Hayatı Hakikiye Sahneleri-18

  ONU YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN ATACAKSIN! 12 Eylül 1980 öncesinde eğitim hayatındaki kargaşaya karşı mücadelemizi bir dergi çevresinde örgütlenerek vermeye devam etmek için darbeden dokuz ay önce 1 Ocak 1980’de Öğretmen Dünyası dergisini çıkarmaya başladık. Bu grubun sözcüsü durumunda olduğum halde derginin sahibi ve yazı işleri müdürü gibi bir görev üstlenmemin doğru olmayacağını düşündüm. Yalnız yazı kurulu üyesi oldum. Dergi sahipliğine Ali Gür’ü, Yazıişleri müdürlüğüne ise Ayhan Sarıhan’ı seçtik. Başyazıların çoğunu ben kaleme alıyordum ama bunlarda “Öğretmen Dünyası” imzasını kullanıyorduk. 12 Eylül gelip çattı. Okul Defteri, Eğitim Mücadelesi gibi öğretmen dergileri kendiliklerinden kapandılar. Biz ise direniyorduk. Bu koşullarda da söyleyeceklerimiz vardı ve bunları söylemeliydik. Ali Gür, 20 sayı devam ettiği sahiplikten ayrılınca bu görevi de Ayhan’ın sırtına sardık. Fakat bir süre sonra Ayhan da iş yoğunluğundan yakınmaya başladı. Üzerindeki görevlerden birini başka birimiz üstlenmeliydik. Ben Milli Eğitimdeki dosyam oldukça kabarık olduğundan böyle bir görev alırsam bundan derginin zarar göreceği kanısındaydım. Hepimiz aynı zamanda öğretmendik. Bir meslek dergisi çıkarmamız için yasal engel de yoktu. Ayhan’ın sızlanmaları artınca, Yazı Kurulu kararıyla, derginin Şubat 1982 tarihli 26. sayısında ilan edildiği üzere, yazı işleri müdürlüğünü üstlendim. Bu görevim iki ay devam edebildi! Ayhan’ı bir gün Emniyet Müdürlüğü Basın Bürosu’na çağırmışlar. “Zeki Sarıhan’ı yazı işleri müdürlüğünden atacaksın!” talimatını vermişler. Ayhan bunu Yazı Kurulu toplantımızda anlattı. Aklıma gelen başıma gelmişti. Fakat kanunsuz bir emre boyun eğmek de şanımıza yakışmazdı! Bu emre uymamayı kararlaştırdık. Benim Yazı işleri müdürlüğümde kanuna aykırı bir husus varsa Emniyet bunu yazılı olarak bildirmeliydi. Fakat dönemin kanunsuzluklarını gördükçe içimize bir kurt da düştü. Ayhan’a: “Emniyete uğradığında bir sor bakalım. Yazı işleri müdürlüğünden ayrılmazsam ne yapacaklar?” Ayhan sormuş. Dergiyi kapatabileceklerini, benim de soluğu Van’da alabileceğimi söylemişler. Benim 12 Mart’ta tutukluluğum olduğunu eklemişler. Oysa Mamak’ta Ayhan’la birlikte yatmıştık… “Ayrılmazsa tutuklarız” demeyişlerine sevindim. Van’a sürülmek hafif bir ceza sayılırdı fakat derginin kapanmaması için Emniyet Müdürlüğü Basın Bürosu’na yazdığım 5 Nisan 1982 tarihli bir yazı ile onların kanunsuz emirlerini belgeledim ve dergideki yazı işleri müdürlüğünden ayrıldığımı belirttim. Bu görevi yeniden Ayhan üstlendi. Şubat 1983’te de Yazıişleri müdürlüğüne Satı Erişen’i seçtik. Bu kez o yılın Nisan ayında, başka bir yazımda anlattığım gibi Ayhan’la ikimizi 1402 sayılı yasaya dayanarak (Bugünkü OHAL) meslekten sorgusuz sualsiz attılar. Bununla da yetinmediler, 1985’te Bakanlık, bir genelge ile Öğretmen Dünyası’nın okullara sokulmasını yasakladı! Bakanlığın böyle bir yetkisi yoktu. O ancak bir yayın için tesviye kararı verebilirdi. Biz o tarihlerde dergide Evrim Teorisini anlatan yazılar yayımlıyorduk. Bakanlık ise gitgide bir karanlığa gömülüyordu! Bakanlığın bu işlemini Avukatımız M. Emin Değer yargıya götürdü.  Fakat hayret edilecek şeydir, yargı isteğimizi reddetti. Biz bu yasak kararına karşı meslektaşlarımızın galeyana geleceğini, dergiye daha çok sahip çıkacağını sanıyorduk. Fakat öyle olmadı. Derginin abone sayısı 600’e kadar düştü. Gene de direndik. Ben yazı işleri müdürlüğünü ancak 1988’de yeniden üstlendim. Buna Yazıişleri müdürü, genel yayın yönetmeni ve sahip olarak 2011 sonuna kadar devam ettim. Dergi şimdi kesintisin olarak sürdürdüğü yayınının 37. yılında. “Direne direne kazanacağız!” diye boşuna bağırmıyorduk… Başarmak istiyorsan davanda sebatkâr olacaksın arkadaş! Fotoğraf: 1984’te Öğretmen Dünyası Yazı Kurulu üyeleri toplu halde. Soldan: Satı Erişen, Savaş Yalçın, Zeki Sarıhan, Osman Nuri Poyrazoğlu, Hüseyin Mercan, Kifayet Özaydın, Ayten Sürer, Ayhan Sarıhan, Refik Saydam. (Satı Erişen, Kifayet Özaydın ve Savaş Yalçın artık anılarda yaşıyor.)  (11 Ekim 2016)
Benzer Videolar