Hiçbir günah sahibini unutmaz

İlahi Adalette ve Türk Devlet geleneğinde, hiçbir suç cezasız kalmaz. İlahi Adalette ise “Hiçbir günah sahibini unutmaz!” Hesap sorulana kadar sahibinin peşini bırakmaz. Türklerin yetiştirdiği Büyük Devlet Adamı Atatürk bu konuda kesin hüküm vermiştir. Atatürk’e göre “İhanetin nedeni olmaz, mutlaka er veya geç ödenecek bedeli olur”… Kişinin sütü bozuktur, kişi vatanına ihanet edecek kadar şereften yoksundur, kişi devletinin geleceğini tehlikeye atacak kadar alçaktır, kişi, devletini ve milletini soyacak kadar soysuzdur, bu kişilerin ihanet etmek için bir nedene ihtiyaçları yoktur. Bunlardan hukuk içinde hesap sorulmazsa, o toplumu bir arada tutamazsınız. İhanet etmeye yeltenen bilecektir ki, yaptığı yanlarına kar kalmayacak ve kendisinden hesap sorulacaktır. Bazı siyasiler “Hesap Sormayı” bir intikam olarak algılayarak, yanlışa düşüyorlar. Türk Milletinin Anayasa ile verdiği yetkiyi kullanan, Türk Milletinin parasını harcayan siyasetçilerin hesap vermeleri doğaldır. Çünkü kendileri emanetçidir, vekildir. Mal sahibi de, söz sahibi de Türk Milletidir. Bir siyasetçiye “Hesap Vermek” fırsatı tanımak, ona yapılacak en büyük iyiliktir. Gerek siyasi kademelerde, gerek Bağımsız Yargıda (Yüce Divanda) kullandığı yetki ve paranın hesabını verir, açık alınla toplumun içinde onuruyla yaşar! Fakat siyasetçi, bilerek ve isteyerek Anayasayı çiğniyorsa, harcadığı paranın nereye sarf edildiğini belgelendiremiyorsa, elbette ki hesap vermekten korkacaktır. Örnek verelim; CB Erdoğan, ülkedeki Suriyeliler için en az 20 kere “40 MİLYAR DOLAR” harcadık, dedi. Muhalefet Partileri defalarca sordu; Sayın Erdoğan, bu 40 Milyar Doları milli bütçenin hangi faslından ödediniz? Harcadığınız paranın belgelerini TBMM’de gösterebilir misiniz? CB Erdoğan veya görevlendireceği bir yetkili hiçbir açıklama yaptı mı? Hayır! Veya Erdoğan, Siyasi Parti Genel Başkanlarını davet edip, “Gizlilik kaydıyla” onlara bir açıklama yaptı mı? Hayır! Ordumuzun önemli bir kısmı Suriye’de. Niçin Suriye’deyiz? Askerlerimizi kimler öldürüyor, biliyor muyuz? Kimse kaynağını Anayasadan almayan bir yetki kullanamaz. CB Erdoğan’ın oğlu ve kızları vakıflar kuruyor. CB bu vakıflara, vergiden muaf olma ve izinsiz bağış toplama yetkisi veriyor. Devlet ihalelerine giren yandaş müteahhitler bu vakıflara milyonlarca lira bağış yapmaya zorlanıyor. TÜGVA denen sözde vakıf, belediyelerin, özel idarelerin mallarına, binalarına çöküyor. Ülke sanki dağbaşı imiş gibi bu vakıflar mahkeme kararlarına bile uymuyor. Gerçeklerden tamamen kopmuş, ruh ve vücut sağlığı bozuk olan Erdoğan, ülkeyi sıkıntıya sokmaktan çekinmeyecektir! Çünkü Erdoğan için öncelik Türk Devleti ve Türk Milleti değil, hatta AKP’nin geleceği değil, kendisinin ve ailesinin geleceğini sağlama almaktır. Elimizde ve kasamızda öyle dosyalar var ki, dokunanın eli yanar. Herbiri kor gibi! Erdoğan, ne yaparsa yapsın, isterse 10 tane SADAT kursun, isterse El-Kaidenin tüm militanlarını toplasın, isterse milyarlarca dolar parası olsun, mutlaka hukuk önünde hesap verecektir. Dünyada, kendi devletinin yargısından kaçabilmiş bir tane siyasetçi yoktur. Hesap sorma veya “Devr-i Sabık” yaratmak için Türk Milletine söz veren tek parti DOĞRU Partidir. Açıkça söylüyor ve taahhüt ediyoruz; Kim Türk Milletinin vermediği bir yetki kullandı ise, kim Türk Milletinin kuruşunu çaldıysa ondan hukuk önünde hesap sorulacaktır. DOĞRU Partinin bir taahhütü de, Anayasaya göre yasaklanmış tarikat-cemaatlerin kapatılacağı ve mallarının hazineye devredileceğidir. Tügva gibi vakıfların, tarikat ve cemaatlerin yurtları devletleştirilecek, kaçak kurslar, kaçak apartman kiliseleri kapatılacaktır. Atatürk’ün, silah arkadaşlarının, dedelerimizin kan dökerek, can vererek bizlere emanet ettikleri Türk Cumhuriyetini üç-beş tane tarikat- cemaat artıklarına yem yaptırmayacağız… Ne Mutlu Türküm Diyene ve Sözünden Dönmeyene! 19 Ekim 2021  
Benzer Videolar