Rönesans’ın açıklamasının düşündürdüğü…
Rönesans’ın Adana, Bursa, Elazığ, Yozgat, İstanbul Başakşehir şehir hastanelerini Danimarkalı ISS şirketine devretmesi “muhalefet” partilerinin ana konusu olarak gündem oluştururken, Rönesans’tan gelen basın açıklaması yüreklere su serpmeye yetmedi!
Açıklamada “soft hizmetler” denilerek “temizlik, güvenlik, yemek, çamaşır, sterilizasyon, hasta refakat, bilgi giriş gibi” hizmetlere yer verildi.
“Temizlik, güvenlik, yemek, çamaşır, sterilizasyon, hasta refakat, bilgi giriş gibi soft hizmetler ISS’e devredilerek, hastaneler için kritik önem taşıyan medikal destek hizmetler ve bina bakım onarımı gibi teknik hizmetler Rönesans’ın uluslararası tecrübesi doğrultusunda, Rönesans tarafından sağlanmaya devam edilecektir. Söz konusu soft hizmetlerin devredilmesiyle mevcut projelerde sunulan hizmetlerin kalitesinin ve istikrarının sürdürülmesini amaçlanmaktadır” denildi.
“Hastaneler için kritik önem taşıyan medikal destek hizmetler ve bina bakım onarımı gibi teknik hizmetler Rönesans’ın uluslararası tecrübesi doğrultusunda” olacağının güvencesi verildi!
Sevinelim ni?
Amaç “mevcut projelerde sunulan hizmetlerin kalitesini, istikrarını sürdürmek…”
***
Soft, “yumuşak, hafif” olarak tanımlanıyor!
Soft işler, “yumuşak/ hafif işler…”
Bunun için Danimarkalı ISS şirketine neden gerek duyulduğu, “temizlik, güvenlik, yemek, çamaşır, sterilizasyon, hasta refakat, bilgi girişi gibi” hizmetler için yerli firma “bulunamadı mı/ yok muydu” sorusunu da gündeme getiriyor!
Bellekleri zorlamadan anımsayalım; Şehir Hastaneleri, baştan bu yana tartışma konusu…
Hastanenin “çok yataklı” olması, kentin çeşitli yerlerine konuşlanması yerine “bir alanda” toplanması, firmaya hasta güvencesi, beton yapının birçok yerinin kullanılmıyor olması, büyüklüğünden dolayı aranan bölümün çoğu kez karıştırılması, hastanın hastaneye ulaşmasında yaşanan zorluklar…
Şimdi de “soft işler” denilen birimlerin yabancıya devredilmesi…
Biz bu “ekran görüntüsüne”, birçok özelleştirmenin ilerleyen sürecinde tanığı olduk!
Önce yerli firmaya her tür olanaklar veriliyor, işler yürürken bir de bakmışız bir yabancıya devredildiği duyuluyor?
Aklı zorlamaması olası mı?
***
Her ülkenin kendine özgü de olsa olmazsa/ olmazları, duyarlılıkları, “kendi ellerinde” olmasını isteyebileceği yerler vardır!
Savunma gibi, iletişim gibi, varsıllıklarınız gibi, sağlık gibi…
Kendi sınırınız içerisinde, “bu duyarlı” alanların yabancının olmasını istememe/ benimsememe gibi bilinç yapısında olunması gerekir!
Tank fabrikasını önce yurt içerisinden bir işbirlikçiye veriyorsunuz, sonra bir bakıyorsunuz uçmuş/ gitmiş!
İletişim ağınızı yabancıya satıyorsunuz, yıllar sonra/ ödeme yapmadan sizin üzerinizden kazanç sağladığını anlıyor/ devralıyorsunuz…
Şeker fabrikalarını satıyorsunuz, pancar ekim alanlarının azalmasına aldırmıyorsunuz, fabrikaların kota düşürmelerini önemsemiyorsunuz, sonra bir de bakmışsınız ki gdo’lu tatlandırıcıların tutsağı oluyorsunuz…
Şimdi de sağlık…
Yurdun dörtbir yanında tartışmalar eşliğinde tüm yaşananları görmezden geliyorsunuz, sonra da “soft/ yumuşak” hizmetlerin yabancılara verilmesini “zorunluluk/ nitelik arayışı/ süreklilik” sayıyorsunuz!
Bunun arkasının gelmeyeceğinin, “sağlıkta” yurttaşa ağır yükler getirmeyeceğinin, halkın kendi ülkesinde “sağlık tutsağı” olmayacağının güvencesini kim verebilir ki?
***
Rönesans’ın yaptığı açıklamanın son bölümünde şu sözlere yer veriliyor:
“Bazı basın yayın organlarında yer aldığı gibi hastanelerin satışı ya da devri söz konusu olmamakla birlikte, Rönesans Sağlık Yatırım grubu, ilgili şehir hastanelerinin yatırımcısı ve Sağlık Bakanlığı nezdinde ana muhatabı olmaya devam etmektedir.”
Basında yer alan Rekabet Kurumu’nun açıklamasında da “Rönesans Sağlık Yatırım Anonim Şirketi ve Şam Yapı Anonim Şirketi elinde bulunan Rönesans İşletme Hizmetleri Danışmanlığı AŞ nezdindeki hisselerin yaklaşık %100’ünün ISS Tesis Yönetim Hizmetleri AŞ tarafından devralınması işlemine ilişkin olarak da Rekabet Kurulu 17.06.2021 tarih ve 21-31/401-203 sayı ile ilgili işleme izin vermiştir” deniyor.
Bugün neler söylense, neler yalanlansa, nelerin gerçek olmadığı ileri sürülse de, “olanlar” öyle uzun süre gizlenemiyor.
Yeter ki bugün yaşananları bir yerlere not düşelim; unutmayalım…
Şunu çok iyi biliyoruz ki, bu ülkenin değerlerinin “yabancı” alımcıların eline geçmesini yurttaş istemiyor/ doğru bulmuyor/ sessiz kalmak da istemiyor!
Bekleyip göreceklerimiz, “yeni” bir sancımız/ ağrımız olmaz diye umanlardanım!
280621