Yaşananları ‘şaşkınlık’ içerisinde karşıladığımızda, sıkça söyleyeni gördüğümüz-duyduğumuz bir söz vardır:
‘Kamera şakası mı bu?’
Yanınızdaki, olayın ‘kamera şakası’ olmadığını söylemiş olsa da ‘şaşkınlıktan’ kurtulamazsınız!
Oysa ‘anlatılan’, öyle uzak gelir ki bulunduğunuz yerden, konumdan…
Bolluğun içerisinde bu ‘yokluğun’ yaşanması sizi dellendirir, size düşündürür, sizi uyutmaz, sizi çığlık atmaya zorlar, sizi çileden çıkarır…
Kozan’ın Haacıuşağı Mahallesi muhtarı Mehmet Kılınç, günlerdir böyle…
Kapılar çalıyor, mahalleliye koşuyor, yerel yönetimi yol eyliyor..
Nerede bir umut olabilecek ‘ışık’ görse, günün hangi saati olursa-olsun zaman yitirmeden kendini orada buluyor!
En son sözü şu oldu Muhtar Kılınç’ın:
“Kozan’da aynı sorunu yaşayan mahalle muhtarlarıyla ASKİ kaç kez gittiysek, sonuç alamadık! ASKİ’in duyarsızlığını gördük!”
***
Kozan verimli toprakları ile birlikte, topraklarında fazla derinlere inmeden ‘su’ çıkarılabilecek niteliği olan bir kent. Yakınlarındaki dağlardan doğal sular fışkırır.
Geçmişte, Kozan içme suyunda koli basili olduğunu söyleyen belediye başkanına ‘neden temizlenmiyor öyleyse’ diye sormuştum.
Bir sonraki belediye de, sudan kaynaklı ‘yaz hastalığı’ nedeniyle koli basilinden söz ettiğim için ‘demediğini’ bırakmamıştı. Bağırmıştı, bağırmıştım! Kızmıştı, kızmıştım! Konuşmuştu, konuşmuştum!
O zamanlar suyun ‘kirliliğini’ konuşuyorduk…
Bugün suyun ‘yokluğunu’…
Kozan’ın Tufanpaşa, Türkeli, Hacıuşağı mahalleleri ile birlikte, diğer bazı mahallelerinde de yaşanan ‘su’ yokluğunu…
Kozan’da ‘suyun’ yokluğunu konuşmak, ‘kamera şakası’ gibi bir şey!
Şaka değil, gerçek oysa…
***
Muhtar Kıılnç’ın anlattıkları ilginç…
Üstelik kaygı yüklü…
‘Depolara gittim’ dedi. ‘Depolar boş!’
Anlatırken, gözlerinin irilendiğini düşünüyorum.
‘Bana ne ya, dedi. Depo boşmuş! Nereden getireceklerse getirsinler, Kozanlıyı susuz bırakmasınlar. İki aylık yaylalara su boruları döşemek için gecelerini gündüzlerine katanlar, yüzbinin üzerinde nüfusu olan koca kentin susuzluğuna göz yumuyorlar. Kozan’ın her yeri su, ancak depoları boş! Demek ki yanlış yerde çalışarak, yanlış yere harcama yapıyorsunuz!’
‘ASKİ’ dedim…
‘Herkes kendi rahatını, sistemi öyle kurgulamış… Kaç kez gittik! Susuz bir şey olmuyor. Yemekte su gerek. Temizlikte su gerek. Bu sıcak havada su gerek. Yok ama, üstelik Kozan gibi bir yerde yok! Seçim yaklaşıyor. Bana değil, mahalleliye nasıl anlatacaklar bu durumu, söylesinler… Kısaca biz suyumuzu istiyoruz…’
***
Suyun insan yaşamındaki ‘önemini’ görmezden gelen kurumlar, savsaklayanlar her yurttaştan olduğunca Kozanlıdan da bir ‘karşılık’ göreceklerdir.
ASKİ, yerel yönetimin içerisinde bir kurumdur.
Sınırları içerisinde bulunan yurttaşların gereksinmesi olan suyu, ‘en temiz’ biçimde evlerine-işyerlerine ulaştırmakla görevlidir. Bunu ‘nasıl’ yapacaklarını bilmeliler, su kaynaklarının nereden-nasıl getirilmesinin uygunluğunu araştırmalılar…
‘Depo boş’ denilmesi, Kozan gibi bir yerde ‘şaşkınlık’ oluşturacak bir olgudur, ‘kamera şakası’ gibidir!
Muhtar Kılınç’ın dediği gibi, ‘depo boş’ denilmesi bir ‘duyarsızlık’ örneğidir!
EKMEK…
Döviz kurunun yükselmesinden, ülkemizin en önemli ekim ürünlerinden buğdayın yok sayılmasından dolayı, dışsatımla sağlanıp dolara endekslenen ‘un’ fiyatını n artması fırın ürünlerinin fiyatına yansıdı. Önceki gün yazmıştım. Adana’da aynı gramaj somunla pidenin fiyatlarındaki dengesizlikten söz etmiştim. Aradaki ‘fark’ sözü edilmeyecek gibi de değil hani. Yüzde yirmibeş! Beş liraya beş somun alırken, pide olunca dört! Üstelik somun ekmeğin taşıma, adam çalıştırma, kalanı geri alma gibi masrafları ‘pide’ için yok! Bizde ‘tüketici’ kuyrukta konuşuyor yalnızca! Aslında ‘konuşma’ değil de ‘söylenme’ mi denilmeli ki? Tamam, beş liraya bir ekmek ‘eksik’ alan tüketicinin yapması ya da başvurması gereken yer yok mu? Vardır elbette… Ancak herkes birbirinden bekliyor. Beklerken de ‘yapan’ yaptığı ile kalıyor! İlgilenecek ‘kurum’ ya başvuru olmadıkça yaptırım gücünü kullanmıyor, ya da olanları izlemeyi yeğliyor! Bu hak mı?
190918
YORUMLAR