Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Rifat Serdaroğlu

Kral çırılçıplak (2)

Rifat SERDAROĞLU 

Kafasında hardal tanesi kadar aklı, yüreğinde hardal tanesi kadar insan sevgisi olmayan “İhvancı Siyasal Ümmetçilik” ekibi, dün sizlere takdim ettiğim Sayın YSL’nin yazdığı gibi, Mao’nun Çin’de 10 yılda yaptığı yıkımının ve okur-yazar kıyımının benzerini ülkemizde gerçekleştirdi!

Mao’nun 10 yıl süren “Kültür Devrimi” sırasında öldürülen insan sayısı en az 1,5 milyonu, açlık-hastalık-cezaevlerinde ölümlerin toplamı ile 45 milyonu bulmuştu!

Türkiye’de 20 yılda yapılan her türlü sınavda (Türkiye’de bilinen 33 sınav çeşidi var ve milyonlarca genci, ailelerini, geleceklerini doğrudan ilgilendirir) soruların çalınması, mülakatlar yoluyla kendi yandaşlarına yer açılması, uygulanan yanlış ekonomik politikalar sonucu fakirliğin artması ve sağlıklı beslenemeyen genç nüfus, son yıllarda giderek artan beyin göçü, bu kıyımın önemli sonuçlarıdır. (Kıyımın sayısını kim hesaplayabilir?)

Ayrıca, tarihimizle ve devletimizle kavgalı dıştan kurgulu bu çapsızlar, kendilerine düşük düzeye indirilmiş olarak teslim edilen PKK Narko-Terörünü azdırmış ve 20 yılda yaklaşık, 54 bin yetişmiş evladımız, 400 Milyar Dolar kaynağımız yok edilmiştir. Gelecek nesillerin eğitim-sağlık-rahat yaşam hakkı olan bu kaynaklar ihanete varan beceriksizlikler yüzünden heder edilmiştir.

Uygulatılan Neo-Liberal politikaların üstüne, ülkeyi “Dar-ül Harp” gören ve her türlü hırsızlığı mübah sayan İhvancı Siyasal Ümmetçiler, sözde bir özgürlük adı altında (özellikle de din ve vicdan özgürlüğü adı altında) AKLIN ve BİLİMİN OTORİTESİNİ FAŞİZAN olarak nitelendirmişler ve ellerindeki medya gücüyle de toplumu baskılamışlardır.

AKP’nin ABD tarafından mecbur tutularak, 21. Yüzyıl’ın vebası olan demografik istila ile 9 milyon sığınmacının ülkemize sokulması, AKP’nin bunları vatandaş-seçmen yapma çabası ile ülkemiz tam bir kaosun içine atılmıştır.

Rahmetli Füsun Akatlı’nın  “Talep yok” ifadesini örnekleyen Sayın Yusuf Samim Lütfü’ye katılırım. Fakat tüm bunlar yapılırken, bir avuç insanın dışında hiç kimsenin “Yapamazsın arkadaş, bu ihanettir” bile dememesi, CHP’nin her seçimde ve referandumda adeta AKP’nin yolunu açması, tüm aydınlarımızın, devletimizin dinamik kuruluşlarının ve STK’larımızın “beyin felcine” uğramış gibi veya trene bakar gibi seyrettikleri bir ortamda, geçim derdine düşmüş topluma ne diyebiliriz ki?

İhvancı Siyasal İslam’ın son 20 yılda ülkemize yaptığı en büyük kötülük ahlakın her türlüsünü, özellikle siyasi ahlakı berbat etmesidir. Özal ile başlayan “Benim memurum işini bilir” ve “bir defa delmekle Anayasaya bir şey olmaz” duyarsızlığı, dönüp gelmiş ve tarikat-cemaat-vakıf yurtlarında bu milletin çocuklarının tecavüze uğramalarına ve bir kadın Bakanın, tecavüze uğramış çocuklar için “bir kereden bir şey olmaz” veya adalet bakanının “çocukların rızası vardı” diyebilme yüzsüzlüğüne kadar varmıştır…

Emperyalist devletlere özellikle dış politikada, ekonomide ve tarımda teslim olmuş, ülkesini bir çete gibi soymuş soydurmuş, AKP-MHP-BBP-Vatan Partisinin ülkemizi getirdiği durum için, “Hayır öyle değil” diyecek bir kişi bile yoktur.

Tamam da bu durumdan nasıl ve kiminle çıkabileceğiz, daha doğrusu çıkabilecek miyiz?
İşte DOĞRU Partinin neden kurulduğu ve hem Cumhur İttifakına hem de 6’lı İttifaka karşı çıkmasının sebebi burada ortaya çıkıyor.

Bizler 2007 yılından beri, bu günlere geleceğimizi gördük ve yıllarca günlük yazılarla toplumu ve siyasetçileri, daha sonra “Çoban Ateşi Hareketi” ile ve DOĞRU Partinin kurulması ile düşüncelerini Türk Milletine anlatmak için, onu uyarmak için çalıştık, hala çalışıyoruz!

Umut biterse, yaşam biter! Devlet Adamları, ülkelerini her türlü beladan kurtarmak için çalışmalı ve çare bulmalıdır. Tarihte son viraj, son dönemeç, toplumsal olaylarda da son yoktur. Böyle düşünen siyasetçi ölmüş demektir, gömün gitsin.
Önemli olan akılla, bilimle, milli değerlerimizle ve milletimizle beraber olup, ayağa kalkabilmektir. Koca Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milleti, birkaç tane tarikat-cemaat artığı hırsıza teslim olacak değil ya!

Bizler çıkış yolunun, Cumhuriyetimizin kuruluş değerlerini modern Türk Devletinde yeniden etkin kılmak ve Atatürk’ün ilke ve devrimlerin geliştirerek sahip çıkmak olduğuna inanıyoruz.

Organize suç örgütü gibi çalışan ve gitmemek için her türlü sahtekarlığı yapmakta kararlı bu ekibi, birbiriyle Anayasamızın ilk 6 maddesinde bile anlaşamayan, tarikat ve cemaatlerin oyuncağı olmuş 6’lı ittifak ile göndermenin mümkün olmadığını görüyoruz. Türk Milleti de görmeli!
Sizler, iki yıldır sürekli toplanan 6’lı ittifakın bir kez olsun, beraberce
Anıtkabir’e gittiğini gördünüz mü? Göremezsiniz! Bir kişinin yüreğinde Atatürk yoksa o sahtedir.

Yazıyı Büyük Atatürk’ün deyişiyle bağlayalım;
En kötü şer, ehven-i şerdir. Türk Milleti ehven-i şer’e asla layık değildir.
Çaresiz değilsiniz, çare sizsiniz, siz!

16 Ağustos 2022

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER