Bir yanımıza “tutu” konduğu bal gibi belli!
Kim ne dersin, kim hangi “boyalı” sözcükler kullanarak halkı uyutmaya çalışırsa-çalışsın, kim “zorlukların” geride kaldığı “yalanını” söylerse-söylesin…
“Ekonomide her şey iyi demekle çarklar dönmüyor, tencere kaynamıyor; bunun için somut gelişmelere gereksinim var…”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde “hizmet dışsatım” sektörüyle buluşmasında söyledi bunları…
“Somut gelişmelerin” olmadığını da söylerken; gelecek için kaygılarını belirtti!
***
Ekonomide, “iyinin” karşılığı, “çarkların dönüşü” olmalı…
“Çark” derken…
Ülkenin topraklarından tutun; su kanallarına, toprağın altındaki-üstündeki değerlere, fabrikalara, üniversitelere, doğasına yurttaşın katılımı olmalı…
Üreticinin toprağa tohumu ekerek, hasadını daralmadan yaparak, ürüne katma değer katarak, bilim insanları ürün üzerinde araştırma yaparak, ürünün kolayca pazarlama ağını oluşturarak; hem yurttaşı sevindirirsiniz, hem de ekonomide “çarkın” dönmesini sağlarsınız…
“Tencerenin kaynaması” böyle sağlanıyor olmalı…
***
Kuşkusuz…
Evde “tencerenin kaynaması” zorlanmışsa eğer;
Başta “alım gücünün” eksikliği gelir akla.
Ardından “işsizlik”…
Ardından “yetersiz” pazar-market gereksinmesi…
Demek ki, ülke ekonomisinin “ana damarında” sorun var!
Asgari ücret, emekli maaşları konusunda “sona” gelinen şu günlerde; emekçilere gerek patronların, gerekse “iktidarın” dayattığı “açlık sınırı” yakınlarındaki rakamın yineleniyor olmasında sorun var!
***
Yurdun dört-bir yanından değil, Adana’dan örnekler vermek olası…
Patronlar, yönetenler bundan on-yirmi ya da otuz yıl öncesinin gereksinmelerini göz önünde bulunduruyor olmalı…
O günler için çalışanın yaşamını sürdürebilmesi için gereken gereksinmeler neyse, o…
Oysa “aynı iş” için çalışan sayısının düşürülmesi, teknolojiden yararlanılması, patrona daha çok kazandırması “iktidar” tarafından da önemsenir!
Peki, gelişen teknoloji neden emekçiye kazandırmaz, daha az zamanda patrona “daha çok” kazandırması neden anlamlı gelmez?
Birçok işyeri kapanıyor, çalışanlar işsiz kalıyor…
***
Şimdi Temsa’da yaşananlar…
Salt ticaretin içerisindeki olanlar değil, bugün sokakta karşılaştığınız biri de “marka” denilince düşüncesini söyleyebiliyor!
Temsa, Adana’nın değil ülkenin “değerlerinin” ortak markası…
Hem böyle bir “değerin”, hem da çalışan binlerce buradan geçimini sağlayanların göz ardı edildiği bir süreç yaşanıyor Adana’da.
Temsa gibi, ürünlerine “tutu” konulmasa da; daralmalardan, içinden çıkılamaz duruma gelindiğinden dolayı patronlar olanlar değil, küçük ölçekli o denli çok işyeri var ki kapısına kilit vuran.
Belediye başkanları, odalar bir araya gelerek Temsa’yı kurtarmanın peşine düşerken; kimse öncesinde bir bir gidenlere ne yapıldığını, şu an hangilerinin kapanmakla karşı-karşıya olduğunu dile getirmek bir yana dursun, anmadılar bile…
Adana’da “çarkın dönmemesinin” öyle çok etkeni var ki…
***
Bir yanımıza “tutu” konduğu bal gibi belli!
Ne toprağı kullanabiliyoruz canımızın istediği gibi,
Ne de yılların emeğini, göz nurunu taşıyan Temsa’yı…
Ya dışalım girdilerinin kıskacında sıkışmışız, ya da küresel firmaların doyumsuzluklarından…
Doğrusu, “her şey iyi demekle çarklar dönmüyor!”
Bunun için “somut gelişmelere gereksinim var.”
Somut, elle tutulacak, sözle görülecek “tüm” gelişmeler konuşulmalı…
231219
YORUMLAR