olan, krizle birlikte üretimini eritemeyen patronların rahatlamasına ayırdı! Bu tür bir davranış geçmişte olduğu gibi günümüzde de iktidarların ‘ideolojine’ uygundur! İktidarlar ‘benim için önemli olan üretim araçlarını elinde bulundurandır’ der!

O ‘üretim araçlarını’ çalıştıracak, hammaddeye katma değer katacak işçileri, çalışanları düşünmesi gerektiği gibi, sıkıntılarının çözümü için uğraş vermesi gereken muhalefet partileri ya… İktidarın işadamını koruduğu yetmiyor, çalışanların yaşadıkları zorluklar bilinmiyor gibi ‘ideolojilerini’ yerle-bir eden çabaların altına ‘imza’ atmakla yarışıyorlar…

***

Aday adaylarının sosyal medya üzerinden yaptıkları paylaşımlarını gözden geçirmelerinin, ‘ideolojilerinden’ sapmadan oluşturdukları çalışmalarının üzerinde ‘özenilmesi’ gerektiğini düşünüyorum…

Bir de fotoğraflar var ya… O fotoğraflar da aslında çok ‘şey’ anlatıyor! İki kişinin arasında bile ‘sırtarık’ kalışı, bir an önce ‘ben gideyim artık’ der gibi ‘zoraki’ gülücüklü oluşu gözden kaçmıyor!

‘İdeoloji’ tanınmadan, seçmenin üzerinde iz bırakmadan, ona öykü katmadan olmuyor…

191118

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER