Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Oktay Erol

Bu halktan daha siz ‘çok’ oy beklersiniz…

 

Ülkede yaşanan krizler ‘hep’ emekçi katmanın omzuna yüklenmiştir…

Hep kazançlarını katlayanlar,

Hep emekçinin yaşam standardını belirleyenler,

Hep iktidarlarla kol kola olmayı seçenler,

Hep ‘sömürü’ ya da ‘daha çok’ kazanma uğruna yaşayanlar…

Kısaca ‘üretim araçlarını’ ellerinde bulunduranlar ‘krizi’ kazanca dönüştürmüşlerdir.

***

Siz ‘hiç’ aldığı asgari ücret ya da emekli maaşıyla geçimini sürdürenlerin, borcunu ödeyemeyince ‘güvence’ altına alınmış emekçi gördünüz mü?

‘Bu maaşla hem geçimimi sürdürüp, hem de borcumu ödeyemiyorum’ diyen bir yurttaşı…

İşverenlerin, üretim araçlarını ellerinde bulunduranların, açlık sınırının altında maaşla emek çalanların ‘borçlarını’ ödemekte zorlandığı zamanlarda ‘konkordato’ denen ‘iflas anlaşması’ olarak da karşılık bulunan hukuksal dayanak gündeme gelir…

Borçlu olan firmanın, borcunu yadsımadığını, ödemek istediğini, ancak ekonomik gelişmelerden, yaşanan piyasa koşullarından dolayı ödeme zorluğu yaşadığını, borcunu belli aralıklarla ödeme yapabileceğini, alacaklıların güven altında olmalarını…

Geçtiğimiz günlerde ‘konkordato’ haklarından yararlanan ‘çok’ ünlü-büyük firmalar oldu…

Bu güne değin kazandıkları ‘çok’ büyük’ rakamlara, yaşanan kriz nedeniyle ulaşamadıkları, onun için de alışılmış yaşam niteliklerinde geriye gitmelerinden, ayrıca banka hesaplarında düşüşten dolayı seçtikleri yoldu ‘konkordato’…

Yasal, hukuksal hakları olunca da, bir de önemlisi sistemin ana koruyucu dalarından biri olduklarından ‘krizi’ kolay yoldan atlattılar.

Birkaç gündür, aslında ‘krizden’ daha çok etkilenen, ancak böyle bir eylem için beklemeyi yeğleyen, gün için de bugünleri bekleyen ‘daha’ çok-‘daha’ küçük firmalar da başvuru hazırlığı yaparken ‘iktidar’ konkordatoya yeni ‘zorluklar’ getirilmesi gerektiğini belirtti!

Artık daha ‘zor’ gerçekleştirilecek!

***

Krizle birlikte yaşamımıza giren bir başka kural da şu oldu:

‘Dövizli-dövize endeksli alışveriş…’

Bu konuda yapılan sözleşme, ulusal paranın korunması için yapıldı; alışverişler ‘dövizin’ o günkü kur fiyatı göz önüne alınarak yapılacak!

O zaman ‘neden’ döviz denecek anlamış değilim!

Hani şu geçmediğimiz köprüler-tüneller, şehir hastaneleri gibi yap-işlet-devret anlaşmalı yapıların ‘güvenceli müşteri’ sayıları bile dövizle belirtilmişken, piyasaya ‘yok sen yapma’ demenin anlamını bilmiyorum!

Bilindiği gibi dünyada petrol fiyatları altmış dolara gerilemesine karşın, bizde özel tüketim vergisinin yükseltilmesinden dolayı bir türlü ‘cebe dokunur’ biçimde fiyat düşürülmeye gidilmemesi bir yana, bir de ‘akaryakıta endeksli ödeme’ sözleşmesi diye bir kavramın ortaya atılması da düşündürücü…

‘Dövize endeksli’ değil, ‘akaryakıta endeksli’…

Yorum şöyle:

“Doğrudan ya da dolaylı olarak dövize endeksleme yapılarak sözleşme imzalanması, mal-alışveriş yapılması yasak… Ancak taşımacılık şirketlerinin bundan böyle imzalayacakları sözleşmeleri akaryakıt fiyatlarına endekslemeleri serbest… Sözüm ona, akaryakıt fiyatları arttıkça yapılan işin fiyatı da artacak…”

Dolar artıkça akaryakıt arttığına göre; dolar attıkça ‘işin’ fiyatı da artacak!

***

Bir ülkede dövizin artması, ülkenin tüketiminin üretiminden ‘çok’ olması anlamına geliyorsa eğer…

Dışsatımla ülkeye giren dövizden, dışalımla ülkeden çıkan dövizin arasındaki uçurum…

Bu uçuruma neden olan bu ülkenin çalışanı, emekçisi, köylüsü, çiftçisi, üreticisi değildir…

En zor koşullarda, boğaz tokluğuna, bu ülkenin geleceği için canını-malını ortaya koymalarına karşın ‘hep’ ezilendirler, hep olumsuzluklardan en çok etkilenendirler, hep yarar alandırlar…

İşadamlarının ‘konkordatosunun’ da, akaryakıttan doğacak artışında yükü emekçi yurttaşların sırtındadır!

Giyecekten yiyeceğe, beyaz eşyadan mobilyaya her şeyde fiyatların katlanmasına, birçok ailede mutfakta pişecek-aş yapılacak gereksinmelere ulaşılamamasına karşın;

Bu ülkede asgari ücretle, emekli maaşıyla, mahalle bakkalı kazancıyla, kepenk indirmemek için uğraş verenin acısıyla ilgilenen biri var mı, kim; yüreklice çıksın insanlıkaşkına?

İnsanlar yoklukla, umarsızlıkla, elleri kolları ‘biata’ yönelik yerel seçimde kimin ‘aday’ olacağını bekliyor değil mi?

Bu halktan daha siz ‘çok’ oy beklersiniz…

181118

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER