Ekonomik ‘daralmayı’ aşmak için, bankaların ‘kredi’ koşullarında yaptıkları değişikliklerin ‘süreklilik’ kazandırmayacağını ‘iktidar’ dışında bilmeyen yok!
‘Daralma’ derken, son günlerde sıkça duyulan ‘piyasanın ölgünlüğü’ denmek istendiğini de bilmeyen yok artık!
Sözde, bankalar ‘faiz’ indirerek tüketiciye yönelik ‘piyasayı güçlendirme’ amacı gütmekteydi!
Hükümetin ötv’de yaptığı indirimin otomotiv, inşaat, beyaz eşyada ‘daralma’ sorununu çözmediği ‘sektörün’ içinde bulunanlardan da duyduğumuzda sorunun büyüklüğü ‘daha net’ anlaşılmasına karşın, bakanın ‘öngörülerimizi tutturduk’ açıklamasının ‘akıllara’ yönelik olduğu açık!
Asıl anlaşılması gereken de bu!
***
Şunu anlamamız, bilmemiz gerek…
Yaşamın içinde olanları ‘bir bir’ yaşayıp, derisine-kemiğine değin yaşayanla;
Yaşamı boyunca ‘dalkavukluk’ yapmış,
Doğruları olmamış,
Her dönem ayrı yönden beslenmiş,
Eli soğuk su görmemiş,
Bir zamanlar beslendiği yuvaları bugün ‘hayın’ saymış,
Rant ilişkilerini ‘yurtseverlik’ olarak adlandırmış,
Eliyle batırdığı ekonomiyi ‘tamamı yalan, dimdik ayaktayız’ yalanları ile geçiştirmiş olanlar…
Olanları ‘aynı’ biçimde anlayabilirler mi?
***
‘Yaşamın içinde olanlar’ dedim…
Bu yurdun ‘öz’ insanı olan, yıllarını ‘doyumsuzluğun’ dışına çıkaramayan, açlık sınırının altında maaşla geçinmeye ‘tutsak’ kılınanlar…
Büyük alış veriş merkezlerini bir yana bırakın, şimdi pazardan da ‘eli boş’ dönmeye başladı!
‘Açlık sınırındaki’ maaşını nasıl ‘ay sonuna’ yetireceğinin hesabını yaparken;
Pazardan soğan, tere, turp, ıspanak, pırasa alamaz duruma geldi!
Dün aldıklarını bugün alamıyor artık!
Dışarıda yaklaşan yerel seçimi ‘beka’ diye niteleyenlerle, yurt içinde ‘bilinmesini istemedikleri’ o denli yoksulluğun duyulmasını istemeyenlerle, çarpık-her gün biraz daha çarpıldığını gizleyenlerle, tüm bunları ‘başarı’ gösterenlerle ‘aynı kanıyı’ paylaşmıyor artık!
***
Daralma,
Alım gücünün zayıflaması,
Katmanlar arasındaki aralığın açılması,
Dar gelirli yurttaşla yönetenlerin düşünce ayrılıkları,
Dar gelirli yurttaşla ‘iktidarın’ birbirini anlamakta güçlük çekmesi,
Ezilenlerin, açlık sınırında yaşamlarını sürdürenlerin er-geç birlikteliğinin kaçınılmazlığı…
Altı aydır yurttaşın her gün biraz daha küçülen ekmeğine karşılık, bu işin ‘fırsatçılarının’ büyüyen pastalarının ‘sürekliliğinin’ olması, yine bu ülke yurttaşının erinciyle olabileceği unutulmamalı.
Geçimini sağlayamayan,
Toprağını ekemeyen,
Ürününü satamayan,
Emeğinin karşılığını alamayan bir toplumu ‘sanal’ sevinçlerle, ucuz kredilerle, düşük ötv’lerle, ‘öngörümüzü tutturduk’ avuntularıyla, ‘beka’ tuzağıyla yaşadıklarından uzaklaştırmanın hiçbir yararı olmayacaktır!
Seçimin ‘hemen’ ardından ‘neyin’ büyüdüğünü de göreceğiz!
Onyedi yıllık ‘iktidar’ dururken ‘beni’ suçlamayacaksınız sanırım!
NE YANLIŞ’ YAPILĞI DÜŞÜNSE BİR…
Ülkemizin insanları ‘bunları’ yaşamak için ne yaptı ki?
Bu ülkede meclis başkanlığı yapmış,
Milli savunma bakanlığı yapmış,
Milli eğitim bakanlığı yapmış ‘bir isim’,
Yerel seçimde partisinin adayına oy isterken şu tümceyi kuruyor:
“Vereceğiniz destek, yarın ruz-ı mahşerde berat belgelerinizden biri olacak…’
Bu ülkenin meclisi, savunması, milli eğitimi ‘emanet’ edilen ‘isim’, partisinin adayına verilecek ‘bir oy’ karşılığında ‘kıyamet günü kurtuluşun’ nedeni olacağı düşüncesinde olduğunu söylüyor!
Bu denli ucuz, bu denli niteliksiz mi ‘inançlar’?
Yıllar önce ‘cennetin anahtarı’ diye niteleyenden,
Cübbeli’nin sattığı terlik ya da yanmaz kefenlikten,
“Allahın’ın tüm özelliklerini taşıyan bir lider’ diyen gerici akademisyenden ‘farkı’ var mı bunun?
Yok!
Tüm bunları yaşanmak için ‘çok büyük yanlışlar’ yapmak gerek!
Ülkemin insanın ‘ne yanlış’ yaptığını düşünse bir…
270119
YORUMLAR