Oktay EROL
Felsefeyi, “soru sordurmak” alışkanlığı kazandırdığı için seviyorum!
Herkesin “aklını” karıştıran “soruları” olmalı!
Güneş neden doğar, karanlıkta neden görmeyiz, gökyüzü ile deniz neden mavi görülür gibisinin dışında; insanlar neden paylaşmaktan uzak dururlar, neden yarışta önde gidene çelme takılır, neden yalan söylenir, neden çalınır, neden gereksiz övgülerin arkasına sığınılır, insan insanı neden öldürür, insan insanın açlık çekmesinden neden mutlu olur, insan insanı neden içinden çıkılması zor sorunların içine iter…
Soruları yaşamın tüm katmanlarına yaymak olası…
Salt “soruyu sormak” değil amaç, ilgili/ yetkili olanların da yanıtlaması durumunda “toplumsal varsıllık” kazanılmış olur!
***
Geçtiğimiz hafta, bir anket firması anketörleri “son bir yıl içinde sizin ya da ailenizin geçim koşulları / gönenç düzeyi ne yönde değişti” sorusunu yönetiyor yurttaşa…
Son bir yılda, “geçim koşulları / gönenç düzeyi” sorulanlardan kimler “aynı” ya da “daha iyi” diyecek diye düşünmeye başladım şu an örneğin…
Kazançları katlanan bankacılar olabilir,
Daha az işgücüyle daha çok kazanan patron olabilir,
“Korku” söylemiyle yurttaşı dara koyanlar olabilir,
Arkasına “gücü” alarak yurttaşı soyanlar olabilir,
Dar gelirli esnaf boğulurken milyonları aşan vergileri bir çırpıda silinen üç/ beş yüklenici olabilir,
“Kral çıplak” dimeyenler olabilir,
Ekranları ele geçirmiş “iktidar” şaklabanları olabilir…
Rahatlıkla konut edinebiliyorlar, araç alabiliyorlar, haftalarca dinlenceye çıkabiliyorlar, yağın/ şekerin/ akaryakıtın/ unun/ sebze-meyvenin “fahiş ederle” satışı karşısında zorlanmıyorlar!
Geçen yıla göre “geçim koşulları / gönenç düzeyi” daha iyi durumdalar!
***
Anketörlerin sorusuna “iyileşti” diyenlerin oranı yüzde on dolayında…
Sözüm ona, nüfusun yüzde onunun işleri, geçimleri geçen yıldan daha iyiymiş! Tüik’e göre enflasyonun yüzde seksenler, bağımsız kurumlarda yüzde yüzseksenler yaşandığı bir dönemde, yurdun yüzde onunun işleri daha da iyi olmuş!
Ne yapmışlar, demeyin?
Örneğin dışarıdan “ucuz” aldıkları petrol ürünlerini, tüm denetimlere(!) karşın iki/ üç katına satmışlardır!
Örneğin pancar üreten bir ülke olmamıza karşın, şeker ederlerini üçe/ dörde çıkarmalarına dokunulamayanlardır!
Örneğin ülkede yoksulluk büyürken, yüzyirmisekiz milyarı kasalarına dolduranlardır!
Örneğin “yap/ işlet/ devret” kavramına yeni bir tanım getirilerek, tüm yurttaşların cebine ellerini “iktidardan” aldıkları güçle uzatanlardır!
Yüzde on denilen sayı İstanbul’un yarısı bile değil; ancak işleri tıkır!
***
Son bir yılda, “geçim koşulların / gönenç düzeyin nasıl etkilendi” sorusuna yanıt verenlerin ikinci ayağı “değişmedi” diyenler!
Geçen yıla göre “değişen bir şey yok” diyenlerin oranı yüzde onyediyi biraz geçmiş…
Bazı ürünlerin bir yıl öncesinden bu yana değişen ederleri şöyle:
Benzin 7,84/ 22,72
Mazot 7,94/ 24,51
Dolar 8,48/ 17,72
Şeker 5,3/ 21
Yağ 85/ 135
Un 38/ 80…
Arasında “ikiye” katlanan yok; üçe, dörde katlanmasına karşın “geçim koşullarında / gönenç düzeyinde” hiç değişme olmamış, yüzde onyedi için…
İnsanının saçlarına ak düşer örneğin, ya da dişleri çürür, ne bileyim bir şeyler olur işte; ama olmamış!
Aynı özellikteki suda, ikinci kez yıkanabilmek olanaksızken bir de…
***
“Son bir yıl içinde sizin ya da ailenizin geçim koşulları / gönenç düzeyi ne yönde değişti” sorusuna “kötüleşti” diyenlerin oranı yüzde yetmiş ikiyi geçmiş!
Bu yurdun dört kişiden üçü, “geçim koşullarım/ gönenç düzeyim düşük” demiş!
Bu sorun öyle dışarıdan, küresel ölçeklerden, Rusya-Ukrayna çekişmesinden örnek verilerek karşılık bulacak bir olgu değil!
Yurdun dörtte biri, bir yerlerde, çıngıllar eşliğinde halaya durup nara atarken, dörtte üçü evinden dışarıya başını çıkaramayacak denli “açlıkla” karşı karşıya!
Öyle sığınmacı sevindirerek, kamplaşmayı körükleyerek “açlığın” çözülecek yeri yok!
Sorumuz şu olsun:
Yurttaşın doymasını sağlamadığınız için rahat mısınız?
240722
YORUMLAR