Seray LEVENT
Günlerdir bilir bilmez her yerde belediye kreşleri konuşuluyor (kreş yazdığıma bakmayın, bu kelime artık ağız alışkanlığı olmuş bir kelimedir, zira bizim çocuk kulübü olmamıza rağmen ailelerin etüt demesi gibi bir durum. Aslında yasal olarak, kreş, gündüz bakımevi, çocuk kulübü, anaokulu, anasınıfı gibi unvanların madde madde yaş ve görev tanımı vardır. )
Bu ayrımları internetten sorguladığınız zaman pat diye karşınıza çıkar. Bakanın “kreşler” demesi gibi… Yine yaygın adı kullanılmıştır.
Evet, benim de bir çift laf söylemeye hakkımın olduğunu düşünüyorum. Zira MEB den de olsa Aile Sosyal Hizmetler Bakanlığından da olsa en eski fosil olarak kalan özel kurumlardan biriyim.1993-1994 döneminde açılmış her kaosu yaşamış ve mevzuatı harfi harfine bilirken, 83 mevzuatları dâhil her değişen tüzüğü birebir yaşamış, bir eğitimci olarak yaşananlara sessiz kalmak doğama aykırı.
Biz Aile Sosyal Hizmetler Bakanlığının garip kuşlarıyız. Aslında memleketimize maddi manevi yıllardır hizmet veren binlerce çocuk yetiştiren, bizim gibi kurumlar hep yok sayılmış ne esnaf olabilmiş ne de eğitim kurumu kabul edilmişizdir. Her şeye her zorluğa rağmen mesleğimizi yapmaya devam etmiş, devletimizin, bakanlığımızın ön gördüğü şekilde davranmış çocuk yetiştirmişizdir. Hiç birimizin siyasete aklı ermez, bizim için her aile her çocuk özeldir ve bu vatana iyi insan olarak yetiştirilmelidir. Amma velakin bizi de siyasete alet etmeleri hiç hoş bir durum değilken, belediyelerin veryansın etmesi, bir yetkilinin de çıkıp “bu işin aslı böyledir dememesi” garip bir durum.
Benim kurumu açtığım zaman Adana ilinde ve ilçelerinde toplam 12 gündüz bakımevi vardı ve sadece Aile Sosyal Hizmetler Bakanlığı açma yetkisine sahipti. Gel zaman git zaman MEB’e de kurum açma yetkisi verildi. 36 ay itibarıyla öğrenci alabileceklerdi. Onlar Anaokulu statüsünde öğretim ağırlıklı hizmet verirken biz bakım ve eğitim ağırlıklı hizmet veriyorduk ve veriyoruz. Ne acıdır ki biz ASHB kurumlar yine öksüz kalmıştı. Mesela ben esnaf sanatkârlara üye olup reklamcılar havuzundaydım, bizler elektrik, su vergi ne kadar devlet ve belediye ödemesi varsa işyeri ücreti öderken, MEB bağlı alanlar indirim alabiliyor ki şimdi de öyle, hatta bizi öğretmen yerine bile koymazlar, MEB bağlı kurumlarda öğretmen her indirimlerden yararlanırken, bakanlığımızdan dolayı böyle bir ayrıcalığımız bile olamadı, bize hiçbir ücret talep etmeden bakanlık tarafından ihtiyaç sahibi ailenin çocuğu gelebilir. Bunun için onlara kontenjan belirlenmiştir ki çoğu ücretsiz gelen aile bakanlıktan para aldığımızı zannederler. Helalı hoş olsun bunla ilgili hiç derdim olamadı. Ancak bu kadar zor şartlarda hizmet vermeye çalışırken 2005 de belediyeler karşımıza çıktı. Evet, önce biziler de bu durumu onayladık. Zira herkesin çocuğunun eşit şartlarda bakım ve eğitim hakkı vardır. Sonuçta belediye personeline ve alt gelir sahiplerinin çocuklarına hizmet verilecekti. Ancak olmadı… Olamadı… Onlar hep kontenjan dışı bırakılıp, özellikle devlet memurlarına ve üst düzey yetkililerine olanak sağlandı. Yani amacına uymadı açılan kreşler. Yıl 2007 o zaman İzmir merkezli okulöncesi derneği federasyonu vardı ve dönemin başkanı hepimizin adına yürütmeyi durdurma davası açtı aynı dönemde CHP başta olmak üzere muhalif partiler de bunu yaptı. “Belediyeler kreş açamaz ve açıyorsa da mutlaka denetim altına alınması için bir bakanlığa bağlanmalıdır” dedik. Zira Adana‘da bu işin çılkı çıkmıştı. Kurumun içinde kına yapanlarımı istesiniz, Doğum günü kutlayanları mı, ehil olmayan insanların müdür olmasını mı, çalışan personelin diplomasız olmasını mı, ne arasanız vardı. Kötü tarafı nereye gitseniz, durumu anlatsanız “biz denetleyemeyiz” diyorlardı. O dönem de Çukurova belediye başkanı, Seyhan belediye başkan yardımcısı olmak üzere tek başıma hepsine gitmiştim. “Biz denetliyoruz daha ne istiyorsun” deyip işin içinden çıkmışlardı.
Ve zaman geçti… Bizim, o dönemde ki muhalif partilerin, itirazı kabul oldu. Dava sonuçlandı. “Belediyeler bir bakanlıklara bağlanmadan çocuk bakım, eğitim, hizmeti veremez” kararı, olması gerektiği gibi çıktı.
Kapatılmaya gelince o dönem de şimdi de hiçbirimiz kapatılsın demedik. Ancak çocuk gibi hassas bir konuda denetim zafiyeti olamaz.
Bakın ben ve benim gibi Adana ili ve ilçelerinde 43 tane kreş ve gündüz bakımevi, çocuk kulübü kaldı. Neden biliyor musunuz? Çünkü bizler 3 ayda bir ciddi denetimlerden geçen kurumlarız. En ufak hatamızda gözyaşımıza bakmadıkları gibi, bizler de ağam paşam muhabbeti olamaz. İşte o yüzden 43 kişi kaldık. Çünkü MEB bağlı kurumlar bizim kadar denetimden geçmez ve rahatlardır. Bizler de bir kurumu açmak da çok zordur. O yüzden uzun zamandır da bakanlığımıza bağlı kurumlar açılmadı. Neden bunca zahmeti çektiğimize gelince bizler 0-2 yaş ve 6-12 yaş çalışan fiziki ve personel sayısını mevzuata göre belirleyen, vukuatın en az olduğu kurumlarız ve yaş aralığımızın böyle olmasından dolayı, Aile Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı kurumlar olarak hizmetimizi sürdürmekteyiz. Ne acıdır ki şimdi bu tartışmaların içinde bizden 3 yaşı dahi almaya çalışan bir grupla da mücadele etmeye başladık ki en üzüldüğüm “0-3 yaş aralığının eğitime ihtiyacı yoktur” çıkışı… Bunca yıllık öğretmen ve gelişim uzmanı olarak 0-3 yaşın insan hayatında ne derece etkili olduğunu bilmek ve bilimi hiçe sayan bir grubun karşımıza çıkması kahredici.
O yüzden siyasi çatışmalarınızı lütfen çocuklar üzerine yapmayın ve eleştiri ya da muhaliflik yaparken de olayın tarihçesine, geçmişine bir bakın. Asla hiçbir kurum kapanmasın ancak çocuğun olduğu her işletmede mutlaka denetlenmek zorunda. Bizim tek istediğimiz bu… Belediyeler bir bakanlığa bağlanın hepsi bu…
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!
YORUMLAR