Seray Sayar LEVENT
Bu yazımı telefonumla bir hastane odasında yazıyorum.
10 gündür annemin refakatçısıyım. Burası bir araştırma ve uygulama hastanesi. Bu annemin ikinci ameliyatı plastik cerrahi de yatıyoruz. İlkin de yüksek tansiyonu olan annem su kaybından dolayı neredeyse ölüyordu. Bu sefer profesyonel refakatçı olarak vaziyeti ben devraldım nihayetinde çok fazla hasta baktığım için işin ehli oldum. İlk ameliyatta kız kardeşim ve gelinimiz anneme refakat etmişti doğal olarak da hemşireler ne dedilerse yapmış bizimkiler, sonuç kalp ve damar bölümündeki doktorların müdahalesiyle tekrar hayata tutundu benim anacığım. O yüzden ben buradayım niye mi bunları anlatıyorum?
Hani birileri "giden gitsin" dedi ya...
Var olanlarda yaşanan bu sıkıntıları görünce gittiklerinde nice olur halimiz diye düşünmeden edemedim.
Bu bölümde sadece iki doktor ve yanlış saymadımsa toplamda 6 hemşire var gerisi ya yeni mezun ya da stajyer. Bebeler daha tansiyon bile ölçmede sıkıntı yaşıyor düşünün artık.
Öyle çok müdahale etmek zorunda kaldım ki hemşire miyim diye sorma ihtiyacı duydular.
Gerçi burada her bölüm böyle değilmiş.
Neyse gelelim asıl anlatmaya çalışacağım meseleye. Sağlıkçılar 2-3 günlük greve gidiyorlar. Maaş ve özlük haklarının düzeltilmesi için, amenna...
Demokratik bir ülkede tepki vermek her bireyin hakkı ancak anlamadığım o kadar konu var ki sizinle paylaşmak istedim.
Öncelikle hükümetimizi yönetenler devlet adamı değiller, bunun hepimiz farkındayız aslında, sistemi bir küçük işletme gibi yönetiyorlar. Nasıl ki personelim başkaldırdığında o zaman güle güle git diye biliyorsam onlarda bu şekilde davranıyorlar. "Beğenmiyorsan git..." bir devlet adamının çözümü elbette ki bu olmamalı.
Bir taraftan da bana kızmasınlar sağlıkçıları biraz garipsiyorum. Geçen grevde öğrendim ki acil giriş hastalarına bile bakmayıp grevdeyiz diyerek geri çevirmişler. Peki, hani verdiğiniz Hipokrat yemininiz nerede kaldı?
Bu olayı bizzat ben de yaşadım. Kurumda otizmli kaynaştırma öğrencim var ve randevu alabilmek için günlerce uğraşmış sonunda 3 ay sonra aldığı randevu, o grev gününe denk gelmişti. O günde hava oldukça soğuk ve yağmurluydu bu ailenin arabası olmayınca Adana'nın bir ucundan bir ucuna toplu taşıma ile hastaneye gittiler ve benim öğrencimin psikiyatri randevusunun iptal olduğunu orada söylediler. Yazık anne beni ağlayarak aramış, isyanını dile getirmişti.
Şimdi soruyorum davanızda haklı olabilirsiniz, peki bunca köyden, kasabadan gelen onca fakir fukara bu davanın neresinde?
Ayrıca yıllardır devlet memurluk statüsüne karşı olan ben, tekrar hatırlatma ihtiyacı duyuyorum. "Devlet benim patronum olsun" diyerek bile isteye memur olan sizler değil misiniz?
Ve en önemlisi bu haklı eyleminizi, hesapsız kitapsız yaptığınız ve hastaları mağdur ettiğiniz sürece hakkaniyeti bir daha sorgulamak gerektiğini düşünüyorum.
Bağlı olduğunuz birliğin başkanı sadece beğenilmeyen zam için şunu deseydi; "biz sağlıkçılara yapılan artışın eşit olmasını istiyoruz o yüzden doktorlara yapılan artışı kabul etmiyoruz" dediğinde çok çok 1 ay doktor zamı almayacak ancak bu durumu hükümet tekrar düşünecekti ki şu an da diğer sağlık personellerinin doktora bakışı hiç sevimli değil, sanki kendi ceplerinden doktorlara zam yapılmış hissine kapılmış durumdalar, gerçi o zamı doktorlar da alamadı o başka...
Ayrıca Türkiye çapında böyle örgütlenme olabiliyorsa neden bağlı oldukları birlikten ayrılma seçeneğini tercih ettiler? Başkanın yetersiz olduğunu madem düşündüler yönetim değişikliğine gitmek çok mu zor olurdu?
Elbette ki ben bütün bu konuları sadece bir vatandaş olarak yorumluyorum.
Ancak her ne yapılıyorsa yapılsın bu yine özellikle ömür boyu hastalıkla uğraşan insanları oldukça zor duruma düşürüyor ve arada rezil olan, perişan olan bu hastalar oluyor ve bu durum kimsenim umurunda değil...
Son söz; Patronunuzu sizler seçtiniz, sağlıkçı olarak hastalara hangi şartlarda olursa olsun tedavi ve bakma sözünü siz verdiniz, çok zor ve zahmetli bir mesleği sizler seçtiniz, sorunun çözümü bunlar olmamalı.
Ve sakın hastalanmayın, şimdi bile doğru düzgün sağlıkçı bulamıyorsunuz bu kesin...
Eğer hastane maceranız olacaksa da sizde yanınızda duranda çok iyi sağlık konusunu ve haklarını bilmeli yoksa araya gidersiniz...
Bundan sonra ne mi olur?
Burada bir sağlıkçı çoktan yurt dışında çalışmak için müracaat etmiş bile ayrıca sağlıkçılarla sınırlı olmayan bu beden ve beyin göçü hızla başlamış durumda.
Gençlerin çoğunluğu, seçimleri beklediklerini, duruma göre yurt dışına gitme yollarını aramaya başladıklarını beyan etmeye başladılar bile...
Bundan sonra ne mi olur?
Bakkal işleten hükümet, eğer rest çekmeyi sürdürürse, sağlıkta amatörlerin elinde ziyan olacak hasta insanların günahını sırtlamaya devam edecek. Doktorlar, ailenizden ölen her fert için, "aslında her şey yolundaydı, bünyesi kaldırmadı" diyerek cenazesini size teslim edecek...
Yine kim zarar görecek?
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!