“Yangın uçağımız yok” demenin bağışlanacak yanı yok!

YKS sonuçlarını görünce, “Adana’da güzel şeyler de oluyor” dedim. Son birbuçuk yılın zorluklarını yok sayarak; ya da “evde kal” zorlamasını, “okula gelme evde çalış” uyarısını birçok kişinin anlamayacağı biçimde çalışarak başarılı olmuşlardı. Bir tanıdığım, “benim çocuğum olmasa bile, Adanalı olmasına sevindim, biliyor musun” dediğinde, “en küçük” bir gün parçasıyla bile insanların “sevince” ne denli “aç” olduğunu anlamak zor değildi! Sevinecektim aslında… Daha geçtiğimiz hafta içinden geçtiğim, bir Kozanlı’yla buluştuğum Manavgat yanmıyor olsaydı, önceki gün sabah Kozan’da ayrı bölgelerde yangın çıkmamış olsaydı/ köyler boşaltılmış olmasaydı, köylünün hayvanları yanmış olmasaydı, orman canlıları dellenmiş olmasaydı… Bitmedi ama… Afganlı “çakı” gibi delikanlılar “ülkemde can güvenliğim yok” diyerek sınırımıza dayanmamış olsaydı, önce Suriyeli/ şimdi Afganlı sığınmacıların geleceğe dönük komplo teorileri olmadığına inanabilmiş olsaydım… İnanın çok sevinecektim! *** Yangın konusu üç-beş yılda bir tanık olduğumuz bir olgu olabilmiş olsa; tüm hazırlıksızlar, önlemsizlikler, “iktidar” pişkinlikleri hoş görülebilir… Haydi “deniz salyası”, yıllardır uyarılmasına karşın; böyleydi, ansızın ortaya çıktı, diyebiliriz… Öncesini sorgulamıyorum bile, son üç yılın orman yangın sonuçları şöyle: *Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2020 yılında 3 bin 412 yangın oluştu. Çıkan yangınların 325'i yıldırım düşmesi, 138'i elektrik hatları, 2 bin 949'u insan kaynaklı olurken, 29 bin 487 futbol alanı büyüklüğündeki 20 bin 936 hektar ormanlık alan zarar gördü. *2019'da 2 bin 688 orman yangını çıktı. 15 bin 417 futbol alanı büyüklüğüne denk geleni 11 bin 332 hektar alan kül oldu. *2018 yılı içinde 2.167 adet orman yangını oluşmuş, bu yangınlarda 5.644 hektar orman alanı zarar görmüştür. Yangın başına düşen ortalama yanan alan 2,6 hektar olmuştur. Bu orman yangınları bize “bir şey” öğretmesi gerekmiyor muydu? *** Öğretmemiş olmalı… Muhalefetle “iktidar” arasında süren “yangın uçağı” tartışmalarını duydukça, biri “neden” diye sorarken/ “diğeri”, sorumlu kendi değilmiş gibi “üç uçak kiraladık” pişkinliğiyle medyanın karşısına geçtikçe yaşadığım sürece “kızıyorum” dersem yeridir! Hadi çaldınız, uçurdunuz, bozdunuz, kirlettiniz, sevinçleri kanattınız; hiç olmasa insanların algıları üzerinde oyun oynamasanız… Bu ülkede her yıl binlerce dönüm ormanlık alan yanarken, Yanan binlerce dönüm alanın doğaya verdiği/ vereceği zararlar bilinmekteyken, Bugün yaşanan kuraklığın “nedenlerinden” birinin de bu doğa bozumu olduğu yaşanırken… Yirmi yıldır bu yurdun insanının oylarıyla işbaşında olan “iktidar”, bu ülkede her yıl yinelenen orman yangınlarını önlemek konusunda çalışmalar yapmak yerine; ya kendine saray yapmak için denize bakan alanlarda yer açıyor, ya ormanlık alanları sanayine açıyor, ya da birkaç işbirlikçisine yağmalatıyor! Böyle mi korunacak bu yurdun oksijen deposu, iklimsel özelliği, doğası? *** Şu an ne kurum, ne kimin “neden” yaptığı hiç umurumda bile değil! Yurdun seksen ayrı bölgesinde oluşan orman yangınlarının “neden” söndürülmesinde gecikmeler yaşanıyor, “neden” en kısa sürede söndürme araçları yangın yerine ulaşamıyor, “neden” yangının dağılmasına engel olunamıyor, “neden” hazırlık yapılmamış, neden… Bakan, “THY’nin uçakları hurda, çalışacak durumda söndürme uçaklarımız yok, üç tane kiralık uçakla söndürme çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diyor! Bu “iktidarı” oluşturan bir bakanlar kurulu var. Bu kuruldan, orman yangınlarından sorumlu olanları da var olmalı… Orman yangınlarından “sorumlu” olan bakanlığın; her yıl binlerce hektar ormanlık alan, ya da binlerce futbol alanı genişliğinde orman yanarken mutlaka hazırlıkları olmalıydı. Özellikle yaz mevsiminde ormanlık alanda hazır bekleyen arazi araçları, söndürme araçları, söndürme ekipleri bulunabilmeliydi… Sormak istiyorsunuz, “THK’nun hurda yangın uçakları” deniyor! Yüzünüzü yalayan yangın alevine sarılmak istiyorsunuz… *** Sevinecek yerlerimiz “acıya” alıştıralı beri; orman yangınında, sınırları sığınmacıların zorlamasında, küçük sevinçlerimiz talan edildiğinde “ayaz” yemiş gibi sarsılmamız gerekirken dondurulduk! Siz hiç, okulluların açılış sürecinde “öğretmenler emekli oldu, şu an öğretmen yok, bulduğumuz bir/ ikisiyle sanal ortamda bu işi yapın” diyebilir misiniz? Haydi öğretmen olmadan, istediğinizce okullarınız olsun; öğrencileri oraya yaklaştırabilir misiniz? Bu yurdun ormanları salt bu yıla özgü yanmıyor/ yakılmıyor; geçtiğimiz yıl da yaşanmış, daha önceki yıllarda da… “Yangın uçağımız yok” demenin bağışlanacak yanı yok! Bir süre sonra/ yanan ağaçların yerlerinde yükselen betondan yapıların yükseldiğini görmek beni şaşırtmayacak! 310721  
Benzer Videolar