24 Haziran seçimlerinin ardından ülkemizin en köklü partisi CHP’de süren tartışmalar, kısır döngüye yönelmedikçe yararlı olacaktır.
Şu an için örgüt içinde olanların yapılanların ‘doğru’ oluşunda diretmesi ne denli olumsuz sonuçlara gebeyse, örgüt içerisinde yer almak isteyenlerin ‘ille de gidin’ çığırtkanlığı da yanı olguya gebe!
Ne yapılması gerektiği, nerede yanlış yapıldığı, yanlışların onarılması için nasıl bir çalışma içerisinde olunması konuşulmadıkça, tartışılmadıkça bir arpa boyu yarar sağlamayacaktır!
Yarar sağlamak bir yana dursun, şu an ‘kazanç’ olarak tanımlananlar da zarara uğrayacaktır…
***
Ne mi yapılmalı…
Birkaç gün önce Soner Yalçın yazdı.
Salt il ya da ilçe örgütlerinden değil, daha alttan, mahalle delegelerinden, mahalle-sokak sorumlularından söz ediyor yazısında Soner Yalçın…
Gerek ‘örgütler’ seçim öncesi dışında ne zaman anımsayıp da çalışmalarını sormuş, ya da gerekse ‘bu’ tabandaki sorumlular hangi çalışmalarını örgüte bildirmişler?
Konu iyice irdelendiğinde ‘aslında’ tam bir karmaşa…
Ne mahalle-sokak sorumlularından örgütün bilgisi var, ne de sorumluların örgütten…
Seçim öncesi sıkça yinelenen ‘sanal’ biçimde yayılan ‘dip dalga’ olgusunun gerçekleşmesi bu çalışmalara bağlı oysa!
İl örgütüne, ya da ilçe örgütlerine vardığımda nerede, neden, nasıl yaptıklarını kendilerinin de bilmediği bir ‘dizi’ çalışmalardan söz ediliyor.
Mahalle toplantılarından, evleri dolaşmaktan…
Peki, kimlerle gidiyorsunuz, diye sorduğumda birkaç isim sayıyorlar…
Kaç kişi olduklarını sorduğumda da, örgütten gidenlere bir-iki ek; hepsi bu kadar!
O buluşmalarda ‘neler’ konuşulduğunu sormuyorum bile…
Bir kez ‘şu’ anlayışın değişmesi gerek;
Bugünden başlayarak yapılanlar asıl önemlidir. Yerel seçime dokuz ay, genel seçime beş yıl var denmeden, bugünden başlayarak mahalle, sokak sorumlularını harekete geçirecek çalışmalar asıl önemli olan…
***
Nerede mi yanlış yapıldı…
CHP gibi varoluşu bu ülkenin ‘kuruluşuna’ değin uzanan bir partinin içerisinde ‘koltuk kavgasının’ yerini ‘başta insan’ alması gerekir.
İnsan, derken…
Nasıl yaşamını sürdürmesi gerektiğini, gereksinmesini nasıl karşılayacağını, kendini nasıl anlatacağını, geleceğinin nasıl güven içerisinde olacağını, teknolojiden nasıl yararlanacağını, değerlerini nasıl koruyacağını, yaşadığı doğayı-çevreyi nasıl talancılara karşı savunacağını, buna benzer birçok yanıtın verilmesi gerek.
Tüm bunlar, sözüm ona ‘insan’ odaklı tüm önermeleri öteleyip ‘benci’ bir yaklaşım sergileyerek örgütü ele geçirilmekle kafa yoranlar, bindikleri dalın çürümüşlüğünden habersiz…
Ne mi yaptılar?
‘Adamı olmak’ diye bilinen, aslında ‘tek adamlık özentili’ avuç içi büyüklüğünde bir güç oluşturdular.
Bu ‘güç’ ilçe örgütlerini, il örgütlerini, delegeleri tümden kendine bağlamak için, ya da tümünün üzerinde etkili olabilmek için uğraş verdi. Bunun için harcama yaptı. Bunun için araç tuttu. Bunun için yanında adam taşıdı. Bunun için…
Seçmen ne denli susku içerisinde de görülse, 24 Haziran seçimlerinde beklentinin altında alınan sonuç bu ‘suskunun’ tepkisi olarak bilinmeli!
***
Bunca yükselen tepki anlamsız değil!
Bunca yapılan yanlışlar bilinmiyor değil!
İl-ilçe örgütleri, yerel yönetimler ‘koltuk sevdası’ tutumlarını gözden geçirmeli artık!
ALT GEÇİDİN IŞIKLARI…
Turhan Cemal Beriker Bulvarı üzerindeki Merkez Park, Seyhan Belediyesi bölümüne ‘alt geçiş’ çalışması yapılmıştı. Geçidin kimi yerleri açık bırakılırken, bazı bölümlerinin de üstü kapatılmıştı. Kapalı alan ışınlandırılmıştı. Hepsi güzel… Ancak geçidin ‘üstü açık’ olan bölümünün günün her saatinde ışıklı olması ne anlama geliyor anlayamadım! Daha iki gün önce, öğle saatleriydi. Atatürk Caddesi’nden Bulvara indiğimde gördüm! Güneşin ışığının bile insanların ‘görüş’ biçimini etkilediğini düşünürsek, alt geçidin üstü açık olan bölümünün ışılarının yanıyor olması şaşırttı beni! Gece olsa ışıkların yanması ‘hoş’ görülebilirdi de, ya gündüz…
Elektrik enerjisinin savurganca kullanıldığını görünce, iki rakamlı borçlarından dolayı yurttaşın kapısına dayanan görevlileri, inen şalterleri, ‘bu bollukta’ karanlıkta kalışlarını düşündüm. Ya siz?
010718
YORUMLAR