Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Oktay Erol

El Elden Üstündür; “Romatoid artrit”

 

Telefondaki Ayşenur Bozal, “romatoid artrit” hastalığını şöyle tanımladı:

“Uzun süre etkisi altında bulundurabilen iltihaplı romatizma hastalığı romatoid artrit, en çok el, el bileği, ayak, yak bileği, eklemlerinde kendini gösterir. Eklemlerde oluşturduğu tutukluk, uyuşukluk, yaşam niteliğini düşürmenin, fiziksel etkinlikleri sınırlamanın yanı sıra iş gücü yitimine de neden oluyor…”

İstanbul’dan Ayşenur Bozal’ın verdiği bilgiler iyiydi-hoştu da tanıdık-bildik konulardan, google’dan kolayca öğrenilecek konulardan biri olmalıydı.

Telefondaki ses, “hayır” dedi. Bildiğim, ya da herkesin bildiği gibi olmayan, ancak toplumda oldukça yaygın olan, bireyin kolayca “adını” koyamadığı bir hastalık olduğunu, söylediğinde “tamam” dedim.

***

Telefon görüşmesinin ardından on gün geçti. Hilton Otel’de, “El Elden Üstündür Toplantısı” için bir aradayız…

Kaç kişiysek; bir, üç, beş, yedi…

Parmakla saymak o denli kolay ki!

Toplantı öncesi Romatoloji bilim dalı Öğretim Üyesi Prof Dr. Süleyman Özbek’le söyleşirken; bu denli “yaygın” olduğu söylenen bir hastalığa gösterilen ilgisizliğin nedenini sorduğumda “toplum olarak ne yazık ki duyarsızlık etken” demekle yetindi.

Bir öğrencinin başarısızlığının nedeni salt öğrencinin yetersizliğinden değil, öğretmenin öğretici olmayışına da bağlı olduğunu anımsattığında da, “bu toplumun içerisinde herkes var” dedi.

“Romatoid artrit” hastalığını bilen, bu bilgiyi yaygınlaştırması gereken, sağlık ocakları, aile doktorları…

Bu ilgisizliğin, bu bilgisizliği yeğlemenin nedenlerinden biri de “bilmesi” gerekenlerin bu ödevlerini yerine getirmemiş olmaları olmalı…

Benim açımdan işin doğru şu:

Telefondaki ses açıklama yapıncaya dek “böyle” bir hastalık konusunda bilgim yoktu! Ayrıca salonda Adalet Hanımı tanıyana dek de, bu hastalığa başkaldıran birini tanımıyordum.

***

Toplantının açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Süleyman Özbek, hastaların yaşadıkları, karşı karşıya kaldıklarını anlatırken, çözüm yollarının olduğunu da belirtiyordu…

Her hekim gibi, “erken tedavi” derken hastalığın içini açtı:

“Hastaların tüm eklemleri tutulur. Gün boyunca ellerini-ayaklarını kullanamaz. İnsan için deprasyon gerektiren bir durum. Yangın çoksa bile evden çıkacak durumda olmama durumu… Bugün için ‘banyomu yapabiliyorum artık” demek mutluluk verici onlar için…”

Bir insanın “yürüyorum artık” dediği gibi, “görüyorum artık” dediği gibi, “konuşuyorum artık” dediği gibi…

“Mutluluk verici, sevindirici” bir durum…

Tüm bunları önceden yaparken, sonradan yapamamanın verdiği tüm ağrının-acının ardından…

“Yapabilme” mutluluğu…

***

Toplantı salonun hemen girişinde, “romatoid artrit”le ilgili el heykelleri, fotoğraflar vardı.  “Romatoid artrit” hastalarının yaptığı işler, yaptığı işlerde yaşadıkları zorluklar, “tedavi” sonrası “zorlukları” yenişlerini anlatıyordu.

Heykeltıraş Muteber Tükel “hastaların durumu çok zor, her iletişim kurduğumuz hastadan ayrı sorunlar duydum, eklem ağrıları birçok hareketlerini engelliyordu” derken, tasarımcı Sezin Eser “o an ki” duygularını şöyle anlattı:

“Bilmediğimiz bir konuydu. Hastalarla tanıştıkça şakına dönüyordum. Yaşamımı etkiliyordu. Bu arada “empati-duygudaşlık” yeteneğim gelişiyordu…”

Yukarıdaki “etkili-yetkili” katmanı bir yana bırakırsak, toplumumuz “empati-duygudaşlık” konusunda duyarlı olduğu kanısındayım.

Gözleri dolmayan bile, bir cenaze evinde burkulur…

Bir hasta buluşmasında alından başlayan üzüntü yüzü sarar…

Bir tevi dizisinde bile gözyaşlarını tutamayanlara tanık olduğumuzu da unutmayalım!

Daha önceden bilmediğimiz, üstelik görmediğimiz, ancak sağlık etkileşimini gördükçe burkulmamız…

“Empati-duydudaşlık” etkisinden olmalı…

***

“Romatoid artrit” hastalığını yaşayan, yaşarken nedenlerini-çözümlerini-sonuçlarını çözümleyen Adalet Günalp’le toplantı öncesi görüşmemizde “erken yaşta eşimi yitirmenin, çocuklarıma annelik-babalık yapmanın bıraktığı iz” demişti.

Toplantıda, şunları söyledi:

“Hastalık otuz yıl önce yakaladı beni. Çocuklarıma annelik-babalık yapıyordum. Eklemlerim çok ağrıyordu. Ağrılarımdan dolayı yatamıyordum-uyuyamıyordum. Çok acı çekiyordum. En önemlisi de hastalığın ne olduğunu da bilmiyordum! Otuz yıl önce… Parmaklarım bükülüyor, acılanarak ben doğrultuyordum! Birçok gereksinmemi yapamıyordum. Yürürken, hareket ederken acı duyuyordum. Süleyman Özbek hocamızın yardımıyla yaşama yeniden tutundum. Şimdi yürüyorum, yüzebiliyorum, ıspanak bile yıkayabiliyorum… Beni görenler hastalığımın ne olduğunu bilmiyor, ben söylersem anlıyor… Tüm bunlara gereken tedaviyi aksatmadan uygulamakla kavuştum. Hem ilaçlarımı, hem de egzersizlerimi yerine getirdim. Tedaviye geç başlamış olsam da, inanarak sürdürdüm…”

***

“Romatoid artrit”, yeni bir bilgi oldu benim için.

Prof. Dr. Süleyman Özbek’in “hastalığı önleyecek tedaviler var, hastalığın en önemli etkeni sigara, hastaya daha ilk başta ‘sigarayı ne zaman bırakacaksın’ dediğimde şaşırmıyor” sözleri kanımca yaşadığımız toplumun öncelikli edinmesi gereken bir bilgi…

Yorucu kent yaşamı, tekilleştiren teknoloji “daha” adını duymadığımız, ancak şu an insanı çeperlerinden kavrayan başka “hangi” hastalıklarla kar karşıya…

Yaşadıkça göreceğiz…

101019

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER