Kadınlara kıymayın efendiler

En son haber 22 Aralık Pazar günkü Hürriyet’te:

“HEMŞİRE MERVEYİ ASTSUBAY KATLETTİ” başlığıyla 13 satırlık bir haber.

Hakkâri’de görev yapan 30 yaşında bir astsubay, şehir hastanesinde hemşire nişanlısını Mersin’de takip ederek evinin önünde park ettiği otomobiline geçip konuşmaya çalışmış. Çıkan tartışmada eski nişanlısını tabancayla vurmuş. Ardından kendisi de intihar etmiş! Olayın gerisi beklendiği gibi: Çevredekilerin haber ermesi üzerine polis ve sağlık ekibi sevk edilmiş, vuranın ve vurulanın bedenleri otopsi için morga kaldırılmış… iki aile ocağına düşen ateşi, arkadaşlarının, komşularının çektikleri üzüntüleri tahmin edebiliriz.

Hemen her gün olduğu gibi bu yazının yayımlandığı gün de kim bilir daha kaç kadının canına kıyılacak.

Eskiden de bu kadar çok kadın öldürülüyor muydu? Yoksa bu cinayetler, işetişim araçlarını gelişmesi sonucu mu görünür oldu?

Öyle sanırım ki, Türkiye büyük bir toplumsal alt üst oluş yaşıyor. İnsan ilişkilerinde büyük bir değişim var. Erkek egemenliği sarsılıyor, onun yerine kadınların özgürlük çağı başlıyor. Kadınlar artık erkeklerin kölesi olmak istemiyor. Erkeklerin zulüm uyguladığı kadınlar, boşanma yolunu seçebiliyor. Bu durum, bazı erkeklerin sinirlerinin tepelerine çıkmasına neden oluyor. Haberde anlatılan sevgilisini vurduktan sonra kendi canına da kıyan erkekler azınlıkta. Çoğu yakalanıp cezaevine atılıyor.

KADINLARA KIYMAYIN EFENDİLER

Bu tip erkeklere seslenmenin bir faydası olacağı kuşkulu. Gene de içimizden geldiği gibi yazalım:

Efendiler, bir kadının canını alma hakkını size kim verdi? Bu yetkiyi nerden aldınız? Erkek olmaktan mı? Batsın böyle erkeklik!

Hayatta ne varsa kadının eseri olduğunu düşünmez misiniz? Sizi de bir kadın doğurmadı mı? Ayağınıza diken battığı zaman “Anne!” diye bağırdığınızı unuttunuz mu?

Sizi kim doyurdu, kim giydirdi? Altınızı üstünüzü kim pakladı? Okul çantanızı kim hazırladı? Sana bülbül gibi şakıdığı dilini öğreten kim? Hasta olduğun zaman geceler boyu baş ucunda uyumadan bekleyen kim?

Öldürdüğünüz kadın da bir anne veya anne Adayı. Delikanlılığınızda düşlerinizi süsleyen, yüreğinizi gümbürdeten, bir bakışıyla sizi mest eden, soğuk yataklarını sıcaklığı ile bir İrem bağına çeviren kadın.

Nişanlın senden ayrılmak istiyorsa önemli bir nedeni vardır. Onu rahat bırak. Zorla güzellik olmaz! Boşanmak istiyorsa onu güzellikle vazgeçiremiyorsan öldürmek niye? İstediği hayatı kurmak onun hakkı değil mi?

Maganda! Kadın haklarını, bu hakların başında gelen yaşama hakkını öğrenmen için seni hangi okula göndermeli? Daha kırk fırın ekmek yemen yeter mi? Yıllarına mal olan hapishaneler bunun için yeterli olur mu?

Bak, kadınlarımız bir süredir meydanlarda bayrak açıyor. “Yaşamak istiyoruz!” diyorlar. “Kadın cinayetlerine son!” diyorlar. Bunlardan hiçbir şey anlamadığın anlaşılıyor. Dünyada sanki yalnız sen varsın. Senin arzuların, gururun, kıskançlıkların var.

Ne kadar güzel olurdu: Kadın-erkek eşitliğine dayanan, bir arada bulunmanın esas nedeni sevgi ve saygı olan, iyi günde de kötü günde de birlikte olduğunuz, bir yastıkta kocadığınız, toplumun saygın bireyleri olup örnek gösterilen bir aile hayatı yaşamanız.

Bir toplum, onu meydana getiren bireylerin nitelikleri kadar saygındır, uygardır. Kadına zulüm yaparak, onun canına kıyarak bu niteliği aşağıya çekiyorsun.

Yapacak çok işimiz var. Ülkemizde insan haklarını ve bu arada kadın haklarını yerleştireceğiz. Okuyarak, yazarak, gezip görerek, bilenleri dinleyerek, üreterek ve ürettiklerimizi hakça paylaşarak uygar bir tolum kurmak için kadın-erkek seferber olacağız. Vatana millete yararlı evlatlar yetiştireceğiz.

Kadınlara kıymayın efendiler! Onlar göğün yarısından çoğunu tutuyorlar.