“İktidar” yaşananları gizlesin, söylemesin de…

Yaşananları söylemediklerine değil de; “yaşayanların” gözünün içine bakarak, yaşanmayanları/ yaşanıyor gibi göstermelerine/ anlatılmasına üzülüyorum! Bizim gözlerimiz mi bozuk, ya da her şeyi “tersten” görmeyi alışkanlık mı yaptık; anlamıyorum! Birine kırk gün “akıllı” dersen “akıllı”, “deli” dersen “deli” olurmuş ya; insanlara görmediklerini, bilmediklerini, tadına varmadıklarını, yaşamadıklarını, yemediklerini “yapıyormuş” gibi yaparak/ böyle bir “algı” oluşturarak benimsetmek isteniyor belli ki… Yaşamda hep televizyon ekranları yok ki… Ekran kararınca gördüğü duvar, mutfaktaki tencere, sokağa çıktığında gördükleri, vitrin önlerinde çocuğunun rengi, başının altındaki yastık, göz göze geldiği eşi/ çocukları, ekmeğinin arasındaki katık… Öyle bir yer yaşamak! *** Deniliyor ki; “Türkiye'nin istihdam sayısını 9,5 milyon artırırken, çalışanların gelir seviyesini katbekat yükselttik. Milli gelirimiz TL olarak yaklaşık 11 kat yükselirken, asgari ücretin 16 kata yakın artması bunun en somut örneklerinden biri.” Düşünebiliyor musunuz? “İstihdam” sayısı büyüyecek, Çalışanların gelirleri yükselecek, Ulusal gelir doruk yapacak, Asgari ücret onaltı kat artacak da, bir ülkede alım kaygısı olacak! Hiç kimse “şimdilik” aklını somun ekmek arasına koyup yemedi! Büyüyen “idtihdamla”, yükselen gelirle, artan asgari ücretle “alım gücü” denen durum da “şaha” kalkmalıy mutlaka! O zaman ne için insanlar “açız” diyecekti, ne için “doymuyoruz” çığlığı atacaktı, ne için beş kişilik işe ikibin işsiz başvuracaktı, ne için “ekmek bulamıyorum” gözyaşı dökülecekti, ne için “icra kapımı yol eyledi” acısı duyulacaktı, ne için krediler “fırsatçılarca” yeniden yapılandırılacaktı? Soru öyle çok ki… *** “Büyüdü, yükseldi, şaha kalktı” denilen hiçbir olgunun, yurttaşın yaşam niteliğini artırmak yönünde geliştiğini düşünmemekle birlikte, yurttaşın sorunlarının/ acılarının/ doyumsuzluklarının “büyüdüğü, yükseldiği, şaha kalktığı” yönünde düşünenlerdenim! Yandaş gazeteci Cem Küçük, geçtiğimiz günlerde bir televizyon ekranında, yurt dışına çıkmak için yarışan işsiz/ üniversite mezunları konu olunca, “bugün Avrupa ülkeleri bizden iyi değil, orada çalışma koşulları bizdeki gibi değil, giden iki yıl sonra geri dönüyor” diye bizdeki “işsizliğin/ doyumsuzluğun/ umutsuzluğun/ tembelleşmenin” güzellemesini yaptı! “Büyüdü, yükseldi, şaha kalktı” konusunda bir soruya da, “köprüler yapıldı, tüneller açıldı, havaalanı gerçekleşti, doğal gaz arar durumdayız” diye yeni bir güzelleme yapacağını düşünüyorum! Geçimleri, “iktidarın” yaşam süresine göre ayarlanmış olan yandaşlar “ne denirse doğrudur” demek için orada olduklarını biliyorlar! *** Daha önce de yazmıştım… Bir-iki yıl önce kalabalıktan önünden geçilemeyen işyerlerinin birçoğunun kapandığını, yeni açılanların da “yaşatılan” covid 19 korkusu nedeniyle yılını doldurmadan kepenk indirdiğini bilmeyen/ görmeyen varsa her zaman kanıtlarım! Yine, bir-iki yıl önce büyük umutlarla üniversitede son sınıf okuyan gençlerin/ büyük çoğunluğunun mezun olduktan sonra, kapı kapı dolaşmalarına karşın iş bulamadıklarını da bilmeyen/ görmeyen varsa kanıtlarım! “İktidarın” anlattıklarıyla yurttaşın “yaşadıkları” arasında kocaman makas aralığı olmasına karşın, yurttaşın gözlerinin içine bakarken sıkılmadan yineleyen, yurttaşın yetmezliğini görmeyip; yurttaşın gözlerinin gördüğü/ ellerinin tuttuğu/ uykusuzluğunu bildiği acılarını yadsıyan yüzler, toplumda “psikoloji” bozmak için varlar sanki… Unutmayın, toplumun psikoloji bozuk! *** “Son yıllarda yurttaşlar psikologlara yöneldi” başlığını okumayan olmamıştır! Üstelik üniversitelerde aranan bölümler arasında olduğu gibi, mezunların iş bulma olanaklarının daha geniş olduğu belirtiliyor! “Büyüyen ‘istihdam’, yükselen gelir, 16 kat artan asgari ücret” karşısında, “alım gücü” zayıflayan halk evde, sokakta, pazarda, markette kafası sıyırmış durumda! On yıl önce, bir asgari ücretle yaz dinlencesine çıkan bir aile, bugün “yanı” yere gitmek için üç/ dört kat harcaması gerekiyor! Yine on yıl önce, bir asgari ücretin dörtte-biriyle aylık pazar/ market gereksinmesi karşılanırken, bugün tüm aylık yetmiyor! Yine on yıl önceki asgari ücretin “alım gücüyle”, bugün “aynısının” ancak yarısını alabiliyorsun! Ali Babacan “2009 yılında 200 TL tedavüle çıktığı anda bunun değeri 123 dolardı. Bugün ne kadar biliyor musunuz 23 dolar” dedi; yitik nerde? Yurttaşın içini dökeceği yer psikologlar… *** “İktidar” yaşananları gizlesin, söylemesin; tamam da… Ama insanların gözlerinin içine bakarak, yaşanmayanları/ yaşanıyor gibi göstermesinler/ anlatmasınlar da! Alın teriyle yaşamını sürdüren emekçi, esnaf, işçi; geçtiğimiz aydan daha iyi olmayacak! Geçtiğimiz hafta patlayan doğalgaz balonuyla ortaya çıkan zam, önümüzdeki günlerde “iğneden/ ipliğe” her şeyde fiyatların artmasına neden olacağı için, “bir o kadar” daha emekçi için zorlanmalara neden olacak! Yükselen gelir, artan asgari ücret karşısında neleri aşabileceğini göreceğiz! Dahasını yazmayacağım… 150921
Benzer Videolar