Önseçim konusu, CHP kadar ‘diğer’ partilerde konuşulmaz!
Üstelik CHP’de her dönem ‘dillenir’, il-ilçe örgütleri ‘tabanın sesi’ olarak değerlendirmek zorunda kalır çoğu zaman.
Çünkü her örgütün, kendince ‘aday’ yapmak istediği isim vardır, yakınından-yöresinden.
‘Tabandan gelen ses’ her ne denli ‘demokratik anlayış’ üzerine oturulmuş olsa da, bu anlayışı köşesinden-kıyısından kırpmak için çaba harcarlar.
Onun için de partilerin ‘üst’ koltuklarında olanlar için, ‘önseçim’ olayının çığlıklara dönüşmesi pek de hoş sayılmaz! CHP’de, yerel seçim öncesinde, ‘yine’ aynı ‘önseçim’ istekleri bitmez-susmaz biçimde konuşulmaya başlayınca, partinin üst yöneticileri duruşlarını dile getirmek zorunda kaldılar.
Biraz önseçim, biraz yoklama, biraz merkez sözleri dolaşmaya başladı…
CHP’yi diğer partilerle karşılaştırma geleneği…
CHP Parti Örgütü ile Örgüt Yönetiminden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, bu saptamayı yapmış, demiş ki:
“Kimse AKP’nin hangi yöntemle aday belirlediğini merak etmez Türkiye’de. Kimse MHP’nin nasıl aday belirleyeceğini merak etmez. Eskiden beri Türkiye’de belirleme yönteminin ne olacağı konusunda merak edilen bir tane parti var; o da CHP…”
***
Öyle ya…
Oysa diğer partilerin işi ne denli kolay…
Hangi aday, hangi sırada yer almış olsa da, ‘tepki’ gösteren’ yok!
Koca kentlerin belediye başkanları ‘metal yorgunluğu’ adını verdikleri bir ‘bakış’ açısıyla görevden alındığında ‘kim’ ne dedi ki, ardından yaşanan genel seçimde aldıkları ‘hoşnut oyu’ gördük!
Aslında ‘herkes’ içerisinde ‘metal yorgunluğu’ değil de, ‘partiye bulaşır’ bildikleri yanlışlardan dolayı görevden alındıklarını biliyordu-bilmesine de; kime neydi ki?
Kimileri direnmiş,
Kimileri gözyaşını tutamamış,
Kimileri koltuk acısına dayanamamış olsa da, görevden uzaklaştırılmıştı işte!
Yine de ‘seçmen’ oyunu vermişti ‘metal yorgunluğu’ istifa ettirilmelerinin ardından…
CHP öyle miydi?
***
Genel Başkan Yardımcısı Salıcı, ‘önseçim yapıp-yapmamamız merak ediliyor’ diyor…
Çünkü demiş ardından da… ‘Çünkü bunlar tartışılır, konuşulur, kendi içinde değerlendirilir, örgütünün önünde bazen sandık koyar önseçim yapar, eğilim yoklaması yapar, merkezden belirler…’
Geçtiğimiz günlerde, Seyhan örtünden birkaç kişi ile söyleşirken, örgüt içerisinde olan bir görevli ‘önseçim ne denli sağlıklı olur’ diye sordu.
Önce konuyu anlamakta zorlandım, yine de ‘merkezden görevlendirilmiş birinin belirlemesinden daha iyi olur kanısındayım’ dedim.
‘Şunu belirteyim, dedi. Ekledi: Bugün kayıtların nasıl olduğu konusunda ne biliyorsunuz bilmiyorum. Ancak yerel yönetimler, işe alacakları kişilerden yakınlarından-tanıdıklarından partiye belirli sayıda kayıt yaptırmalarını istiyorlar. Bunlar arasında partiyle ilişkisi olan da var, olmayan da. Şimdi bu üyelerin daha yararlı-yerinde karar verebileceklerine inanabiliyor musunuz?’
Bunları zaman zaman duyuyorum elbette. Ülkemizdeki ‘üyelik’ sistemi bu, yapacak bir şey yok! Gücü elinde bulunduran partiye üye arayışına giriyor, bir seçim anında da onları yönlendirebiliyor! Yine de…
‘En sağlıksız önseçim bile, oy verenlerin çoğunu adayın etrafında kenetler. Onun için de merkez belirlemesinden yararlı olur’ dedim.
Sonra da bir anımsatma yapma gereği duydum yeniden:
‘Bunu çoğu kez söylüyorum. Seksen öncesinde Adana ile ilçelerinde önseçim yapılırdı. Her partili adayla kucaklaşır, sonuca bağlı kalırdı. Adana’da CHP’nin kazanamadığı birkaç belediye olurdu, genel seçimde yarısından çoğunu alırdı. Ne zamanki, partide anti-demokratik anlayış egemen oldu, seçmen sağa-sola savruldu! Bugün yaşananlar da ortada…’
***
Partilinin, seçmenin ‘önseçim’ diretmesi karşısında gerek örgüt, gerek yerel yönetimler, gerekse genel merkez ‘duyarsız’ kalamayacaktır elbette.
Partili ya da seçmen Zeydan Karalar ya da Soner Çetin’i konuşmuyor, konuşmamalı da…
İstediklerince ‘sosyal demokrat belediyecilik anlayışı’ benzeri tümceler kurarak söylevlerine başlasınlar; önemsemiyorum bile. Yüreğir belediyesinden, ya da Sarıçam belediyesinden ‘ayrı’ kefeye koyularak gösterilecek ne yaptılar ki? Bilbordları aynı biçimde kullandılar, bir öncekinin yaptığını söküp yeniden döşediler, bir avuç alanlara ‘park’ adını vererek açılışlar yaptılar…
‘Etkinlikler’ mi; konuşturmayın beni!
Ancak tüm bunlara ‘karşın’, genel merkez kararı yerine kayıtlı üye benimsemişse ‘aday’ denilmesi zorunludur.
Karalar ile Çetin’in Adana için yapacakları ‘en’ olumlu davranış, ‘önseçim’ konusunda diretmeleri olacaktır!
Yoksa mı? Yitiren hem kendileri, hem Adana, hem de CHP olacaktır!
240918
YORUMLAR