Bizde “böyle” oluşu sıkça yinelenmesine karşın duyan, anlayan, değiştirmek için uğraş veren olmaz!
Günlerdir yapılan görüşmeler sonucunda “asgari ücret” belirlendi.
“Asgari ücret” denilince böyle, kendileri için alınacak olan kararlarda başka…
Bakan rakamın ne denli “yerinde” olduğunu belirtip, kararın “oy çokluğuyla” alındığını da sözlerine ekledi!
“Oy çokluğuyla” alınan kararın emekçilerin yararına mı, yoksa patronun korunmasına yönelik mi olduğu konusunda açıklama yapılmadı!
Ülkenin en büyük işçi örgütü Türk-iş sözcüsünün masayı “terk” etmesinin nedeni de belirtilmedi!
Bakan “söz verdiler, gelecek yıl her iki tarafın anlaştığı rakamlar üzerinden konuşacağız” derken, bu yıl “taraflardan” birinin dinlenip, “diğerinin” yok sayıldığını dile getirmiş oldu!
Ne üretenden yana bir davranış!
***
Hep yazılıyor…
“Asgari ücret” denilen bedel, emekçinin yaşamını sürdürebilmesi, zorunlu gereksinmelerini karşılaması için “en düşük” miktar; buna karşı olan birinin olduğunu düşünemiyorum!
Patron büyümek için, işçi yaşamını sürdürebilmek için…
Mavi yakalılar değil salt, masa başı çalışan beyaz yakalılar da “zorunlu gereksinmeler” denince; yemek, giyinmek, sağlık, eğitim, dinlenme, sağlık, barınma gibi hepsi birbirinden önemli isimleri sayacaklardır kuşkusuz.
Bunun en çarpıcı biçimde araştırmasını yapan devletin kurumu Tüik, “asgari ücreti” belirlerken “açlık-yoksulluk sınırı” miktarlarını da açıklamaktan kaçınmıyor!
Asgari ücret belirleme komisyonu, “Asgari ücretin”; “yoksulluk” değil, “açlık” sınırı altında kalmasına bile sessiz…
Bir “yaptım-oldu” dayatması…
***
İnsanların mutluluğundan, piyasanın canlanmasından söz ediliyor…
Patrondan az alınırsa, ücretliye de “az” verilirse “kim” canlandıracak piyasayı, “ne” mutlu edecek insanları?
Mavi yakalı olmayı, mavi yakalı çalışmayı, mavi yakalı geçinmeyi bilmeyen var mı ki?
Birlikte yaşadığı eşinin-çocuklarının gereksinmelerini karşılamak için “ilk” sabahın karartısında yollara düşüyor şu günlerde…
Yine akşamın karanlığında evine dönüyor!
Günün “ışıklarının” çoğunu görmeden süren yaşamında daha düne değin “açlık sınırı” altında maaş alırken, önümüzdeki yıl için “açlık sınırının” yüzde on üstünde alacağı maaşla yaşamını sürdürsün isteniyor!
“Emeğin karşılığı” bu mu?
***
İşin korkunç yanı da var…
Yine sınırımızda biriken sığınmacılardan söz ediliyor; ne olacak şu an söylenmiyor!
Daha düne değin içerideki sığınmacılara kırk milyar dolar harcandığını “gönül rahatlığıyla” söylediler!
Kimsenin “yardıma gereksinene” el uzatılmasın, diye bir saplantısı yok! Ancak, “siz” içerideki insanınıza, emekçinize, bu ülkenin tüm yazgısını üleşen yurttaşınıza emeğinin bedeli olarak verilecek “asgari ücret” konusunda kırk dereden su getirip “açlığa” tutsak ederseniz, sığınmacılara kırk milyar harcamanızın “nedeni” sorulur!
Duydunuz mutlaka, “yüzde onbeş” zam verildiğinden söz etmişler!
Daha geçtiğimiz ay, elektrikle doğalgaza o kadar “zam” geldi; öncesinde gelen zamlar unutulmuş olmalı.
Ard arda “yeni yıl” için belirlenen zamlara bakıldığında, “asgari ücreti” boğacak oranlarda…
“Asgari ücret” gereksinmelerin gerisinde kalırken, emekçi de bunun altında kalacak!
***
“Asgari ücretin” böyle oluşundan hoşnut olmayan, yeterli bulmayan milyonlar var…
“İktidardan” tuttun, bu işte etkisi olan herkes milyonları düşündüğünü yinelemesine karşın, günlerce biraraya gelinip konuşulmasının ardından ortaya koydukları kararda bunun tam tersini gerçekleştirirler!
Belirledikleri “asgari ücret” birçoğunun akşam yemeğidir, birçoğunun arkadaş toplantısında tükettiğidir, çocuğunun makyaj malzemesidir, evinin elektrik ya da doğalgaz bedelidir, kedisinin-köpeğinin mamasıdır…
“Asgari ücret”, açlıkla yarış durumundaysa eğer,
“Asgari ücret”, emekçi aileyi mutsuz ediyorsa eğer,
“Asgari ücret”, gereksinmelere yanıt vermiyorsa eğer…
“Asgari ücret” retti haktır!
291219
YORUMLAR