Oktay EROL
“Enflasyon sorununun” çözülemediği gibi, “taklit-tağşiş” ürün sorunu da çözülebilecek gibi değil! “Enflasyonu” çözmek için yatırımınızı üretimden yanan mı kullanırsınız, yoksa tüketimden yana mı? Bütçeler yavaş yavaş ortaya çıkarken “üretim mi, tüketim mi” sorusunun yanıtını görebiliyorsunuz! “Üretim” ya da “yatırım” denilince “beton” diyen bir anlayışın “enflasyonu/ anlaşmazlıkları/ sorunları” çözmek gibi bir bakışı da olamaz! Her şey göz önünde, koca/ Avrupa kenti İstanbul’un yapısını, betonla “bozduklarını/ çirkinleştirdiklerini” açıklayan “iktidarın” kendisiydi! Bir/ iki kentin dışında “çirkinleşmeyen” yaşam alanı kaldı mı iyi düşünün!
Her yerden daha çok bildiğim Adana’ya bakıyorum; insanların, zorda kaldığında kaçacakları yer bulmakta yaşayacağı umutsuzluklar gibi, her biri “ayrı telden” çalan betondan yapıların arasında sıkışıp kaldı yaşam! Betondan yatırım insanların yaşam niteliğini düşürdü! Türkiye gibi doğal bolluğu olan bir bölgenin her şeyden önce gerek tarım, gerekse hayvancılık “baş” yatırımı olmadıkça “açlık” da, “yokluk” da, “enflasyon” da “taklit-tağşiş” de yanı başımızdan ayrılmaz! İşte yaşadıklarımız gibi…
***
Günlerce konuşuldu, yurdun dörtbir yanında varlıklarını sürdüren market, köfteci, kasap, kebapçı birçok isimler listelenerek yayımlandı! Hepsini de duyduk da; sonuç? Artık “sahte-tağşiş” ürün satışı yapılmayacak mıydı, yapanlara “caydırıcı” yaptırımlar mı getirilmişti, artık yurttaşlar gerek marketlerden gerekse kasaplardan “kuşku duymadan” etini/ sütünü/ sucuğunu/ peynirini/ salçasını/ zeytinyağını/ daha bunlara benzer birçok ürünü alabilecekler miydi?
Yurttaş da, uygulanan yöntemle “enflasyonun” çözülmesine ilişkin bir umut olduğunu sanmıyorum! Ayrıca, dargelirli “doyamıyoruz, geçinemiyoruz, yaşayamıyoruz” dedikçe koşullarının daha da ağırlaştığına her an tanık oluyor! “Sahte-tağşiş” ürünler de “enflasyon” olgusundan ayrı değil!
***
Nasıl olsun ki… Günümüzde sosyal medya kullanmayan var mı bilmiyorum! Üstelik gezinirken, birçok ürünün, piyasada bulunanın yarı ederinden daha da ucuzlarının pazarlandığını görmemişte olamaz! Geçtiğimiz yıllarda içinde ne olduğu bilinmeyen “bal” satarlardı, üstelik bazı televizyon kanallarında bile saatlerce tanıtımını yaparlar, yanlarına çağırdıkları birine tadına baktırırlar, deneyen “tadı damağında” kalmış gibi gözlerini iyice açar/ ağzını kulaklara dek uzatırdı, izleyen de “merak” edip alırdı! Bu yurdun insanının sağlığından sorumlu olanlar umursayıp sorgulamadı, izlemekle yetindi!
Şimdi televizyon kanalarında var mı, bilmiyorum, ama sosyal medya sıkça görüyorum! Zeytinyağı görüyorum, sucuk görüyorum… Marketlerde, kasaplarda “yenebilecek” bir sucuğun ederi altıyüz lirayı düşmezken, medyada yer alan tanıtımda şu ayrıntılar veriliyor: Sucukta kampanya, 5 kğ ve üzeri indirimli fiyat, ücretsiz kargo Kangal Sucuk 1 KG 200 TL +kargo, 3 KG 480 TL + kargo, 5 KG 880 TL + kargo ücretsiz…
***
Yurttaşa “taklit-tağşiş” ürün satanlar, demek ki caydırılamamışlar! “Enflasyonun” çözümü konusunda denilenler ne denli gerçekleşmemişse, “taklit-tağşiş” üründe de benzerinin yaşanmasının önüne geçilememiş! Peki, bunlar kim? Hiçbir çekinceleri olmadan ürünlerin görsellerini paylaşıyorlar, iletişim için bilgiler verebiliyorlar, sosyal medya ortamında günlerce kalabiliyor!
Söyleyin insanaşkına, bu yurdun en önemli varsıllığı olduğunca, canlının yaşamını sürdürmesinde en “temel etmen” olan tarıma/ hayvancılığa “özendirmeler” getirmedikçe “enflasyon” sorunundan nasıl kurtulacaksınız, yurttaşın “taklit-tağşiş” ürün yeğlemesini nasıl engelleyeceksiniz? Verecek yanıtınızın üzerinde “doymazlarınız” var değil mi; hiç şaşırmıyorum! 071124
YAZARLAR
10 saat önceTARİH
11 saat önceYAZARLAR
13 saat önceYAZARLAR
13 saat önceYAZARLAR
15 saat öncePOLİTİKA
16 saat önceYAZARLAR
1 gün önce