Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Oktay Erol

İmamoğlu’nun ajandası…

İstanbul seçimin “iptal’ edilmesinin ardından gerek siyasi arenada, gerekse medyada ortaya çıkanlar-konuşulanlar ‘beklenmeyen’ biçimde sonuçlandı!

Daha düne değin, koşucuları değerlendirme yarışında söz söylemek için sıraya girenler, “hep” önde olduklarını yineleyenler, ilkinde “oyların çalındığını” belirtenler, “muhalefeti” kafalarında çizdikleri tablonun içine çekmek için uğraş verenler…

“Bugün” koltuklarından ya da verilen görevlerinden kopmadıklarını gösteren “yeni” söylemler geliştirmek için yarışıyorlar!

“İmamoğlu, İstanbul’da nasıl başarılı olacak?”

“İmamoğlu, kimlerle kucaklaşacak?”

“İmamoğlu, meclis çoğunluğuna karşı nasıl bir çaba gösterecek?”

Bunlar beni otuz yıl öncesine, ANAP’ın Bedrettin Dalan’lı yıllarına götürdü…

***

ANAP, ikinci seçim başarısını yaşamıştı!

Ülkede “işini bilen memur” çoğalmış, “anayasa bir kez delinmekle bir şey olmaz” denilmiş ancak “delinmek” bir kezle kalmayınca yurttaşta daralma başlamıştı!

Ülke “çağ atlayacak” denirken, “sınıfsal” ayrımların makas aralığı daha da açılmış, “işini bilen” köşeyi dönmüş, “rantçılar-tefeciler” yeni mülkler edinmiş, çalışmadan “lüks yaşamın” önü açılmış; emekçiler, dargelirliler, çalışanlar göremeyecekleri savurganlığın içine sürüklenmişti…

ANAP’ın belediyeleri betonla uğraşıyorlar, imara açılacak arsalarla uğraşıyorlar, kısacık yollardan “köşe dönmeyi” alıştıkları gibi uyguluyorlardı…

***

“Muhalefet” lideri Erdal İnönü, bilim insanıydı, politikacı değildi. Kalabalıkları etkileyecek biçimde ses tonunu renklendiremiyordu. Amfide, öğrencilere “ders” anlatır gibiydi! Sıkıcıydı!

Ya söyledikleri, yapmak istedikleri…

Seksen sonrasında SODEP’i kurmuştu. Necdet Calp’ın HP’siyle kardeş parti oluşlarından dolayı; birleşerek önce SHP, ardından da 1987 genel seçimlerinde “ana muhalefet” olmayı başarmıştı.

İyi bir seçim kampanyası yürütülmüştü.

“Kararlıyız! Soluk aldıracağız” sloganıyla birlikte, Genel Başkan İnönü’nün “Yüzünüzü güldüreceğim” sözü yurttaşta yer bulmuştu.

Özal’ın “Çağ atlayacağız” söyleminin seçmende karşılığı bulunamıyordu!

O günlerde “iktidarın” pahalılık, geçim sıkıntısı, enflasyon gibi yurttaşı boğan durumları görmek istememesi, bilinmeyen “tozpembe” tablolar çizmesi değil…

SHP’nin “beş yıl daha limon gibi sıkılmaya hayır” demesi karşılık bulmuştu.

1989 yerel seçiminde SHP İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere otuzdokuz ilin belediyesini kazanırken, ANAP kendini üçüncü sırada bulmuştu…

***

Yılbaşından bu yana altı ay geçti.

Politikacılar, medya işi gücü bırakıp “yerel seçime” odaklandı!

Yurt genelinde üç ay önce yaşanan, “iktidarın” kendine oy vermeyeni “illet-zillet”, üstelik biraz daha ileri giderek “hayın-terörist” biçiminde nitelediği seçim öngünleri yaşandı!

Sokakta gördüğümüz “iktidar” yanlısıysa “ülke-sever”, “muhalefet”ten biriyse “ülke-sevmez” sayıldığı süreç!

Bunun “iktidarca” söylenmesinin yanı sıra, medyadaki sözcülerinin-kalemlerinin de aynı “kanıyı” destekleyen söylemlerinin sıkça yinelenmesi “iktidara yurttaşı” unutturdu!

Yurttaşın içinde bulunduğu durum, yaşam koşulları, gereksinmeleri, istedikleri, beklentileri başkaydı!

ANAP’da, yurttaşın ‘emekçi katmanının” can çekiştiğini bir yana atarak, kendini çevreleyen “grubun” akılları durduran yaşantısı ile ilgilenmişti ki; muhalefetin “beş yıl daha limon gibi sıkılmaya hayır” sloganının içi doluyordu!

AKP’da, onyedi yıldan bu yana; “yitirmeyen” özelliğini, yurttaşın “mutfağını”, çiftçinin “üretim kaynaklarını”, dargelirlinin “alımgünü”, akademisyenin “özgür düşüncesini”, gençliğin “işsizliğini”, tüketimin “yabancılaşmasını”, üretimin “daralmasını” anlamaya-bilmeye çalışmak yerine “hırsa” odaklanınca…

“Her şey çok güzel olacak” sloganı, her katmandan yurttaşın yüreğine su serpti!

Halk “güzelliğe” o denli hasret kalmıştı ki; o nedenle kazanan  “her şey çok güzel olacak” sloganı oldu…

***

İstanbul’da “yenilen”, hiç yoktan “mağdur” konuma düşürülen Ekrem İmamoğlu’nun seçimi kazanması, tüm sosyal demokrat belediyelerin “her an” maslarında olması gerek bir konu…

Üç ay önce yapılan yurt genelindeki yerel seçimlere, bölgelerin birçoğunda İstanbul adayı İmamoğlu’nun “esen” etkisi olduğu kanısındayım.

O nedenle, İmamoğlu’nun “savurganlığı ortadan kaldıracağız, kent için çalışacağız, saydam olacağız, gereksiz harcamalar yapmayacağız, sığınmacılara yapılan harcamaları gözden geçireceğiz” benzeri vaatlerinin yurt genelinde uygulanabilir olması zorunludur!

Gereksiz döşenen kilit taşlar, imar düzenlemeleri ile yakınları kayırmalar, akla sığmayan biçimde sıklıkla değiştirilen billboardlardaki afişler, içi doldurulamayan-iz bırakmayan etkinliklere ayrılan zamanlar, en önemlisi de yurttaş için “ulaşılamayacak” uzaklıkta olmalar…

İmamoğlu’nun ajandasında olan “bu” liste, tüm Anadolu’yu sardığında…

Ülke için, yurttaş için, o kent için…

“Her şey çok güzel olacak…”

240619

.

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Reklamı Geç