Zamların yangını düştü; anlıyor musunuz?
Evet, “gözleri var görmez, kulakları var duymaz” olmuş ki, temel ürünlere gelen zamları değerlendirirken başlarını eğmiyorlar, susmasını bilmiyorlar, beceriksizliklerin sonucu olduğunu görmeden “savunma” ataklarında bulunuyorlar!
Elektriğe, doğalgaza, akaryakıta gelen zamların yurttaşı nasıl bir çukura iteklediği bilinmek istenmiyor demek ki…
“İktidarın” sözcüsü Mücahit Birinci şu sözlerle zammın yanında yer alıyor:
“Zam geldiği gibi gider… Anlık tepkiye lüzum yok. Biz başardık, yine sizlerle el ele biz başaracağız. Dolarda anlık tepki verenleri ne hale getirdik hatırlayınız, hem de bir gecede.”
“Geldiği gibi giden” kim? Zaten, kurda yaşanan “çarpık” düşüşten sonra “geldiği gibi gitmesi” gerekmiyor muydu zamlar? Daha düne değin, “gecikmeli de olsa düşüşler yaşanacak” diyen sizler değil misiniz?
Ayrıca “biz başardık, yine sizlerle el ele biz başaracağız” ne anlama geliyor? Kulaklarınız duymadı mı, Maliye Bakanı “çarpılan küçük yatırımcılar oldu” demedi mi? Çarpılan/ zarar eden “küçük yatırımcı” olduğunu söylemedi mi? İnsan aşkına “sizlerle el ele biz başaracağız” ne demek?
Bunca başarısızlıkları “küçük yatırımcıya” ödettiğiniz yetmemiş gibi, şimdi de yeni yılla gerçekleşen zam kasırgasına alkış tutuyorsunuz!
Diyeceğim “çok” şey var da…
***
“Asgari ücretle” ya da emekli maaşıyla borçlanarak/ temel gereksinmelerinden ödün vererek yaşamını sürdürenlere karşı bu denli “acıtıcı” kararların arkasında olmayı anlayamıyorum…
“İktidar” ergileriyle varlıklarını sürdürenler elektrikte yeni başlatan uygulamada yer alan 150 Kwh’ın ne anlama geldiğini, kış aylarında/ doğalgaz kullanılan bir evde “bu” kullanımın yetmeyeceğini, sonuç olarak da yüzde elliiki yerine, yüzde yüzyirmiyedi zamlı kullanmak zorunda olacağını bilmiyor olabilirler mi?
Ne o meclis çatısı altında olsunlar, ne de yurttaşın önüne gelip “oy” istesinler!
Bunlar dar gelirli, kış aylarında ısınmak için çoğu zaman battaniyeye sarılan, televizyon ışığının aydınlanmasıyla yetinen, yaşamlarını sürdürebilmek için doymak/ barınmak zorunda olan yurttaşlar!
Daha on- onbeş gün önce, “asgari ücretin” belirlenip “bayram havasında” açıklanmasından sonra, köşe başlarını bekleyen “çığırtkanlar” ne havalara girmişlerdi öyle anımsayın; tarihin en büyük artışı, diye nitelendirmişlerdi!
Buyurun, inceleyin: daha ilk “asgari ücretin” ele geçmesine birbuçuk ay var, kurda yaşanan gerileme nedeniyle beklenen düşüş “zamla” sonuçlandı, elektriğe/ doğalgaza/ akaryakıta gelen zamlar verilecek olanı aştı!
Yurttaşın yaşadıkları için “eğecek” başları, “utanacak” yüzleri de mi kalmadı; anlamıyorum
***
“İktidara” yakın bir diğer isim, Şamil Tayyar; aslında sivri çıkışlarını, yer yer “iktidara/ muhalefete” eleştirel yaklaşımı ilgimi çeker!
Yeni yılla birlikte gelen zam kasırgasını değerlendirirken, başta “Avrupa 5/6 kat daha pahalı kullanıyor” sözlerini, ardından da “bu kriz, tüm dünyanın ortak sorunu. Kısa vadede çözümü zor, etkisi zayıflatılabilir, giderleri azaltamıyorlarsa gelirleri artırmaları gerekir. Gelir, fiyat artışından fazlaysa hayat kolaylaşır” demesini anlamakta zorlandım!
Hepsini bir yana bıraksak bile, şu “Avrupa” benzetmesi bile anlaşılacak bir olgu değil!
Neymiş, “Avrupa’da elektriği, doğalgazı, akaryakıtı bizden “5/6 kat daha pahalı” kullanıyorlarmış!
Zil takıp oynayalım mı? Avrupa’da yüzde onu geçmeyen “asgari ücretlinin”, bizde yüzde altmış/ yetmişlere dayandırıldığını, eğitimliyi de/ eğitimsizi de aynı “maaşla” çalıştırıldığını, üstelik Avrupa’daki “asgari ücretlinin” bizden on kat daha çok maaş aldığını neden söylemiyorsunuz!
Avrupa’nın yurttaşlarına tanıdığı “sosyal güvence” konusuna girmeyeceğim bile!
AKP’li Tayyar’dan değil de, bir başkasından duysam bu denli şaşırmazdım; neler oluyor, algı yönetiminde söz alanlar yetmiyor mu, neden?
***
Yeni yılla birlikte gelen zamlar ne anlama geliyor biliyor musunuz?
Yetmeyen “asgari ücretle”, geçinmekte zorlandığınız “emekli maaşıyla”, vergisini/ sosyal güvence primini ödeyemediğiniz “dar gelirli esnaf” kazancınızla; aç durun, ısınamayın, karanlıkta kalın, gereksinmelerinizi sağlayamayın, yemeyin/ doymayın, kullanırsanız ödemekte zorlanın, ödemeyin/ icralık olun demektir!
Başka bir açıklamasını yapın bana!
Adana’da bizler doğalgazı açmasak da ısınırız, diyelim; tamam! Kuzeye gittikçe sıralanan illerin durumunu düşündünüz mü hiç? En az üç aydır doğalgaz kullanılıyordur, bundan sonra daha üç ay kullanacaklar!
Ben “duygudaş” diyorum, siz “empati” diyorsunuz; kısaca, onların duygularını, içinde bulundukları durumu, davranışlarındaki gelişmeleri hiç düşünme gereği duydunuz mu?
Çatısı uçmuş, kapılı/ pencereli/ pencere camlı evlerde yaşayanların “iç acılarını” anlamaya çalıştınız mı?
“Gözleriniz varsa gördünüz mü, kulaklarınız varsa duydunuz mu”; bilmek istiyorum!
020122