Madde bağımlılığı konusunda, özellikle de ‘bağımlılık’ denilince insanın aklına gelebilecek çeşitli düşünceler vardır.
Madde bağımlısı denilince, maddenin oluşturduğu bağımlılıktan söz edilebilir.
Bağımlılık dendiğinde ise, madde ile birlikte nelerin bağımlılık nedeni olabileceği anlaşılabilir.
Tüm bağımlıkların insana verdiği hazdan söz etmemiz olası…
Yaşama, arkadaşa, içkiye, sigaraya, yemeğe, ekmeğe, eğlenceye, gece yaşamına, okumaya…
İnsanın sigara içtiğinde aldığı ‘haz’ yadsınamıyor.
İnsanın uyuşturucu kullandığında ‘haz’ yansınamıyor.
İnsanın gece yaşamından duyduğu ‘haz’ da yadsınamıyor.
İnsanın ekmekten, yemekten, okumaktan aldığı ‘haz’ da yadsınamıyor.
Asıl üzerinde düşüneceğimiz konu, ‘bağımlılıklar’ arasındaki ayrımı yapmak; bu ayrımı yapabilmek için de tüm kurumların içten tutumunu gözlemleyebilmek…
***
Önce ‘bağımlılığın nedenleri’ üzerinde durmalı… İnsan durduk yere, hiçbir gerekçe yokken ‘bağımlılığa yönelir’ denebilir mi? Aile yaşamında paylaşımı, sevgiyi yaşamış birinin ‘bağımlı’ olabileceği ‘şey’ ‘yaşam’ olabilir; uyuşturucu, karanlık sokaklar, bilmediği kalabalığın arasında kaybolmak, kendini kanıtlama içgüdüsü, eksiklerini bağımlılığıyla aşabilme hazzı…
Psikologlardan bazıları şu açıklamayı yapıyor:
Alkol ile madde bağımlılığı bir gereksinme nedeniyle ortaya çıkmıştır. Bu da kullanıcının kişiliğiyle ilintilidir. Bağımlılık günlük yaşamın getirdiği zorluklardan kaçmak, yapay bir yaşanılası dünyaya sığınma isteğidir…
Bağımlılığın ‘bir gereksinmeden’ ortaya çıkması, daha başta sistemin kurumlarınca mercek altın alacağı bilinen bir konudur…
Bağımlılık yapıcı maddeler kimi zaman solunum, kimi zamanda ağız yoluyla alınıyor… Alınan madde ‘yeniden’ kullanımını da ‘her’ yinelenişinde gereksinir duruma getiriyor. Başlarda yanında, yakınında olanlara özenerek başlayan kullanım, ilerleyen zamanda ‘bağımlılık’ biçiminde kendine yer bulabiliyor. Bağımlılıkla birlikte vücudun ‘gereksinmesi’ de ortaya çıkacağından, madde alınmadığında ‘yan etkiler’ görülmeye başlıyor; kişi saldırganlaşıyor, yaptıklarını bilmiyor, o maddeyi istiyor…
***
Madde bağımlılığının nedenleri şöyle açıklanıyor:
Psikolojik sorunlar, stres, üzüntü insanları madde bağımlılığına iten etkenlerdir. Kişinin yaşadığı duygusal incinmeler, bulunduğu çevreden uzaklaşmasına neden olur. Her bulunduğu yerden uzaklaşma, her kaçış maddelere sığındırtır. Zamanla ‘sığınma’ güdüsü bağımlılık durumuna dönüşür.
Tüm bunlara karşın ‘enerji’ sağlaması için de kullanıcıları vardır. Kendini daha güçlü, daha uykuya dayanıklı, daha enerji dolu hazdan dolayı kullana kişiler de zamanla ‘bağımlılar’ arasına karışacaktır.
Madde bağımlılığı, denince ‘alınan maddeye’ sürekli gereksinme duyulmasıdır denip, akla da ilk ‘uyuşturucular’ geliyor ya… Esrar, eroin, kokain, bonzai, ya da çeşitli sentetik maddeler… Buna sigarayı, alkolü de eklemek, üstelik daha da ileri giderek; günümüzün en önemli sorunlarından biri olan ‘obezite’ için de ‘bağımlılık yapan besinler’ başlığında ‘yeni’ bir paragraf açmakta yarar var.
***
Şunu biliyoruz:
Madde bağımlılığından beslenen bir sektör var…
Yalnız bu sektörü oluşturan ‘yapılar’ değil; illere, ilçelere dağılmış işbirlikçileri okul önlerinde, ya da kalabalık alanlarda ‘uyuşturucu’ pazarlarına yer bulabilmekte…
Bağımlılığın nedenleri olarak gösterilenler arasında her ne denli ‘psikolojik sorunlar, stres, üzüntü’ benzeri kavramlar yerleştirilmiş olsa da; tıpkı cemaat okullarına öğrenci ararken halkın yoksul katmanını seçtikleri gibi, uyuşturucu için de başta bu ‘özellik’ arandığı biliniyor.
Başlarda ücretsiz, ilerleyen günlerde tanıdığı çevresinden grup oluşturmalar, gruba uyuşturucu tattırmalar, ekonomileri iyilerden araya almalar, onların yenilerini getirmeleri sağlamalar, sonra…
Sonrası…
Madde bağımlısı bir kuşak…
***
Hükümet, onaltı yıllık iktidarında ‘madde bağımlılığı ile mücadele’ kapsamında güncellenen çalışmalarından yer yer söz etmektedir.
Ne demek; bunlar toplumun ödevi arasında olduğundan daha çok hükümetin sorumluluk alanında olması gereken ödevlerin başında gelir elbet…
Nasıl bir ‘mücadele…’
Oldu-bittiye getirilerek yapılan ‘mücadele’, sektöre güç katacağı bilinmiyor gibi; kolundan tutularak götürülen iki kişinin örnek gösterilmesi ‘uyuşturucuyla mücadele’ anlamına gelmemeli…
Yalnız bir ‘açıdan’, ya da bir pencereden bakılarak yapıldığı sanılan ‘mücadele’; toplumun içinde bulunduğu psikolojik sorunu, stresi, üzüntüyü ne denli iyileştiriyor ona bakılmalı.
Sokakta rahat yürüyememek, kadına şiddet, çocuklara verilen zarar, eğitimde oynanan oyun, gıda sektörünün umarsızlığı, sağlıktaki para avı, ülkede adalet, özgür istenç, hukuk, işsizlik, genç nüfusun doyumsuzluğu…
Bu bütünü görmeden, ya da ‘onarılacak’ yeri bilmeden yapılacak ‘mücadele’ göstermeliktir…
070318
YORUMLAR