Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ömer Alpdogan

Hiç güleceğim yoktu…

Kozova’nın işlettiği Çukurova Havalimanı’nın reklam işlerinin üstlenen Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, bir kez daha reklamının üstlendiği havalimanını öve öve bitirememiş..

Bakan Uraloğlu haber ajanslarına ve medyaya düşen açıklamasında, 10 Ağustos 2024’te kapısına kilit vurdukları Adana Havalimanı’nın yerine hizmete aldıkları malum havalimanının açıldığı günden bu yana iç hatlarda 1 milyon 546 bin 408, dış hatlarda ise 462 bin 40 olmak üzere toplam 2 milyon 8 bin 448 yolcuyu ağırladığını; iç hatlarda 10 bin 272, dış hatlarda ise 3 bin 426 olmak üzere toplam 13 bin 698 uçağın reklam işlerini üstlendiği havalimanına iniş kalkış yaptığını dile getirmişler.

Bakan Uraloğlu, yıllık 9 milyon yolcu kapasitesi, 110 bin metrekare terminal alanına, 3 bin 500 metre uzunluğa ve 60 metre genişliğinde ana piste sahip havalimanın başta Mersin ve Adana ile Osmaniye ve Niğde’ye de olan yakınlığıyla bu şehirlerde yaşayan 5 milyonun üstündeki vatandaşımıza hizmet ettiğini ve Türkiye’nin Ortadoğu ülkelerine açılan en önemli kapılarından da biri olduğunu söylemişler..

Çukurova Uluslararası Havalimanı’nın bölgesel olması niteliğiyle de havacılık alanındaki en önemli altyapı yatırımlarından biri olduğunu iddia eden Uraloğlu, “Çukurova Bölgesinin gelişimine büyük katkı sağlayacak ve bölgesel kalkınmanın lokomotifi olacak” buyurmuşlar..

Okuyan da, helal olsun Bakan’a, helal olsun Kozuva’ya diyecek..

Hiç güleceğim yoktu ama, Uraloğlu’nun açıklamaların istemeden de olsa güldüm..

Uraloğlu’nun açıklamasının okuyan yurttaşlar da, kapısına kilit vurulan Adana Havalimanı’na Uraloğlu’nun kimi havalimanları gibi hiç uçak inmediğinin sanacak..

Adana Havalimanı’nı Adana’ya, Mersin’e, Osmaniye ve Niğde’ye uzak bir yerde olduğunu zannedecek..

Adana Havalimanı’nın Türkiye’nin sadece Ortadoğu’ya aşılan kapıları arasında olmadığını sanacak.

Adana Havalimanı’nın Çukurova’nın ve bölgenin kalkınmasının lokomotifi olmadığını düşünecek..

Bakan Uraloğlu, Kozuva’nın işlettiği, yağmurda su altında kalan, fırtınada seferlerin yapılamadığı havalimanını övmek isterken aslında Adana Havalimanı’nı anlatmıştı..

Çünkü, Çukurova Havalimanı’nı övmek için sıraladığı her özellik Adana Havalimanın özellikleriydi..

Adana’nın dışında Çukurova Havalimanı gibi sadece Mersin, Osmaniye ve Niğde’ye değil, ondan farklı olarak Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep hatta Kayseri’ye de yakındı ve o kentlerde yaşayanlar tarafından da kullanılıyordu.

Uraloğlu’nun havalimanı Türkiye’nin Ortadoğu’ya açılan kapılarından biriyken, Adana Havalimanı aynı zamanda ülkemizin Avrupa’ya da açılan kapısıydı.

Adana Havalimanı da Bakan Uraloğlu’nun sadece Kozuva’nın havalimanında olduğunu sandığı yolcu ve sefer sayısına sahipti.

Adana Havalimanı, Çukurova’nın gelişimine Uraloğlu’nun reklamını üstlendiği havalimanından daha büyük katkı sağlıyordu.

Çukurova Havalimanının açılmasından sonra kargo işlerini İstanbul’dan, Ankara’dan yapmak zorunda olan ve masraflarına bir de İstanbul ya da Ankara’dan Adana’ya, Mersin’e nakliye masrafı da binen  sanayi ve ticaret dünyasına katkı sağlıyor, bölgenin kalkınmasında lokomotif oluyordu..

Yani Bakan Uraloğlu’nun anlattıkları Adanalıları için yabancı değil.. Adanalı, Bakan Uraloğlu’nun Çukurova Havalimanı’na mal ettiği tüm özellikleri onlarca yıldır zaten biliyor ve yaşıyordu..

Sadece, bu gelişmelerden Baakn Uraloğlu sayesinde 10 Ağustos’tan bu yana, yani beş aydır uzak kaldı..

İlahi Uraloğlu, hiç güleceğim yokken güldürdünüz..

Allah sizi de güldürsün demeyeceğim. Umarım tez zamanda hem bakanlıktan “affedilirsiniz” hem de Rize ve Ordu havalimanlarının tam kapasiteyle çalıştığını görürsünüz..

 

Uraloğlu atıl havalimanlarını da açıklasın!

Türkiye’nin en çok kazanan beş havalimanı arasında olan Adana Havalimanı’nın kapısına kilit vuran, yerine Tarsus’daki Çukurova Havalimanını açan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, sık sık malum havalimanına inen kalkan uçaklar ve yolcular konusunda rakamlar açıklıyor..

Tamamda diğer havalimanları Uraloğlu’nun başında bulunduğu bakanlığa bağlı değil mi?..

Bunlarla ilgili neden hiç bilgi vermiyor?..

Uraloğlu, dört yıldır hç bir uçağın inmediği ama yüzlerce kişini çalıştığı havalimanları ile de açıklamalar yapsa iyi olmaz mı?

Örneğin, Balıkesir Havalimanı’na geçen yıl, hadi Bakan’ın elini biraz rahatlatalım son dört yılda kaç uçak indi, kaç uçak kalktı, kaç yolcu kullandı?..

Balıkesir havalimanında Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak kaç personel istihdam ediliyor?

Abdulkadir Uraloğlu, Balıkesir Havalimanında sonlanan bir uçak yolculuğu yaptı mı?..

Bakan Uraloğlu’nun bu soruları tıpkı Çukurova Havalimanı reklamlarında yaptığı gibi rakamlarla açıklamasını istemek bir yurttaş olarak hakkımız..

Aynı soruları, Adıyaman, Kahramanmaraş, Hatay, Siirt, Uşak, Sivas, Tokat, Çanakkale, Kocaeli, Afyon havalimanları içinde yanıtlamasın isteriz..

Hatta bu havalimanlarına Erzurum, Rize- Artvin ve Ordu- Giresun havalimanlarına geçtiğimiz yıl kaç sefere, kaç yolcuya ev sahipliği yaptığını da ekleyebiliriz.

Bu havalimanlarının bulundukları kent ve bölgenin kalkınmasında ne denli lokomotif olduklarının açıklamasının bekleriz..

Bu havalimanları ile ilgili tüm soruların yanıtı bizzat Bakan Uraloğlu tarafından verilsin ki, Adana Havalimanı’nın nede kapatıldığını; Adana Havalimanı’nın Adana ve Çukurova’nın kalkınmasına katkı koyup koymadığını karşılaştırmalı olarak anlayalım..

Bekliyoruz sayın Bakan..

Şu havalimanlarına yılda kaç uçak inip kalktığını, kaç yolcunun kullandığını, bulundukları kent ve bölgenin kalkınmasına olan katkılarını, her birinde Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın kaç tane personel görevlendirdiğinin ve bunların devlete olan maliyetlerinin açıklayın, bütün Türkiye öğrensin ve Adana Havalimanı’nın “hangi haklı gerekçelerle” kapatıldığını görsün!..

 

Nabza göre şerbet, partiye göre ad

Burdur’un Tefenni ilçesinde ilginç bir o değin de garip bir durum var.

Tefenni Belediyesini seçimlerde MHP kazanmıştı.

MHP’li Belediye Başkanı Ümit Alagöz, Kasım ayında MHP’den istifa etmiş sonrasında Zafer Partisi’ne katılmıştı.

Sanırım, Zafer Partisi’nin tek belediyesi.,

İşte bu başkan biri İP’li altı meclis üyesi oturmuşlar bir karar almışlar..

Ümit Alagöz’ü belediye başkan adayı yapan ve seçimlerde başkanlık koltuğuna oturmasının sağlayan MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli’nin adını ilçedeki caddeden kaldırmışlar, yerine caddenin bir yarısına Sinan Ateş, diğer yarısına Hüseyin Nihal Atsız adlarını koymuşlar.

Tefenni Belediye Meclisi’nin 3 Ocak 2025 tarihli oturumunda alınan kararlar, yedi evet, üç ret oyu ile kabul edilmiş.

Hilal Evleri ile Alparslan Türkeş Caddesi arası Hüseyin Nihal Atsız, Alparslan Türkeş Caddesi ile Atatürk Caddesi arası ise Sinan Ateş Caddesi olarak adlandırılmış.

Ad değişikliğine evet oyu veren yedi kişiden başkan dahil altısı MHP’den seçilip Zafer Partisi’ne geçenler, birini de yine büyük olasılıkla Meral Akşener ile birlikte MHP’den ayrılan İP’li bir meclis üyesi. AK Partili üç üye ise ad değişikliğine ret oyu vermişler..

Durum tam da yazının başlığındaki durum:

Nabza göre şerbet, partiye göre ad koyma..

Kararın, MHP ve Devlet Bahçeli düşmanlığından kaynaklandığı apaçık ortada olan bir gerçek..

Öyle olmasaydı, Belediye Başkanı ve 5 arkadaşı MHP’deyken bu kararı alırlardı..

Sinan Ateş cinayetinin aydınlığa kavuşmasının herkes istiyor ama, Sinan Ateş adının bir partinin lideriyle ve bir hareketin yolbaşçısıyla eş değer tutulması asla kabul edilebilecek bir şey değil..

Üstelik bu tür cadde, sokak, mahalle adlarıyla oynamak siyaseten de doğru değil..

MHP’den Zafer Partisi’ne geçen Tefenni Belediye Başkanı Ümit Alagöz’ün önümüzdeki seçimlerde başkanlık koltuğuna veda edeceğini şimdiden net biçimde söyleyebiliriz..

Yarın, Ümit Alagöz’ün yerine gelen başkan ve arkadaşları da, Alagöz’ün koyduğu adları değiştirirler..

Tefenni’de siyaseten çok tehlikeli, huzur bozucu, siyasal ortamı germe potansiyeli yüksek bir uygulamaya imza atılmış, Umarım bu tür ucuz politik eylemler Tefenni ile sınırlı kalır..

Adlandırma parti değiştiren başkan ve meclis üyelerinin kararı.  Yurttaşlar onaylayıp onaylamadıklarının dört yıl sonra yapılacak seçimde oylarıyla göstereceklerdir..

Benim kişisel itirazım, Türkçü hareketin yolbaşçısı Nihal Atsız’ın adının Sinan Ateş ile aynı caddede anılmasına..

Atsız, yaşamı boyunca Türkçülükten ödün vermemiş, cemaatler ve tarikatların içyüzünün son nefesine kadar ortaya koymuş muhteşem bir kişilik..

Sinan Ateş ise, Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı sırasında adı Mersin’de ölümlü olaylarla anılan; Adıyaman, Şanlıurfa gibi Güneydoğu illerine sık sık gerçekleştirdiği ziyaretlerde kerameti kendinden menkul cemaat ve tarikat liderleri ve aşiret ağalarıyla görüşen, Türkçü bir parti kurmak isteyenleri tehdit eden bir kişiydi.

O nedenle, Tefenni Belediyesi’nin MHP’den Zafer Partisi’nde transfer olmuş başkan ve meclis üyelerinden Nihal Atsız ve Sinan Ateş adlarının yan yana kullanmaktan vazgeçmelerini bekliyorum…

Atsız ile Sinan Ateş’in adlarının aynı caddeye vermek, Atsız’a yapılmış büyük hakarettir.

Bu hakareti reddediyor, bir Türkçü/ Turancı olarak Atsız adının o caddeden kaldırılmasının istiyorum.

Kişisel egolarınızı ve düşmanlıklarınıza Atsız’ı alet etmeyin.

Kimin adını hangi caddeye verirseniz verin ama, Atsız’ı her telden oynayanlarla aynı kefeye koymaktan vazgeçin…

 

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER