Başarabiliriz!   

  

Bu aralar artık havadan mı, yoksa yaşın getirdiği yorgunluktan mı? İçime fazlasıyla dönük yaşamayı tercih etmeye başladım. Mutlaka dönem dönem sizlerde bütün yaşadığım duyguları yaşıyorsunuzdur. Korkmayın! Hiç birimiz depresyonda değiliz. Sadece kendimizi dinleme ve ruhumuzla bedenimizi zaman zaman tatile çıkarmak istiyoruz, hepsi bu… Thomas Mann, "Yeryüzünde kişinin kavuşabileceği en büyük mutluluk, kendi kendinden hoşnut olmaktır" demiş. Çevremizde, bizim dışımızda o kadar çok olumsuz faktörler varken nasıl kendimizle mutlu olabiliriz? Diye aklınızdan geçirmiş olabilirsiniz. Aslında haklısınız da bir taraftan geçim derdi, bir taraftan sağlık problemleri, bir taraftan hasta çocuklar, kadınlara ve hayvanlara yapılan zulümler, bizi idare edenlerin aç gözlükleri, ölümler, yaslar ve paramparça olan ruhlarımızla, kendimizle mutlu olabilmek gerçekten oldukça zor. Elbette ki imkânsız diye bir olgunun olmadığını hayat size öğretiyor. Peki, bu kendinden hoşnut olma durumunu nasıl başarmalıyız? Öncelikle bazı terimleri ayırt ederek işe başlayabiliriz. Özgüven; özsevgi, özsaygı, özdeğer yani kendimizi olduğumuz gibi (koşulsuz) sevmek, değer vermek, saygı duymaktır. Kendine güven ise; sosyal ortamda rahat, kendini rahat ifade edebilen, atılgan, dışadönük, kolay ilişki kuran kişilerdir. Toplumda mevki makam statü sahibi olup kendine güveni yüksek ancak özgüveni düşük insanların, çevrelerini davranışlarını incelediğiniz de bunu ayırabilirsiniz. İsa peygamber kendini çarmağa gerenlere lanet okuma yerine Tanrı'ya dua etmiş "Tanrım onları affet, çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar" George Herbert dediği gibi,"Başkalarını bağışlamayanlar, kendilerinin geçeceği köprüyü yıkarlar" Özdeğer; özgüden, yergiden, başkalarının düşüncesinden bağımsız olmak ve kendi kendisiyle yalnızlık hissetmeden kalabilmektir. Bütün bu tanımların bize ne faydası var ki diye düşünebilirsiniz. İşte kendimizle hoşnut olabilmek için özdeğerimizi arttırmalıyız. Bunun da tek yolu geçmişte yaşadığınız bütün olumsuz duygu ve olayları yaşanmamış gibi kabul etmek yerine, yaşanmış olduğunu ancak burada sizin hiçbir suçunuz olmadığını ve yaşanması gerektiğini kendinize kabul ettirmeli, önce kendinizi daha sonra da size bu sıkıntıları yaşatanları affetmeniz gerekir ki kendinizle barışasınız. Ayrıca dünyaya bakış açınızı değiştirmeniz gerek zira insanlar, dünyaya kendi önyargılarının, inançlarının gözlüğünden bakarlar ve baktıkları şeyin ancak yüzde 50'sini görürler. Eğer, benim gibi toplumun gidişatı sizi etkiliyorsa, iyilik yapın, önce kendinize sonra eliniz yetebilecek herkese, hiçbir ideolojinin ya da oluşumların fanatiği olmayın. Fanatiklik, sizin hoşgörünüzü, farklı düşünceleri analizinizi karabulutlar gibi engeller. Kendi ruhunuza acı vermek ne sizi,ne çevrenizi ne de dünyanın kötülüklerini yok etmeye bir faydası olacaktır. Arada bir içinize dönmenizin size bir zararı yok, zira ruh acı çektiğinde kendini kapatır, bu insani duygunuzla baş etmeye başladığınızda, işte o zaman kendinize değer vermeyi ve kendinizle hoşnut olmayı başarabilirsiniz. Sogyal Rinpoch der ki, “ iki insan bütün yaşamınız boyunca sizde yaşamıştır. Biri egodur: Geveze, sürekli bir şeyler talep eden, histerik, hesapçı;diğeri:sessiz ve bilgece, sesini ancak nadiren duyduğunuz ya da o sese nadiren dikkat ettiğiniz gizli spritüel (iç dünyasında kendiyle barışık,pozitifliği benimsemiş kişi)varlıktır.” Eğer, kendinizle hoşnut olmak ve kendinizle geçim etmek istiyorsanız. İşte bu iki insanın dengesini de doğru kurmanız ve o gizli spritüel varlığın sesini daha güçlü duymalısınız. Kısacası; geçmiş olumsuz deneyimlerinizi yok saymak yerine, onların varlığını kabul edip evrene salın gitsin. O kime ne yapacağını gayet iyi bilir. Kendinizin değerli olduğunuzu her fırsatta kulağınıza fısıldamayı unutmayın. Siz değerlisiniz ve sizden başka bir tane daha yok. Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!
Benzer Videolar