Harita Kadastro Müdürlüğüne döndük… 

Seray Sayar LEVENT Herkese selam olsun, Son yazımda Çılgın dondurmacıdan bahsedeceğimi, yazmıştım. Evet,40 yaşlarının ortasında Hataylı bir adam, birden bire farklı oyun tarzı ve özellikle Arapların ilgisini çeken tek şarkısıyla dondurma ustalığını farklı boyuta taşıyan Mehmet kardeşimiz… Ona ne güç verdi ki şimdi hepimizin dilinde? Acaba onun aile haritası nasıl? Birileri onun geçmişini iyileştirmeye çalıştı mı? Ve Zeytin Ağacı dizisine konu olan geçmişini kabul, hikayesi… Bütün bunlar gerçek mi? İnsanlar atalarının hatasını düzeltebilir mi? Ya da yapılmış olan hataların bedelini gelecek nesil mi öder? Bu aralar, insanların yaşam bunalımları, duygusal gelgitleri, maddi-manevi başarısızlıklarına nedenler arama çabaları, aslında yeni bir sektörün varlığına neden oldu. Daha açıkçası biz; çocuk gelişicilerinin, psikologların ve psikyatırların bildiği, yıllardır uyguladıkları ve “bireyin çocukluğuna inmek lazım “ klişe gibi algılandığı, aslında, ruhsal gelgitlerin temelinin çocukluk yaşamı olduğunu… Şimdi herkes önemsemeye başladı. Yani biz çocuk gelişimcilerin, okul öncesi öğretmenlerinin yüzyıllardır kullandığı kuramların, gelişim evrelerinin, sanki yeni bulunmuş ya da uygulanmış yöntemler gibi ticareti bilen, gözü açık kurum yöneticilerinin, Dünya’nın yuvarlak oluşunu tekrar ispatlamaları gibi… Aslında yüzyıllardır var olan ve uzmanlığını yapmış olan psikologların, ruh doktorlarının yaptığı teknikler, şimdi toplumun ruhsal çıkmaz yaşadığı bu dönemlerde yanlış insanların malzemesi oldu. En tehlikelisi, uzmanlığı, bölümü olmayan insanların “aile danışanıyım” ya da “şifacıyım” diye ortalıklar da gezdiği döneme rastlaması. Aile dizilimi, haritası, geçmiş köken çalışmaların da genellikle şuan da yaşanan psikolojik sorunları bulmak için kullanılan bir tekniklerden bazılarıdır. Bu konuları özellikle psikodramayı kullanmak için, işinin ehli olmak, gerekli eğitimleri almak gerekir. Bunun da uzmanları özel eğitimler almış psikologlar, psikiyatrlardır, ancak  son yıllarda maalesef görüyoruz ki öyle ya da böyle bir şekilde bu konuda kurslara katılmış herkes  ya “şifacıyım ben”  ya da “danışmanım” diyerek önüne gelenin geçmişini kucaklayarak yaşam haritaları çıkarmaya çalışıyor. Psikoloji bilimini öyle hassas bir konudur ki yanlış bir domino taşını yerinden kaldırdığınızda, dağılanları toparlamak yeni bir felaketlerin gelmesine neden olur? Uzmanlar zaten insan ruhunun iyileşmesi için tek bir teknik uygulamazlar, tıpkı çocuk gelişimi, sağlığı ve eğitimi gibi… Biz çocukları eğitirken tek bir teknik ya da kuram üzerinden gitmez çocuğun bireysel, sosyal,  farklılığını gözler ve o anki grup dinamiğine göre kullanacağımız teknikleri belirleriz. İşte ruh sağlığı da bu şekilde, gerçek uzmanlar ve eğitim almış kişiler tarafından kullanılır ve iyileştirilir. Bütün bunları yazmama neden olan Zeytin Ağacı diye bir dizi senaryolaşmışsa ki çok da güzel bağlanmış ve hekim olmanın ya da alternatif bilimin, fen bilimin önüne geçmesinin doğru olmayacağı gayet net bir şekilde vurgulanmış. Sadece orada grup çalışmasının öyle az kişiyle ve o kadar basit olmadığını vurgulamak isterim. Evet, geçmişte hiç farkında olmadığımız ve taa derinlere sakladığımız olaylar mutlaka bir şekilde gün yüzüne çıkar. Ancak “peki, biz bu gerçekleri kabul etmeye, görmeye hazır mıyız?” Yaşadığınız geçmiş yaşam, elbette ki siz fark edemezseniz sizin hayatınızı etkiler. Büyüdüğünüz ortam nasılsa, nasıl bir kültürden geliyorsanız doğuştan var olan mizacınızı, inançlarınızı, yaşam biçiminizi, hayata bakışınızı yönlendirir. En önemlisi de genetik geçiştir ki bu çokça araştırılan konulardan biridir. Son söz; Nasıl ki dişiniz ağrıdığında doktora gitme ihtiyacı duyuyorsanız, ruhunuz ağrıdığında da sadece bu işin ehli uzmanlara gitmeniz gerek, yoksa hayatınız boyunca düzeltemeyeceğiniz bir yaranız daha olur. Ve özellikle gelirini yükseltmek isteyenler, bu harita çıkarma peşine koşmaktansa size sunulan fırsatları lütfen görün, ruhunuzu maddi çıkarlar için yaralamalarına izin vermeyin. Şimdi, tekrar başta yazdığım meşhur çılgın dondurmacıya dönelim. Ben hikâyesini kendi ağzından duydum ancak paylaşmak etik olmaz. Sadece size şunu sormak istiyorum “ Sizce bu kardeşimiz Hatay’ın bağrından kopup geldiğinde, her şeyin yolunda olduğu bir geçmiş ve sıkıntılar yaşamamış aileden mi gelmiştir?” “Birileri onun yaşam ağacını, aile dizilimini ya da şifalama seanslarını mı yaptı” Bizler önce kendimize inanmak zorundayız, her ne yaşamışsak dahi bunu yaşamımızda bir öğreti görmeliyiz ve bize sunulan fırsatları görmeyi becermeliyiz. Anlayacağınız aile motifini bozacak yine sizsiniz. Ve affetmekten bahsedilir her zaman. Biz kimseyi affedecek kadar o kişiden büyük değiliz bu gerçeği hep aklımızda tutmalıyız. Biz sadece olumlu ya da olumsuz yaşamın her gelişini kabul edip, geçmişi değiştirmek için efor sarf etmeyip, yaşamı olduğu gibi kabul etmeliyiz hepsi bu… Yukarıda da yazdığım gibi dişiniz ağrıdığında artık berbere diş çektirmeye gitmediğimize göre, ruhumuz ağrıdığında neden, düzen bozanların peşindeyiz? Yoksa böyle giderse her birimiz ayrı ayrı harita ve kadastroca olma yolunda hızla ilerliyoruz. Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!    
Benzer Videolar