Marx’ta para (19)

Habip Hamza ERDEM

  1. KREDİ

Strüktür ve konjonktür

Baştan belirtilmelidir ki, Brunhoff, Marx’ın akılyürütmesine sadık kalınarak, çeşitli yerlerdeki çelişkili açıklamaları üzerinde pek durulmamasından yanadır.

Bu da, kredi çözümlemesinin, Marx tarafından Kapital’deki bilimsel soyutlamaya sadık kalınarak kuramsal bütünlüğün bozulmamasına özen gösterilerek ele alınacağı anlamına gelmektedir.

 Bununla birlikte Marx’ın kredi konusunda pek uzun açıklama yapmamış olması kimi zorluklara yol açabilecek niteliktedir.

Nitekim Engels, Kapital’in üçüncü cildini (4 Kasım 1894) kaleme alırken aynı güçlüklerden sözedecektir: “ Yani, elimizde, kimi dağınık not yığını, kimi saptamalar ve kimi özet belgeler dışında, tam bir betimlemenin olduğundan sözedilemez” (1).

Özellikle bankacılık mekanizmalarının, kredi politikalarının ve ödemeler dengesinin ele alındığı bölümlerde eksiklikler vardır.

Engels’in kimi düzenlemeler yapmasına karşılık, Marx’ın olduğuna ilişkin bir ‘kredi kuramı’ndan sözetmek oldukça güçtür.

Bütün bu güçlüklere karşın, bu konuda Marx’ın kuramsal, tarihsel ve politik planda yazdıklarından hareketle, onun kredi çözümlemesine özel bir yer ayırdığı bilinmektedir.

Ve Kapital’in II.cilt üçüncü bölümünde (Livre III) krediyle ilgili yazılanlardan, buraya kadar izlenen para kuramına uygun bir mantıksal akılyürütmeyle kimi sonuçlar çıkarmanın olanaklı olduğu söylenebilecektir.

Böylece, para kuramıyla kredi çözümlemesi arasındaki mantıksal ilişkiden hareketle, banka sistemi ve ödemeler dengesiyle ilgili kimi tartışmalara yol açsa da, ‘kredinin parasal kuramı’nın çıkarılmasının pek zor olmadığı söylenebilir (2).

Marx’ın ‘parasal sistem’ ile ‘kredi sistemi’ni ve ‘parasal ekonomi’ ile ‘kredi ekonomisi’ni ayırdığını ve bu sonuncunun ‘bir parasal ekonomi biçimi’ (3) olduğunu söylediğini biliyoruz.

Gerçekten de, Marx, “gelişkin kapitalist üretimde, parasal ekonomi artık kredi ekonomisi temelindeki gibi ortaya çıkmaz” (4) diyecektir.

O zaman, eğer önemli olan, parasal ve finansal mekanizmalardaki farklılığı öne çıkarmak değilse, bir kredi parası kuramı kurmak gerekliliği olmayacak mıdır?

Oysa, hiç de öyle değildir, çünkü zaten Kapital’de gerçekliği ortaya konulan bir ‘kredinin parasal kuramı’nın ilkeleri vardır. Bu, kredi ile paranın farklılığı aleyhine bir ‘kredinin parasal kuramı’ anlamına gelmez,  tersine, kredinin, paranın genel kuramını kapsayacağı anlamına gelmektedir.

Çünkü, Kapital’de izlenen yönteme bağlı kalındığında, kredinin, paranın sonsuza değin özü olmaktan başka bir olgu (phénomène) olmayacağına dayanan bir gerilim ile kapitalist ekonomide kredinin tamamen özüne kapalı bir finansal araç olacağına ilişkin gerilimin ikisinin de reddine dayanan bir parasal çözümlemeyle yetinilmeyecek demektir.

Çünkü böyle bir çözümleme, para ve sermaye dolanımı incelemeleriyle ulaşılan kuramsal sonuçları dikkate almayan bir çözümleme olacaktır.

Oysa ‘kredi sistemi’nin, kapitalist üretim ve para dolanımının ‘çocuğu’ olduğu söylenebilecektir.

A-   Kredinin yapıları

Marx, Kapital’in  II.cilt III.kitabında sık sık krediden sözetmektedir.

Sosyal ürünün yeniden-üretimi çözümlemesinde, para sermayenin borç alan ve borç veren işlemlerine ayrılan yere, finansman incelemelerine dönüldüğünde  kesin bir biçimde işaret edilmektedir (5).

1°-       “metaların dolanımı için iki şey kaçınılmazdır: mallar ve para, ve her ikisinin de dolanıma girmesi”. Açıktır ki, bu tümce  paranın genel kuramına gönderme yapmaktadır.

2°-       Sosyal ürünün yeniden-üretiminin “özel koşullarında” uygulanan “genel yasa”ya göre, “meta üretcilerinin dolanım için avanse ettikleri para, kerameti dolayısıyla, malların normal dolanımı gerçekleştiğinde kendilerine geri dönecektir”. (Ki buna, yeniden-üretimin finansmanı diyoruz)

3°-       “eğer meta üretcilerinin kendilerinin arkasında, para-sermayeye gereksinmesi olan sanayi kapitalistine (yani sözcüğün dar anlamıyla para biçiminde değer-sermaye olarak) avans veren bir finansçı kapitalist varsa, bu para finansçı kapitalistin cebindeki parayı artırmış olacaktır. Böylece elden ele geçen para ne olursa olsun, dolanımdaki para miktarı finans kapitalin yoğunlaşıp banka vb olarak örgütlendiği kesime ait olacaktır. Sanayi sermayesinin parasal sermayeye dönüşmesi olasılığına karşın, finans kapitalin hesap sonunda kendisine sağlam bir biçimde dönmesini sağlayacak biçimde avans verildiği durum budur.”

            Yeniden-üretim şemalarındaki kredinin yapılarını çözümlemeye giriş için bu aksesuar denilebilecek üçüncü nokta temel oluşturmaktadır (6).

(Sürecek)

(1) Le Capital, ouv. cité, livre troisième tome I préface p. 10.

(2) Brunhoff, p. 103

(3) Ibid., tome I, p. 107.

(4) Ibid

(5) Ibid., tome II, p. 65.

(6) Kapitalizmin ilk oluşum aşamasından günümüzdeki karmaşık biçimine kadar, bir süreç olarak sermaye, sınıfsal karakterinden ayrı düşünülemez. İngiltere’de zenginleşen tarım üreticilerinin sanayiye geçişleri döneminde olduğu gibi, sonradan özgürlükler ne kadar genişlemiş ve çeşitlenmiş olursa olsun, ilk egemenlik biçimleri şu ya da bu biçimde korunmuş olmaktadır (encastrement). İşte bu egemenliğin düşey (vérticale) gücü yani Devlet ile yatay gücü (piyasa diyelim) arasındaki karşıtlığın yoğunluk ve yönü, ‘kredi yapıları’nı belirleyecektir. Çok daha önelisi, Devlet’in sosyallik derecesini de belirleyecektir.

Benzer Videolar