‘Hepsi benim olsun’ ya da ‘hizmet istiyorsak’ hepsi iktidarın olsun anlayışını ‘anlatsalar’ da anlamam!
Yurttaşı buna inandırmak, üstelik ‘yönlendirmek’ için algı oyunları yapmayı da içten bulmam, dürüstlük saymam…
Şimdi deniyor ki;
Eğer Adana’ya hükümetin el atmasını istiyorsanız,
Eğer Adana’ya ‘hizmet’ gelsin istiyorsanız,
Eğer Adana metrosunun iyileşmesini istiyorsanız,
Eğer Adana’nın yoksulluktan kurtulmasını istiyorsanız,
Eğer Adana’da çarşının-pazarın sevinmesini istiyorsanız,
Eğer Adana’da esnafın yüzünün gülmesini istiyorsanız…
Bunları ‘istiyorsanız’, yerel yönetimde iktidarı desteklemek zorundasınız!
Peki, Adana neresi?
***
Bundan şu çıkarılabilir mi?
Eğer Adana’ya el atılmamışsa,
Eğer Adana’ya hizmet gelmemişse,
Eğer adana metrosunda gelişme sağlanmamışsa,
Eğer Adana yoksullaşmışsa,
Eğer Adana’da çarşı-pazar sıkıntılıysa,
Eğer Adana’da esnafın yüzü asıksa…
Bunlar iktidarın ‘istemi’ ile olmuştur; öyle mi?
***
Bu ‘algı’ nerelere sürükler insanı?
Bu ‘algı’ nerelere sürüklemez ki?
Daha dün parlamenter sistemden ‘cumhurbaşkanlığı sistemine’ geçildiği duyurulurken, asıl yurttaşın beynine kazılan tümce şu oldu:
‘Seksenbir milyonun cumhurbaşkanı olacağım.’
Halkın yarısından çoğunun görevlendirmesine karşın, ‘ülkenin yarısına yakınının desteklememesi’ bile sorun sayılmadan; onlarında ‘cumhurbaşkanı’ olduğu söylemi olması gereken değil miydi?
Şimdi Adana’da yapılan ‘algı’ oyununa kalmış olsa ‘seçenin cumhurbaşkanıyım’ demesi gerekirdi oysa!
***
24 Haziran seçimleri, yurttaşın ‘dönme-dolap’ içerisinde kendini bulduğu bir süreç olduğunu düşünüyorum.
Hangi siyasi parti olursa-olsun,
Hangi siyasi partinin adayı olursa-olsun,
Hangi siyasi partinin söz ‘edicileri’ olursa-olsun…
Tutup bir yerde buluşmalarına karşın, yurttaşı ‘kamplara’ bölmeyi ‘işbirlikçileri’ ile başarmış olsalar bile, seçimin ardından yaşananlar seçmeni yeniden ‘buluşturacak’ tabanı bulacak.
Öyle bir sürece girdik…
Başkanlık, muhalefetin bu güne değin belirttiği gibi değil de, eğer ‘vaat’ edildiği gibi; halkı kucaklarsa, ülkenin değerlerine önem verirse, ekonomik çöküntüyü çözerse, işsizliği ortadan kaldırmak için çaba harcarsa, tarım sanayisini geliştirirse, bu ülkenin yurttaşı olmayı önemsetirse, geçimi kolaylaştırırsa, ‘adil’ paylaşımı sağlarsa, gözdağı yerine sevgiyi aşılarsa, ‘çalışanın, emeklinin’ haklarını korursa, tüm yurttaşların ‘dünya ergilerinden’ yararlanmasının önünü açarsa ‘ne’ denir ki?
Başkanlık, ya muhalefetin belirttiği sonuçları doğurursa…
Bu nedenle yaşanacak süreç önemli!
***
‘Hepsi benim olsun’ ya da ‘hizmet istiyorsak’ hepsi iktidarın olsun anlayışı yöresinde ‘çemberleşmek’ anlaşılacak, anlam bulacak bir ‘algı’ değil’
Bu algı, muhalefetin öne sürdüğü ‘tek adamlık’ ya da ‘tek tiplik’ anlayışın ürünüdür!
İktidarın ‘benden olana destek’ ya da ‘benden olana’ hizmet algısı salt Adana için değil, anakaranın tüm coğrafyasında ‘anlam’ bulamayan bir anlayıştır!
Bir öğretmenin ‘benden olana bol not’,
Ya da bir yerel yönetimin ‘bana oy verene su daha ucuz’,
Bir babanın beş çocuğunun arasından seçtiği birine ‘bir seni seviyorum’ demesi gibi bir şey bu!
Bu akılcı bir tutum değil!
Bu dürüst bir tutum ‘hiç’ değil!
Adana’da iyileştirme çabaları verilecekse, Adana’daki yerel yönetimlerin siyasi görüşlerine bakılarak değil; Adana’da yaşayan yurttaşlar için verilmeli.
Önemli olan anlayış ‘yaratılanı sevdim, yaratandan ötürü’dür çünkü…
YORUMLAR