Dadi dadi... Dadi dadi...

Belediye sadece “insan”lara hizmet verir.

Devlet, ancak sahici vatandaşlarının hizmet kurumudur.

Demek ki, ortada -önce insan- olacak…

Sen ey, bu tür değerlerin nasibini almamış yaratık bozuntusu, sen!..

Nasıl dökersin pisliğini o güzelim, pırıl pırıl denizin içine?

Eğer turist teknesiysen nasıl geleceksin bu zümrüt koya, nasıl yüzeceksin bu suda?

Eğer ekmeğini turizmden kazanan tekneci esnafı isen, nasıl dökersin o pisliği bu kıyılara; nasıl sıkarsın topuğuna o kurşununu? Nasıl, geleceğine mayın döşersin?.. nasıl!

Ne akıl var sende; ne sorumluluk duygusu ve ne de ahlak, vefa duygusu, insanlık değeri…

Hayvan desek, utanıyorum Ahbap isimli köpeğimden, Çavuş isimli arkadaşından. Sen onların bahçenin en ücra köşesine özenle gidip, adeta saklanarak boca ettikleri katı-atıktan da betersin…

Sen nesin ey pislik deposu; insanlık değerlerinin sintinesi?

Nasıl dökersin lağım deponu denizin ortasına; nasıl bir yaratıksın sen?

İnsanlık değerlerinden bu kadar uzak yaşayan bir ucubenin, olsa olsa kafasının çatlamış olması gerekir.

Mutlaka acilen bir kaçık doktoruna müracaat etmen gerekir. Başına bir çuval, doğru o malum koğuşa gönderilmen gerekir.

Bir psikiyatri hekimine gitmen gerekir, diyemiyorum.

Senin bir tımarhaneye kapatılman şart… Elzem ve zorunlu; hemen ve derhal!

Çünkü sen tedavi edilemez bir garabetsin.

Ancak tımarhane paklar senin gibileri; nazik psikiyatrlar değil.

Bir insan nasıl bu kadar duyarsız, sorumluluk duygusundan azade ve vatandaş olmaktan uzak olabilir; bu eksi değerlerin içinde nasıl yaşayabilir?..

Nasıl bindiği dalı bu kadar şuursuzca kesebilir?

Nasıl toplum içinde öteki insanları, komşuluk hukukunu, dostluğu, kardeşliği ıska geçerek yaşamını sürdürebilir?

Evet… Israr ediyorum:

Bu adamın [veya adamların] acilen kapatılması gerekir… Derhal, kafalarına çuval geçirilerek hastane arabasına yüklenip, en yakın bir dört duvar arasına konulması gerekir.

Cankurtaran otosu yükledi götürüyor: