İnsanların yaşamları üzerine ‘tutu’ koymak için yola çıkanlar, olanları öyle oldu-bittiye getirerek söylediklerine ‘yandaş’ buluyorlar ki; şaşkınlıkla şaşmamak arasında bocalanmalara neden oluyorlar!
İnsanlarımızın şu kış aylarının yaşandığı günlerde ‘istediği’ ne?
Partilerin ‘biz kiminle kazanırız’ çabası mı?
Aday adaylarının ‘liderlerinin’ olurunu beklemesi mi?
Diyanet’in ‘yılbaşını kutlamayın’ açıklaması mı?
Solunu dolduran ‘doymuş’ kalabalığın her söze alkış tutması mı?
Bunların ‘hiçbirinin’ olduğunu sanmıyorum.
Çalışanımız, emekçimiz birkaç gün önce allandıra-ballandıra ‘müjdesi’ verilen, işverenlerce, iktidarca sevinmelerine neden olan ‘asgari ücretle’ nasıl yaşamlarını sürdürebileceklerini düşünüyor. Çocuğun okul masrafı, kışın yakacak masrafı, mutfak masrafı, üst-baş bir yanda kalsın, eğlence beklesin, kutlamanın şimdi yeri değil, elektrik, su, doğalgaz, vazgeçilmez internet…
***
Yok…
Bunların hepsi ‘sanal’ gibi, yurttaşın işi tıkır gibi, gereksinmelerine kolayca ulaşıyor gibi ‘şunları yapmayın, bunlardan kaçının’ söylevleri en rahat biçimde duyuruluyor!
Hiçbir kimse ya da katmandan ‘karşı koyma’ ya da ‘tepki gösterme’ gibi bir tutumda sergilenemiyor. Bunun adı da ‘dünyanın özgürlükleri en bol ülkesiyiz’ oluyor!
Düşünür ‘ekonomik durumu iyi olmayan toplumlar özgürlükten söz etmesin’ der.
Kimin ekonomisi düzgün, kim ekonomik zorluklar yaşamıyor, kim gereksinmelerine kolayca ulaşabiliyor…
Kağıt-kalemle bir çalışma yapmayı düşünseniz, evinizin penceresinden sokak başından başlayarak sonuna gördüklerinizle başlasanız kimleri gösterebilirsiniz ki? Kaç kişi gösterebilirsiniz ki?
Toplumun büyük bir katmanı, bu gün için açlık sınırında geçimini sağlarken hangi ‘özgürlüklerden’ söz edilebilir? İktidarın kıyılarını zaptetmiş rantçılardan başka kim?
Bir de bunların ‘doyurduğu’, yaşamları rantçıların ‘tutusu’ altında olan katman var…
Bazı kentlerde sokaklara inerek, ‘yılbaşı kıtlamayın’ bildirilerini dağıtıyorlar!
Güç aldıkları yer rantçılar, rantçılar iktidarın işbirlikçileri…
***
Bir ‘şeyi’ yapmayın-etmeyinle, baskı yaparak, gözdağı vererek çözmek ne denli olası?
Bugün ‘bilim’, geleneksel bağlılıkların ‘tarihsel süreç’ içerisinde eğrileri-doğruları olacağını vurguluyor! Ona ‘karşı’ olmak, ‘karşı’ olunduğu için yasak koymakla sorun çözülmek yerine ‘biraz’ daha beyinlere kazındığından söz edilir haklı olarak…
Tersi olsaydı, her darbe ardından, darağacına asılanların düşünceleri ‘daha güçlü’ ortaya çıkmazdı! O gün, orada her şey biterdi!
Menderesi asmakla Demokrat Parti iktidar, Gezmişleri asarak gençliği uykusundan uyandırmadılar mı? Sözüm ona bitiremediler! Şimdi sokak sokak gezerek ‘yılbaşı kutlamayın, onlar bizim neyimizi kutluyor’ demeden önce ‘bir kez’ dünya ülkelerinin yer aldığı atlasa bakmak gerek…
Kim nerde?
Kim nerede nasıl yaşıyor?
Bizde tartışılan saatlerde, dünyanın diğer ucunda ‘yeni bir yıla’ girmeyi eğlenceyle karşılarken…
***
Bugün yılın son günü…
Yarın masamızdaki ajanda, duvardaki takvim yenilenecek…
Bırakın insanlar ‘biri birine’ zarar vermeden, istediği, yapabildiği, gücünün yettiğince karşılasın, gülücüklerine boğsun gelen yılı…
Kafalarını kum yığınlarının içine saplayıp, yaşadığı süreci, sürecin olanaklarını kullansalar bile yadsıyanlar masalardan, masalarda bulunan yiyecekten, içecekten, piste çıkıp oynayanlardan söz etmesin artık…
Sevinebilecek, kutlayabilecek bir gün bile bulunabiliyorsa…
Bu ekonomik zorluk, bu ‘yasaklı’, bu özgürlüklerin kısıtlandığı süreçte…
‘Gölge etmeyin, başka ihsan istenmez…’
YORUMLAR