Eğitimde bu denli ‘gerilere’ gidilince, en önemlisi de ‘konuştuğumuz’ dili bile ‘anlamakta’ dünya sıralamasında gerilerde yer alınca; ucu açık suçlamalardan da kurtulamıyoruz!
Ne yaşananları değerlendirirken bir sonuca ulaşabiliyoruz, ne de yapılması gereken özeleştiriden dersler çıkarabiliyoruz!
Varsa, yoksa yaptığımızın, konuştuğumuzun hepsi doğru…
Varsa, yoksa ‘oy verdiğimiz parti’ hep haklı…
Varsa, yoksa partinin başındaki hep doğruları söylüyor…
Varsa, yoksa uygulamalar baştan sona doğru…
Öyle mi?
***
Titresek bir…
Avazı çıktığında, ciğerlerini yırtarcasına bir şeyler anlatmaya çalışanın ‘dediklerine’ birazcık kulak versek…
Uluorta olmasa bile, kendimizle baş başa kaldığımızda ‘anımsama’ gereği duysak…
Her söyleneni olmasa bile, çok azını ‘karalama’ değil de ‘eleştiri’ olarak değerlendirsek…
Çok mu zor?
***
Düşünür ‘eleştiri teoriye katkıdır’ demiş…
Hani şu ‘kral çıplak’ öyküsü gibi…
Eksiğimiz, yanlışımız söylenmemeli mi hiç?
Yanılma olasılığımızın, yapılan ‘doğrular’ kadar önemi olmalı oysa.
Yanımızdaki danışmanın, arkadaşın, eşin, dostun ‘diyemediği’ ya da ‘düşünemediği’ durumlarda; uzaktan birinin söylemesi, uyarı anlamı taşımalı.
Amaç ‘yanılgıyı’ en aza indirmekse eğer…
Amaç ‘doğru’ olanı yapmaksa eğer…
Eleştirileri göz önünde tutmalı…
***
Geçtiğimiz günlerde yapılan, çeşitli tartışılması gereken konuları da gündeme getiren CHP kurultayının ardından; özellikle CHP’nin genel başkanından yürütme kuruluna, milletvekillerinden belediyelerine, il-ilçe başkanlarından yönetimlerine, delegelerine varıncaya değin oturup konuşacakları ‘çok şey’ olduğu ortaya çıkmıştır.
Gazete sayfalarında, televizyon izlencelerinde onlarca haber, onlarca ‘özeleştiri’ yapılmasını zorunlu kılan ‘sorunlar’ yazılıp konuşulmuştur!
Neler yazılıyor, neler anlatılıyor özenle gözden geçirilmeli…
İktidar parti gibi yazana, söyleyene ‘gözdağı’ vermenin, ya da olanları ‘olmamış’ saymanın önündeki yollar CHP seçmeni için ‘hoş’ olmaz!
Kurultay sonrası ilk ‘salı konuşmasında’, genel başkan partililerine ‘bana destek olun’ diyor.
CHP’li seçmenin bir yere gideceği yok, arayacağı bir başka ‘umut’ kapısı yok, bir başka ‘muhalefette’ yok, iktidarın her ‘icraatında’ yanıldığını söylemesine karşı koyacak bir başka ‘güçlü’ toplumsal duruş yok!
Ancak bunu sorulmayacak, sorgulanmayacak, tüm söylenenler benimsenecek biçiminde algılanması da yanlış!
***
CHP; en alt delegesinden Genel Başkanına değin kongre sürecinde yaşananları, söylenenleri salt parti için değil; ülkenin geleceği adına ‘gözden’ geçirmek zorunda.
Olduğu yeri, tutunduğu katmanı, savunacağı tezi iyi belirlemek zorundadır.
Genel Başkanın, dünkü konuşmasında bile ‘polemik’ ağırlıklı söylemden ‘öte durmadığı’ gözler önünde; bu sekiz yıllık görev sürecinde yurttaşa bir şey vermediği gibi, güç yitimine de neden olduğu görülmeli.
Sürekli söylenen şu:
‘İktidara, iktidarın söylemine yanıt vermek zorunda; o da böyle yapıyor!’
‘Partiyi kınayan, eleştiren partililer iktidarın ekmeğine yağ sürdüklerini görmüyor mu?’
Yine konunun başına geldik!
Eğer ‘iktidar’ partisi gibi davranacak, onun gibi bir söylemi seçeceksen ‘neden’ muhalefetin zorluklarını yaşamalı ki halk? Girer bir iktidar partilinin koluna, işini yoluna koyar, işsizine iş bulur, ülkede yaşanan tüm olumsuzluklara karşın rahat bir yaşam sürer…
Yurttaşın, iktidarın tüm ergilerine karşın ‘muhalefetle’ buluşması, onu kucaklaması için, ‘o şatafatı’ elinin tersiyle itmesi için ‘ayrı bir bakış, ayrı bir yorum’ sergilemesi gerekmez mi?
Bir ‘lan’ diyorsa öteki ‘ulan’, biri ‘sen kimsin’ diyorsa diğeri ‘ya sen kimsin’ söylemi ya da karşılıklı atışmalar partilerin arasındaki olması gereken ‘ayracı’ ortadan kaldırıyor!
Ha bir de ‘partilinin partiyi eleştirmesi’ olayı var…
Beni yazdıklarımı izleyen bir dostum ‘iyi doğru yazıyorsun da, iktidarı savunan yazarlar bunu hiç yapıyor mu’ diye sordu…
Dostumun iyi ‘niyetini’ anlıyorum. Ancak her şey ‘iyi niyetle’ olmuyor! Tüm söylenenlere ‘tamam’ demenin nelere mal olacağından söz ettim. Eksikler, yanlışlar elbette söylenecek…
***
Eğitimin içini boşaltanlar, bugünlerin ‘hesabını’ yaparak yol çıkmışlardır!
Hep birini ağzının içine bakılarak, akşamdan sabaha değişimleri onun ağzından öğrenerek yaşamak…
Eğer ülkemizde yanlışlara karşı direnen varsa, inanın bunlar bu sistemi ret edenlerdir.
Eğer ülkemizde ‘güzel günler’ yaşanacağı umudu varsa da, inanın bu yanlışlara tepki gösterenlerin gücündendir.
Hem, aklın yolu kaçtır ki; bir…
070218
YORUMLAR