Kabukları kurutulmak için soyulmuş portakallar…  

ABONE OL
19 Aralık 2018 20:12
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Yılın son günleri yaklaştığında ‘yılbaşı’ kutlamaları için her yerde hazırlıklar yapılırken, Adanalı narenciye üreticileri ellerinde kalan ürünlerini ‘satamamanın’ kaygısını yaşar genellikle!

Yıl içerisinde ürüne yaptığı masrafları bile karşılayamaz duruma gelir!

Bunu ekonomistler, ülkenin politikası olarak değerlendirirler…

İyi ilişkiler içerisinde olduğu ülkeye bu yıl ürünü satabilmesine karşın, bir yıl sonra ilişkiler bozulduğunda ‘satamama’ olasılığı çok büyüktür.

Ortadoğu ile olan sürtüşmeler ‘narenciye pazarını’ da bozdu denebilir…

***

Örneğin Rusya ile anlaşmalar yapılmış öncesinde…

Dışsatım Birlikleri Rusya ile ‘bağlantı’ anlaşması yaparken, bir başka ‘bağlantı’ için çaba göstermişler midir, bilinmiyor!

Dörtüzaltmış ton limon, onyedi ton çillek, otuz ton kayısı sınırdan dönüyor…

Gerekçe Akdeniz sineği…

Sinek, meyvenin raf ömrünü kısaltıyor…

Ülkemizden bu ürünleri gönderen dışsatımcılar ‘her dönen ürünün hastalıklı’ olmadığını da söylüyor. Rusya ile ‘iyi’ gitmeyen bazı ilişkiler nedeniyle ‘bunların’ yaşandığı ileri sürülüyor!

***

Suriye, Irak, İran gibi komşularla ‘pazar’ ilişkileri ‘politik’ nedenlerden dolayı iyi değil.

Rusya ile ‘arada-sırada’ yaşanan ayrı ‘dış politika’ nedeniyle de ilişkiler bozuluyor!

Yaşadığımız, bulunduğumuz coğrafyanın yazgısı bu olmalı!

Yarın hangi komşuyla ‘dost’, hangi komşuyla ‘düşman’ olunacağı belirsiz!

Güçlü ülkelerin aralarında yaşanan elli yıllık, yüz yıllık ‘projeler’ nedeniyle Arap Baharı, BOP benzeri yaşanmışlıkları var bu bölgenin…

Kafası bozulan ‘güçlü ülkenin’, bu bölge ülkelerine ‘sen nükleer silah yapıyorsun’, ‘ülkende demokrasi yok’, ‘ülken teröristlerle kol kola’ deme özgürlüğü (!), olduğu gibi…

İlişkiler, anlaşmalar, dostluklar pamuk ipliğine bağlı…

Bu böyle…

***

Ülkemizin her bölgesi birbirinden ‘özel’ bitkileri’ yetiştirecek elverişli toprak yapısına sahip.

Bölgemiz Çukurova narenciye yetiştiriciliği yönünden önemli…

Çukurova gibi kendine özgü bitki yetiştirme özelliğini taşıyan diğer bölgelerimizde, yaşanan ‘pazar kaygısına’ çözüm oluşturacak ilişkiler, bağlantılar, projeler olmayınca ‘geleceğin’ ne getireceği konusunda ‘karmaşık’ duygular yaşıyorlar ister-istemez!

Narenciye ürünleriyle ilgilenen bir tanıdığım, ‘işler iç açıcı değil’ dediğinde meyvesini aldığı bahçelerin bazılarına daha dokunmadığını, bu mandalinada büyük sorun oluşturduğunu belirtirken düşünceliydi.

‘Neden’ diye sorduğumda da, ‘narenciye ülke içerisinde tüketmekle bitmez, bunun dış bağlantıları üreticiyi sevindirir, bu işle uğraşanların bağlantı seçeneklerini artırmadıkça bu sorunlar hep yaşanacak’ dedi.

***

Yılın son günleri yaklaştığında ‘yılbaşı’ kutlamaları için her yerde hazırlıklar yapılırken bir fotoğraf gördüm…

Bir narenciye bahçesi kıyısına, kabukları soyulmuş, iç bölümü yığılmış portakallar…

Altında bir not: kabukları kurutulmak için soyulmuş portakallar döküldü…

Narenciyenin bugünkü durumu bu…

 

YEREL YÖNETİMLER ‘NARENCİYENİN’ NERESİNDE?

Bir yanda narenciye üreticilerinin ‘kaygıları’, bir yandan yerel seçim için bekleyişler…

Birbirinden ne denli uzak gösterilse de, o denli birbirine yakın, birbiriyle iç içe…

Adana’nın, Mersin’in, Antakya’nın yerel yönetimleri ‘narenciye üreticilerini’ iyileştirecek için görev süreleri boyunca ne yaptıklarını gözden geçirseler bir…

Hangi belediyeye sorsanız, düzenledikleri onlarca etkinliklerden söz edeceklerdir!

Bu günlerde, bundan iki ay öncesinde, bundan iki ay sonrasında düzenledikleri onlarca etkinliklerden…

Bunlardan kaçında ‘narenciye’ kullanıldığı sorulduğunda, gözlerini açarak ‘şu şu etkinliklerde narenciye kullandık, suyunu sıktık, dağıttık’ diyecekleri kanısındayım.

‘Tüm etkinliklerimizde narenciye kullanıyoruz’ demeleri beklenmez miydi örneğin?

Portakal ağacına özenerek bakan, kaldırım kıyılarındaki turunç meyveli ağaçları şaşkınlıkla seyreden iç-dış turistin kentlerinde ‘portakal suyu’ içim noktalarının yoğunluğuna karşın, Adana’da aranarak bulunuyor olması, en önemlisi de uçuk fiyattan satılması da bir başka sorun…

Sorunu ‘en aza’ indirmenin ilk koşulu ‘bir şeyler yapmak gerek’ten geçiyor kanımca…

Dışsatıma, dış pazara yönelik çalışmalarla birlikte içeride de ‘kullanım’ seçeneklerinin yaygınlaştırılması, bunun da öncüsünün yerel yönetimler olduğu unutmamalı…

181218

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP