Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ömer Alpdogan

Çevre Bakanlığı çevreye zarar veriyor

Bakanlıkların asli görevleri çalışma konularında ülkenin varlıklarının korumaktır..

Çevre bakanlıkları da, hangi ülkede olursa olsun, çevreye korumakla yükümlüdür. Tüm icraatlarını bu anlayışla sürdürür.

Çevrenin kirletilmesini, katledilmesini önlemek ve çevreyi daha yaşanabilir hale getirmek çevre bakanlıklarının asli görevleridir..

Ancak, Türkiye’de Çevre Bakanlığı demek çevreye zarar veren bir kurum olarak çalışıyor..

Çevreye yönelik hiç bir saldırıya, çevre katliamlarına tepki vermiyor, adete çevrenin katledilmesine onay veriyor..

Bunun çok örneklerini gördük..

Maden şirketleri yıllardır doğayı katlediyor, çevreyi kirletiyor canlılar için cehenneme çeviriyorlar..

Çevre Bakanlığı da kendi sorumluluk alanı değilmiş gibi uzaktan seyrediyor..

Tabii, doğa katliamları, çevreyi kirleten tüm uygulamaları aslında bir biçimde Çevre Bakanlığı’nın ve bürokratlarının onayıyla yapılıyor..

Çevre ve doğa katliamına izin veren bu uygulamanın adı da ÇED. Yani, gazete ve televizyon haberlerinde sıkça karşımıza çıkan “Çevresel Etki Değerlendirmesi.”

Çevre katliamına Çevre Bakanlığı tarafından izin verilmesinin son örneği, CHP Adana Milletvekili sayın Orhan Sümer’in de Meclis gündemine taşıdığı, Bozefe Madencilik adlı şirketin Kozan ve Kayseri’nin Yahyalı sınırları içinde kalan krom madeni sahasını genişletmek için Çevre Bakanlığı’ndan izin aldı.

Bozefe Madencilik Şirketi 2010 yılında 24.89 hektarlık alanda işletmek istediği krom madenine o zamanlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan “Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) gerekli değil” onayı almıştı.

Şirket, alandan yeteri verimim alamadığını gerekçe göstererek maden bölgesi büyütmeye karar verince bir kez daha Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın kapısının çalıyor.. Bakanlık şirketin daha fazla alandan maden çıkarması için ilkinde olduğu gibi “ÇED olumlu” onayı veriyor.

Çevre Bakanlığı’nın bu onayı ile maden çıkarılacak alan 24.89 hektardan 81.17 hektara çıkarıldı.

Yurttaşların anlayacağı biçimde söylersek, maden şirketine bırakılan alan 248 bin 900 metrekareden 811 bin 700 metrekareye çıkarılıyor.

Şirket kendisine bırakılan 114 futbol sahası büyüklüğündeki alanda sadece krom çıkarmayacak. Orman ve tarım arazilerinin kapsayan 811 bin 700 metrekare alanda krom ocağının büyütülmesinin yanında, yeraltı ocağı, kırma eleme tesisi, cevher zenginleştirme tesisi ve atık depolama tesisi de kuracak.

Şirket faaliyetini ilk on yedi yıl yeraltında gerçekleştirecek, on yedi yılın ardından yeraltı ocağı açık ocak işletmesine döndürülecek. Şirketin 9 milyon 892 bin TL harcayacağı projeyle birlikte yılda 63 bin ton maden atığı oluşacak. Çıkan atık, tesis içerisinde depolanacak. Tabi bunlar şirketin taahhütleri. Taahhütlerine uyup uymadığını görmeye sanırım bir çoğumuzun ömrü yetmeyecek.

Çevre Bakanlığı’nın “ÇED olumlu” onayı verdiği alan karaçam ağaçlarıyla kaplı. Çevre Bakanlığı’nın onayıyla, alanın genişletilmesi için yapılacak inşaat için dört bin karaçam ağacı kesilecek. Bu çalışmalarda 60 (600 bin metrekare) hektarlık bölgede traşlama yapılacak.

Tabi, şirket ve Çevre Bakanlığı halkın gazının almak, yapılacak ağaç katliamına tepkileri önlemek için şirketin daha sonra kesilenin beş katı ağaçlandırma yapacağını ilan ediyor..

Dünyada, çevre katliamına izin veren tek çevre bakanlığı sanırım Türkiye’de.

Çevre Şehircilik Bakanlığı, çevreye korumayı çevreye zarar verme, çevreyi ve doğayı katletme olarak algılıyor olmalı ki, her kararı çevreye verilen zararı daha ileri boyutlara taşıyor..

Bakmayın adının Paris İklim anlaşmasından sonra apar topar Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yapılmasına..

Onu da yanlış anlamış olmalılar ki, çevreyi ve doğayı tahrip ederken, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin yavaşlatmanın en bilinen yolu olan ağaçlama çalışmaları yapmak yerine ağaç katliamlarına onay veriyorlar.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı karar ve onaylarıyla çevre ve doğayı katlederken iklim değişikliği ve küresel ısınmayı önleme görevinin de yerine getirmiyor tam tersi iklim değişikliğini ağaç katliamlarıyla daha da hızlandırıyor, kuraklığın artmasına neden oluyor..

Bu haliyle Türkiye’nin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına gereksinimi yok..

Çevreye zarar veren kararlara imza atan Bakanlık kapatılsın, çevreyi de, doğayı da, iklim değişikliğiyle mücadeleyi de kendi haline bırakılsın..

Nasıl olsa Çevre Bakanlığı olsa da çevre ve doğa tahrip ediliyor, olmasa da..

En azından Türkiye ve Türk halkı olarak bir  bakan, dört bakan yardımcısı, binlerce personele maaş ödemekten kurtuluruz. Oradan yapılacak tasarrufu da ülkelerine dönen Suriyelilerin refahı için harcarız!..

 

Küsürat partiler birleşiyor

Meral Akşener tarafından MHP’yi çökertme ve milliyetçileri yeni bir partide toplama projesiyle kurulan ancak, tutmayan projenin ardından her geçen gün güç yitimine uğrayan, istifaların ardı arkası kesilmeyen İyi Parti toparlanma adına bir atılım yaptı.

Genel Başkan Müsavat Dervişoğlu, DEM Parti heyetinin İmralı ve siyasal partilere yaptığı görüşmelerin doğurabileceği olası tepkileri, partisini ayağa kaldırma fırsatı olarak görmüş, İyi Parti’yi çatı olarak nitelendirmiş ve çağrıda bulunmuştu..

Ata Partisi, Yurt Partisi, Doğru Parti ve Adlet Partisi, Dervişoğlu’nun çağrısı ollumlu bulmuş “biz varız” demişler.

Dervişoğlu’nun çağrısına destek veren bu dört parti, daha önce “19 Mayıs Kurtuluş İttifakı” adı altında bir araya gelmişler.

Dört parti adına krarı açıklamak da Adalet Partisi Genel Başkanı Vecdet Öz’e düşmüş.

Öz, desteği ve gerekçesini şu sözlerle açıklıyor:

“19 Mayıs Kurtuluş İttifakı adı altında başlattığımız milli cephe çalışmasının paydaşları olan Ata Parti, Doğru Parti, Yurt Partisi ve Adalet Partisi olarak Sayın Müsavat Dervişoğlu’nun yapmış olduğu çağrıyı önemsiyor ve uygun buldukları takdirde hep birlikte hareket etmekten onur duyacağımızı ifade etmek istiyoruz.”

İyi Parti ile işbirliği açıklaması yapan partilerden sadece Adalet Partisi’nin seçimlere katılma hakkı bulunuyor. Diğerleri ise tabela partisi konumundalar.

Biri binde küsür oyu olan, diğer üçü tabela partileri olan partilerle işbirliği İyi Parti ve Müsavat Dervişoğlu’na ne kazandırabilir?.

Bu işbirliğinin İyi Parti’ye hiçbir katkısı olmayacaktır..

Ancak, dört parti için durum farklı.

Onlar büyük olasılıkla seçimlerde İyi Parti  listelerine yer alarak, geçtiğimiz seçimlerde Saadet, Gelecek, DEVA ve DP’nin yaptığı yapmak, tek başlarına ya da “19 Mayıs Kurtuluş İttifakı” olarak seçime girmeleri durumunda çıkaramayacakları milletvekilliklerini İyi Parti listelerinden almak ve Meclis’e girmenin hesaplarını yapıyorlar..

İyi Parti ile olası işbirliği, İyi Parti’ye bir şey kazandırmazken, dört partiyi meclise taşıyabilir. Ancak, İyi Parti’deki kan kaybı ve anketlerin sonuçları o hesabın da tutmayacağını gösteriyor.

Bu arada belirtelim.

İyi Parti ile işbirliğine olumlu yanıt verdiklerinin açıklayan ve şimdilerde Ata Parti, Doğru Parti ve Yurt Parti olarak “19 Mayıs Kurtuluş İttifakı”nda bir araya gelen Adalet Partisi 14 Mayıs 2023’deki milletvekili genel seçimlerine Zafer Partisi ile “Ata İttifakı” adı altında girmiş ve yüzde 0,20 oy almıştı..

Müsavat Dervişoğlu dört parti ile işbirliğinden büyük beklenti içerisindeyse büyük hayal kırıklığı yaşayacak demektir..

Açsın 2023 seçim sonuçlarını; Adalet Partisi’nin oy oranına, hangi ilden ne kadar oy almış ona baksın öyle beklenti içine girsin..

Diğerlerine değerlendirme şansı zaten yok. Üçü de tabela partisi..

 

Seçime girecek partiler

Yüksek Seçim Kurulu önceki gün 2025’re yapılacak olası seçimlere katılma hakkı bulunan partileri açıkladı.

Eğer sandık önümüze konduğunda seçimlere girme cesareti gösterebilirlerse otuz sekiz partiden siyaset sahnesinde arz-ı endam edecek, bizler de o partilerin arasından oy vereceğimiz partileri seçeceğiz.

Yüksek Seçim Kurulu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından alınan bilgiler kapsamında, ocak ayından 6 ay öncesi olan 15 Temmuz 2024 tarihi itibarıyla illerin en az yarısında teşkilatlarını kurmuş; ilçe, il ve büyük kongrelerini yapmış 38 siyasi partinin bulunduğu tespit etti. Alfabetik sıraya göre, seçime katılma yeterliliğine sahip partileri şöyle açıkladı.

Adalet Birlik Partisi, Adalet Partisi, AK Parti, Anadolu Birliği Partisi, Anavatan Partisi, Bağımsız Türkiye Partisi, Büyük Birlik Partisi, CHP, DEVA Partisi, Demokratik Sol Parti, Demokrat Parti, Doğru Yol Partisi, Emek Partisi, Gelecek Partisi, Genç Parti, Güç Birliği Partisi, Hak ve Özgürlükler Partisi, Halkın Kurtuluş Partisi, DEM Parti, Hür Dava Partisi, İYİ Parti, Memleket Partisi, Millet Partisi, MHP, Milli Yol Partisi, Ocak Partisi, Saadet Partisi, Sol Parti, Teknoloji Kalkınma Partisi, Türkiye İşçi Partisi, Türkiye İttifakı Partisi, Türkiye Komünist Hareketi, Türkiye Komünist Partisi, Vatan Partisi, Yeniden Refah Partisi, Yenilik Partisi, Yeni Türkiye Partisi ve Zafer Partisi.

 

Hesapları doğru çıkan partiler

Siyasi partilerin kesin hesapları her yıl yasa gereğince Anayasa Mahkemesi tarafından incelenir.

Anayasa Mahkemesi bu kapsamda siyasal partilerin 2020 yılı hesaplarının inceledi.

İncelemeler sonunda 20 partinin kesin hesaplarının doğru, denk ve 22.4.1983 tarihli 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanununa uygun olduğu belirlendi.

Anayasa Mahkemesinin her parti için ayrı ayrı verdiği kararlarla, hesaplarını düzgün tutan partiler şunlar oldu:

Liberal Demokrat Parti, Demokrat Parti, Sol Parti, Yeniden Refah Partisi, Müdafaa-i Hukuk Hareketi Partisi, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Gelecek Partisi, Türk ve Dünya Birliği Partisi, Ebedi Nizam Partisi, Demokrasi ve Atılım Partisi, Türkiye Sosyalist İşçi Partisi, Genç Parti, İyi Parti, Doğru Yol Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi, Büyük Birlik Partisi, Türkiye İşçi Partisi, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi, Kadın Parti.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER