Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Oktay Erol

“Yanlış yaptık” çırpınışlarının anlamı olmayacak!

 

“Biz aldatıldık” denilmesinden bu yana, ‘aldatılma’ yarışına girmeyen kalmadı!

“İktidarın” alışkınlıkları, ne denli “muhalefetin” gündem oluşturma konusu olsa da, yinelenmesinde “yanlış var” denilmedi!

Nerelere gelindiğini görmeyen yok!

Ta ilk başta, büyük kentlerin yerel seçim adayları açıklanırken, açıklamaların ardından “istifalar”, tepkiler, çatlak sesler yükselirken bu gün yaşananların olacağı bilinmesi gerekmiyor muydu?

“Biz aldatıldık” serzenişlerine ne çok karşı çıkılmıştı oysa!

“İktidara”, ne çok uyarıldıkları anımsatılmıştı oysa!

Aynı biçimde “muhalefete” de, aday belirlemede seçmenin, yerelin istemine uyulması gerektiği anlatılmış, ilk adayların açıklanmasıyla birlikte yaşananların yayılacağı, bu duyarlı olunması gereken süreçte alınacak kararların önemi üzerinde durulmuştu oysa!

Bugün karşı karşıya gelinen akıl almaz “sonuçtan” sorumlular kim?

***

Seçimin kurallarını belirleyen “ittifak” projesine kapılarak, partinin “kuruluş” özelliği yok sayılarak belirlenen adaylar yurdun her yerinde küskünler, tepkiler, aldırmazlıklar, kopuşlar oluştururken; seçmenin içine düştüğü durum bir başka boyut almaya başladı.

Yerelde, gün içinde tanıdığı yüzler birer birer soldu!

Genel merkezde bile, birbirini anlamayanların olduğunu gördü!

Kim, nasıl, neye dayanarak, ölçütün ederini tanımaya çalıştı!

Daha dün aynı ‘örgüt’ içerisinde birlikte uğraş vermelerine karşın, iki ayrı köşede bakışlarını birbirinden kaçırdı!

Şaşkınlığın biçimi tanımlanır gibi değil!

***

Genel Başkanın sekreteri, görevden ayrıldığını söylüyor!

Bir diğer üst sözcü, açıklanan isim konusunda bilgisinin olmadığını açıklıyor!

Bir diğer milletvekili, olanları anlamadığını belirtiyor!

Bir diğeri ‘alt-üst akıldan’ söz ediyor!

Çarşıda, pazarda halk geçim sıkıntısının konuşulmasını, sıkıntılara çözüm aranmasını, çözüm için kavga verilmesini düşünürken…

“Muhalefet” kalmaya, seçmenini yüz üstü bırakmaya, her seçim ardından seçmenin başlarını eğdirmeye ant içmişler gibi…

***

Genel merkez’in bu denli kendini ‘iktidar’ havalarına koymasına, ‘iktidardan’ daha çok el-kol bağlamaya hevesli olmasına, daha çok parti-içi faşizan tutum sergilemesine, ‘biat’ ettirmeye yatkınlığına, tepki seslerini susturma yolunu seçmesine, ger geçen gün ‘iktidarın’ kınanan duruşundan yararlanmaya çalışmasına karşılık…

Ne üst katmanda…

Ne yerelde…

Ne seçmende hiçbir ‘tepki’ beklenmiyor muydu?

Öyle bir ‘muhalefet’ partisi seçmeni ki; susacak, elini-kolunu bağlayanları gülerek izleyecek, ne denirse benimsenecek; öyle mi?

‘Utangaç komünistleri’ anlarım da, sosyal demokratın neden ‘utangaç’ olabileceğini anlayamam!

Bunca yaşananlara karşın ‘daha çok’ tepki beklerdim!

***

“Tepki”, örgütten ayrılıp, olması gereken ‘ideolojisiyle’ uzaktan-yakından ilgisi olmayan bir yapıya bürünmeden söz etmiyorum.

Ne ‘tepki’ denilerek, bir başka ‘ideolojinin’ brandası altında girmeyi,

Ne de ‘tepki’ denerek, uyuşmayan bir ‘ideolojiyi’ kendi brandasının altına almayı benimsemem olanaksız!

Bu aslında, partinin aday ofislerinde, seçmeni ‘sözde’ bilinçlendirmek adına düzenlenen ‘Radikal Sevgi kitabı’nda anlatılan ‘siyasetsiz seçmen’ profiline o denli benziyor ki…

Burada, ya da orada ‘işleri’ bitmiştir; daha güvenli olan gemiye kulaç atıyorlardır!

“Muhalefet”, kendini ancak bu denli tüketebilir!

***

Birçok tanıdıklarım var…

Genel Merkez’ınin ‘kazanmak istememe’, kendini ufalama, yanlış kararlar alma, Yeni İP’e bu denli bağlanma, parti dışında olanları önemserken parti içi parçalanmaları görmezden gelinmesine karşı…

Görevlerinden ayrılmış olsalar bile…

Bir başka yere gitmeden,

Yine partilerinin ‘ideolojilerine’ bağlı kalarak,

Ancak ‘yanlışları’ anlatmayı ‘ödev’ bilerek tepkilerini göstermeyi sürdürüyorlar!

***

Kimse kendini kandırmasın…

Adana’da, diğer büyük kentlerde, ya da birçok yerel bölgede yaşanan bu!

Bunun ‘istenen’ ya da ‘beklenen’ sonucu vermeyeceğini, başlarda esen güzelim havanın yerini toz bulutunun sardığını, bunun nedeninin de yine ‘kendileri’ olduğunu biliyorlar!

Ne oluyor biliyor musunuz?

Yine onlar oturdukları yerden yurttaşın ‘duygularını’ alt-üst etmeyi sürdürerek rahat koltuklarında otururken, yıllardır ‘iktidar’ susamışlığı yaşayan yurttaş ‘umutla’ bir sonra ki seçimi bekleyecek!

Hayır, değil…

Aslında ‘muhalefet’ olarak sistemin tam içindesiniz; seçmeni oyalıyorsunuz!

“Aldatıldık”, ya da “yanlış yaptık” çırpınışlarının anlamı olmayacak!

100219

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Reklamı Geç