Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Oktay Erol

‘Denetim’ mekanizmasının ‘işler’ olması

 

Aladağ’da, bir cemaat öğrenci yurdunda çıkan yangın sonucu yaşamını yitiren oniki can yerel basında geniş yer buldu…

Bazıları cemaatin adını verdi,

Bazıları ‘cemaat’ de demeyip ‘özel bir yurt’ demekle yetindi,

Bazıları bölgenin ‘doğal cömertliği’ dışında ‘yoksulluğunu’ da görebildi,

Bazıları ‘duble’ yolları bırakın ‘cenaze araçlarının’ gidemediği yollara tanık oldu,

Yoksulluğa tanık oldu,

İşsizliğe tanık oldu,

Taşoranlığın, orman köylüsünün ekmeğini nasıl çaldığına tanık oldu,

Çocuklarını ‘cemaat yurtlarına’ nasıl gönderdiklerine tanık oldu…

Belediyenin çalışmasına tanık oldu…

***

Olay günü Adana Büyükşehir Belediye Başkanı’nın serzenişlerini duymuştuk…

Yapabildiklerini, yapamadıklarını anlatmıştı…

Yurdun yangın merdiven kapısının kilitli olduğunu ‘ilk’ ondan duymuştuk!

Hemen ardından…

Hükümet yetkilisi;

‘Yangın merdiven kapısı kitli değildi,

Üstelik kapının kilidi de yoktu’ demişti!

Yurttaşı yanıltıcı, oyalayıcı; karamakarışık…

Ancak sonra; gerek yaralı öğrencilerden, gerekse basında-televizyonda yer alan haberlerden öğrendik ki; yangın merdiven kapısı açılacak durumda değil!

Haziran ayında denetlendiği hükümet yetkili tarafından yapılan açıklamanın; yangın kapısında, elektrikte, çatı malzemesinde, yer döşemesinde, yurt yetkilisi sayısında neler yaptığı, ya da neler yapmadığı konusu şu an için karanlık!

***

Aladağ konuşulurken, beklenmedik ‘bazı’ sapışlar da yaşanılıyor…

Örneğin…

Aladağ Belediye Başkanı Mustafa Akgedik ‘suçlu bensem de cezamı verin’ demiş!

Bu tümceleri ‘ne’ çok gördük, duyduk aslında…

Belediye ile öğrenci yurdunun arası ne denli uzak ki, yaklaşan kış mevsimine uygun mu, değil mi olduğunu göremediniz, denmez mi?

Hadi denetimciler görmediler, görmek istemediler; o kadar bebe çağından yeni kurtulmuş canın yaşamaya zorunlu olduğu bir ortamda belediyenin ‘hiç mi’ sorumluluğu yoktu, belediye hiç mi bir şey yapamazdı, diye sorulmaz mı?

Bunu da geçtik;

Adana Büyükşehir Belediyesinin ‘ayrı partilerden’ oldukları için Aladağ belediyesine yardımcı olmadığını, sorunlarına ‘el’ atmadıklarını söylemesi de uzunca konuşulacak bir konu…

Şu soruyu da sormalıyız:

Aladağ’da hükümet mi sorun, belediye mi?

***

Ülkemiz, Aladağ’da bir şeyi gördü;

Ülkemizin ‘kaymak’ katmanında yer alanların titremesine neden oldu!

Büyük,

Güçlü,

Titretiriz, benzeri sözcüklerle halkımızı avutanların,

Sığınmacıların ‘hiç birini’ geri çevirmeyiz, diyenlerin;

Bu güne değin dediklerinin ne denli ‘anlamsız, yersiz, gereksiz’ olduğu da gözler önüne serildi!

Kendi ülkesinde yaşayan insanların hangi koşullarda yaşadığını göz önünde bulundurmadan ‘kapıları’ aralayanların aslında ‘ülke insanına’ neler yaptığı da ortaya çıktı!

Aladağ öğrenci yurdunda yanarak ölen bir çocuğun babasının ‘çocuğumuzu bu yurda vermeye zorunluydum’ demesinin içindeki gerekçe uyuyan beyinlerde şakırdadı.

Yeri gelmişken eklemeliyim;

Aladağ’daki suçluları cezalandırmak yetmiyor, bundan sonra olabilecek benzeri olayların önlenebilmesi için ‘denetim’ mekanizmasının ‘işler’ olması gerekiyor!

Cemaatlere ‘dokunmayarak’ değil!

061216

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER