Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın programına göre açılışı yapılacak olan Adana Şehir Hastanesi onbeş eylülde hasta alamaya başlayacak.
Açılış yapılmadan çalışan pastane gibi,
Açılış yapılmadan kullanılan park gibi,
Açılış yapılmadan…
Bu bizde olan bir şey midir bilmiyorum da; kitabın kapağını açmadan okumaya başlamak gibi bir şey olmalı! Ya da nasıl olsa ‘müşteri’ sayılan hasta kapıda bekliyor; beklemeye ne gerek var ki?
‘Açılış’ konusunu biraz daha açmak için yine ‘Şehir Hastanesi uygulaması ne getiriyor, ne götürüyor’ panele dönelim…
***
Şubat ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, birçok ülkenin Sağlık Bakanlarıyla birlikte, il protokolünün de yer aldığı açılışla Mersin Şehir Hastanesi hasta kabulüne başlamıştı.
Panel konuşmacılarından CHP Mersin Milletvekili Prof, Dr. Aytuğ Atıcı, şubat ayından bu yana geçen zamanı değerlendirirken hiç de içi açıcı bir tablo çizmiyordu.
Daha bir yılı bile doldurmayan, eksikleri, sorunları yer yer medyaya da yansıyan konular için CHP’li Atıcı diyor ki;
‘Hemşire sayısı yetersiz… Yirmi yıldır Sağlık Ocağı’nda çalışan hemşireleri hastane deneyimi olmamasına karşın hastanede görevlendirmişler. Alan geniş olduğundan, bir hemşire on metre karede yapacağı işi yüz metre karede yapmak zorunda kalıyor. Aynı iş için daha çok yoruluyor. Atamalarda izin verilmiyor. Hekimler birbiriyle görüşemiyor, iletişim azalmış. Angarya iş çok! Sekretersiz çalışmak sıkıntı yaratıyor. Hastanenin gideri çok, geliri giderini karşılayamıyor bakanlık açığı kapatıyor. Şirkete bildirilen gerekli kalemler karşılanmıyor.’
Hemşirelerin deneyimsizliği,
Sağlık görevlilerinin gereksiz ‘geniş alan’ yorgunluğu,
Görevliler arasındaki iletişim kopukluğu,
Bakanlığın kapattığı açık…
Bunlar konuşuluyor…
Hastanede, hasta ile yüz yüze olmak zorunda olan sağlık görevlilerinin yaşadıkları her tür sorunun hastaya etkisinin ‘ne’ olacağını bilmeyen yok!
Hoşgörüsüzlük, anlayışsızlık, sevgisizlik…
Buralara sürüklenme nedeni de, içinde bulundukları koşullar; buyurun ‘sağlığa’ öyleyse…
***
Adana’da hasta kabulüne birkaç gün kalan Şehir Hastanesi’ni dıştan görünce, birde içini düşünmek yerine ‘içini görmek’ gerekiyor.
Hasta ile hastane görevlilerinin arasında nasıl bir yenileşme var?
Tanıların süresi ne denli kısalacak?
Başka bölümlere göndermeden ‘tanısını’ koyacak doktor var mı?
Tıbbi makineler gerekli olmadıklarında ‘yine’ kullanılacak mı?
Hasta ‘iyi ki Merkez Hastaneleri var’ diyebilecek mi?
Şubat ayından bu yana gördükleri-bildikleri Mersin Şehir Hastanesi’nde tanık oldukları olayların değerlendirmesini Mersin Tabip Odası Başkanı Genel Sekreteri Dr. Ahmet Burhan Söker yapyor, diyor ki:
‘Servislerde doktor dinlenme, giyinme odaları yok. Başhekim, yönetim genel olarak hekimlerin, sağlık personellerinin sorunlarına kayıtsız. Bloklar arası erişim sorunu var, mavi koda erişim süreleri çok uzun. Otelcilik, reklamcılık ön planda… Adana için önerimiz, polikliniklerde yardımcı sağlık personeli olmadan göreve başlamayınız. Bizler öyle davrandığımız için yardımcı personel aldık.’
***
Panelde konuşulanlar, Merkez Hastaneleri’nin ‘neler getireceğini, neleri götüreceğini’ anlamak bakımından önemli.
Konuşmacıların, bugünden yaptıkları uyarılar görmezden gelinmemeli…
Daha önceki yanılmalar, aldatılmalar gibi ‘değiştiriyoruz’ denilerek alınan yeni bir karar, bu ülkenin yurttaşının sağlığını çözümü zor sorunlara sürükleyecektir.
Anlamak için üç-beş yıl mı yine?
Söz konusu olan ‘yurttaşın sağlığı’ diyorum; dahası var mı?
120917
YORUMLAR