Gördüklerine gözlerini yuman, koltuklarında oturan, bir sonraki seçim için planlar yapan, “iktidarı” öven sözler kuran büyüyor/ kazanıyor…
Bunu yapabilen kazanacak da…
“Herkesin” demesi, özellikle “iktidar”la bugün “çok” kazananlar için hoş olmayacak!
O zaman “herkesin” kazanması, yaşamından hoşnut olması gerekir!
Ayrıca ortada bir “pasta” var; bunu ne denli “az” sayıya bölerseniz “parça” o denli büyük, ne denli “çok” sayıya bölerseniz o denli küçük olacak!
Sistemin “çarpıklığı” da bundan değil mi? Nüfusun büyük çoğunluğu “açlıkla” boğuşurken, “mini” azınlığın coşkulu sofralarının ağızlara pelesenk olması bu yüzden değil mi?
Büyük çoğunluk “olanı” yer/ bitirir, “mini” azınlık ucundan kopardığı ekmeğinin büyük bölümünü çöpe atar!
“Kazananlar” için, önemli olan kendini tutan “iktidar” değil mi?
***
Bir ilçe belediyesine, bir anakente, bir “iktidara” yakın olarak “kazanan” için önemli olan;
Ne sokaktaki yurttaş,
Ne pazar sonun bekleyerek içi geçmiş/ çürümüş ürün alan emekçi,
Ne üniversite mezunu işsiz,
Ne ard/arda yaşamlarına kıyanların gerekçeleri,
Ne de hergün bir yenisi kapanan işyerleri…
Önemli olan “içinde” bulunduğu soğuk/ buz gibi beton yapı…
Düne değin nerede/ nasıl olduğundan daha çok, şimdi nerde/ ne yaptığı daha da önemli…
***
Ben bir kaçına tanık oldum; birçok kişiden de daha “acınılası” olanını yaşadıklarını duydum…
Düne değin “söylemedik” söz bırakmayan, seçim öncesinde yönetimin gözüne girmek için ne yapacağını şaşıran, dışarıdan gelebilecek tüm sorunları çözmeye hevesli, güler yüzlü…
Bugün bir masa verilip, bir birimde görevlendirilince; aramalara yanıt vermeyen, çok aranmadan içi kıyılan, masa arkadaşlarıyla yaptığı lafazanlığı “iş” sayan, hep “toplantıda” olduğu izlenimini veren…
Orada olmak, “kazanmak” için de; gördüklerine gözlerini yuman, koltuklarında oturan, bir sonraki seçim için planlar yapan, “iktidarı” öven sözler kuran…
Benzerleri hangi alanda yok ki?
***
Sivil toplum örgütleri ne işe yarar?
Belli sayıda üyenin oyunu alıp, belli süre örgütün “lideri” olmak, sonra…
Sonrası, her nerede olursa/ olsun “iktidar” olana yakın olmak, “iktidar” olanı övmek, “iktidar” olanın sözlerini düzenledikleri toplantılarda dillendirmek/ savunmak…
Tüm sivil toplum örgütlerinin kuruluş felsefesinin başında “insan/ yaşam” vardır, bunların iyileştirilmesi için çalışmalar yaparlar.
Yeri geldiğinde “iktidarın” olumlu yönlerini ortaya koyarlar, ama en önemlisi “yapıları” için “daha iyisini” istemek zorundalar, “iktidarla” ters düşmeyi bile göze almalıdır!
Adana’da isim yapmış, Adana’nın ekonomisini yönlendiren isimleri içine alan örgütler, “iktidarın” dediklerini yineleme merkezleri gibi değil mi?
Yurttaşın eriyen “alım gücünü” görmeden, “büyüme” söylemlerine arka çıktıkları unutuldu mu?
***
Bu “yaşanmışlıklardan” kopuş nasıl başladı ki?
Bu “yaşamışlıklara” tepeden bakma olayı…
Bu “yaşanmışı” yadsıma…
Bu “yaşananı” bir yana atma olayı nasıl başladı ki?
Bu tutum yaşanılır kentleri uzaklaştırmıyor mu yaşamdan?
SEYHAN BELEDİYESİ “YAMA” İŞİNİN NERESİNDE?
Soğuk/ yağışlı havalar uzaklaşınca biraz; mahallelerin, sokak aralarındaki yolların durumu ortaya çıktı.
Öncesinde belli/ belirsiz, üstelik pek de rahatsızlık vermeyen küçük oyuklar genişlemiş, üstelik derinleşmiş…
Tellidere Mahallesi Muhtarlığı’na uğradığımda, o yöreye yakın, araçların geçerken zorlandığı birkaç yer konusunu dile getirmiştim. Asfalt olmasa da, “derin çukurların” biraz olsun giderilmesinin hem araç sürücüleri, hem de araçlar açısından sevindireceğini belirtmiştim.
O günlerden sonra yeniden yağmur yağmış, yeniden çukurlar dolmuş, yolun “belirsizliği” nedeniyle yeniden sorunlar yaşanmıştı!
Büyük afişlerle, anakent belediyesinin “yama” işleri yaptıklarını öğrenmiş bulunuyoruz da, Seyhan Belediyesi’nin “yama” işinin neresinde olduğu bilinmiyor!
Tellidere Mahallesi Muhtarlığı yakınlarında yapılan, çok katlı çıkan beton yapıların arasında sokağın hangine varsanız aynı “derin çukurları” görüyorsunuz!
Yağış “yeniden” başlamadan el atılması gerektiği biliniyor olmalı…
200220
YORUMLAR