CMK’nun 102. maddesi gereğince, tutuksuz yargılanmak amacıyla serbest kalanların toplumda yarattığı ‘paranoya’; hükümet tarafından olmadığınca, muhalefetten de ‘içi dolu’ biçimde açıklama gelmemesi nedeniyle düşündürücü.
Elbette ‘domuz bağı’ yöntemiyle yaşamları sonlananları unutmadık!
Çukurlara, üzerlerine ‘beton’ dökülerek gömülenleri dün gibi gözlerimizin önünde!
Bu ‘acımasızlıkların’ suçlularını, dokuz yıldır işbaşında olan hükümet değil de ‘ben’ mi bilmeliyim; anlamıyorum!
Bugün gelinen noktada, içleri ‘kan’ ağlayan ‘domuz bağı’ acılılarının yaşadıklarını görmezden gelmek, ‘acıların’ kana dönüşmesine neden değil mi?
Şimdi ‘suç’ Yargıtay’ın üzerine yıkılmaya çalışılıyor ya…
Burada muhalefetin, özellikle de Yeni CHP’nin ‘diyeceği’ çok şey olması gerek…
Ellerinde demoklesin kılıcı…
Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in yaşadıklarını hep biliyoruz…
Bölgede, cemaat yapılaşmasının üzerine gitmesi nedeniyle iktidar tarafından gözaltına alınmış, suçsuzluğu kanıtlanmasına karşın, Adana’ya Cumhuriyet Savcısı olarak atanmıştı…
Neler yapılabilir, ya da neler yapılmamaktadır; bunlar açıkça konuşulup tartışılmadan, söylenenler salt ‘kafa’ karıştırmaktan öteye gitmiyor…
İşin ‘en önemli’ yanı da, ‘iktidar’ elindeki olanakları ‘çok’ iyi kullanıyor!
Kars’taki ‘İnsanlık Anıtı’ heykelini ‘ucube’ olarak niteleyerek ‘dikkati’ yönlendirebiliyor!
Muhalefetin ‘akıl süzgecinden’ geçirmesi gereken durum da bu!
* * *
İktidar yanlısı gazetecilerin, ya da gönüllülerinin katıldığı televizyon izlencelerinin bende uyandırdığı ‘esriklik’ uzun süre beni etkisi altına alır!
Bir başka yerde, bir başka ülkede, ya da bir düşte olduğumu düşünürüm.
Öylesine bir hükümet ile yönetilirmişiz ki; her yer ballı…
Her yerden verimlilik fışkırıyor…
İnsanlar içten geldiği gibi, düşündükleri gibi oy sandıklarına gidiyor…
Dağıtılan kömür, verilen erzak sosyal devlet olmanın olmazsa olmazı…
Yasalar, demokrasinin işler duruma gelmesi için düzenlemeden geçiriliyor…
Bu ülke ekonomik olarak büyüyor…
Dışarıda sözü edilen bir ülke konumuna yükseldik…
Halk yarınından, dün daha güvenli…
Eğitimde, sağlıkta, sosyal güvenlikte, insan haklarında çağcıl atılımlar yapıldı…
* * *
Cumhuriyet yönetimini benimsemiş ülkelerde iktidarlar kadar muhalefetin sürdüğü iz, benimsediği politika, olaylar karşısında oluşturabildiği anti-tez da önemlidir…
Yeni CHP’nin ‘altını’ çizdiği, özellikle de üzerinde durduğu kırkbir maddelik ‘sözün’ içerisinde şunlar da var:
* Aile sigortası ile yoksulluk bitecek.
* İşsizlik sigortası fonu değerlendirilecek.
* Kamuda taşeron işçiler kadrolu olacak.
* Kamuda 4/b–4/c kalkacak.
* Emeklilere ulusal gelirden pay verilecek.
* Emeklilere intibak yasası çıkarılacak.
* Tarımda mazot fiyatı yarıya düşürülecek.
* Kadınların, gençlerin siyasette temsilcileri artacak…
* * *
Halkımızın büyük bir katmanı sorunlarının ‘aş-iş’ ikilemi içerisinde yoğunlaştığını anlatıyor. İnsanların karınlarının doymadığı, doyurmak için iş bulamadığı bir coğrafi yapıda ne denli yaşamaya istekli olabilir, toplumsal yaşamda ne edenli rahat olabilir…
Psikolojisi, dengesi yitmiş bir toplum gibiyiz…
Ülkemizin üzerindeki yapılara, inşaatlara, şantiyelere bakılarak ‘bunlar ekmek kazandırıyor’ biçiminde söylenenler de gerçeği yansıtmıyor; hep bir aldatmaca, hep bir kandırmaca…
Küçük balıklar, büyük balıkça yutuluyor, etkisizlendirilip yok ediliyor…
İşte burada Yeni CHP’nin dediklerini önemsemek gerekiyor…
Aile sigortası düzenlenmesi ile işsizlik sigortasının iyileştirilmesi ‘en azından’ halkı ‘dilenci’ olmaktan kurtaracak bir çalışmadır.
Belediyenin yemek arabası önünde küçük kabıyla beklemenin, kömür için yalvarmanın, Yeşil Kart için varsıllıklarını gizlemenin-yalan söylemenin kanalları tıkanacaktır…
Dahası, buldukları bir işin özellikle ‘sigortasız’ olmasını istemeyeceklerdir…
Buna bağlantılı olarak 4/b–4/c olayını Tekel işçilerinin ‘taşerona’ dönüştürülme çabalarına yurdumuzun insanları tanık oldu! Nedir bu ‘taşeron’? ‘Vergi kaçırtan!’ Vergiyi bir yana bırakalım, emekçinin kazanılmış hakkının çiğnenmesi anlamını içerir. Bu konuda yapılabilecek bir iyileştirmenin ezilen halkı moral olacağı unutulmamalıdır.
‘Emeklilerin Ulasal gelirden alacağı pay’ demeyelim de, ‘yaşam çıtasının yükseltilmesi’ diyelim buna… Bilindiği gibi ‘ulusal gelirin’ üleşilmesi, ya da kişi başına dönüştürülmesi her dönem tartışma konusu olmuştur.
Tarımda mazot fiyatının düşülmesi değil de ‘mazotun fiyatının düşürülmesi’ ayrıca, tarım emekçilerine ayrıca desteklemenin zorunluluğu düşünülmelidir…
* * *
Kadınların, gençlerin politikada sayılarının artırılması…
Güldürmesin Yeni CHP beni…
Daha birkaç gün önce Adana İl Yönetimde kadın sayının düşürülmesine tanık olduk!
Yeni CHP’nin diğer ‘söz’leri de buna örnek gösterilmeden ‘yanlış’ düzeltilmeli…
Sürecek
YORUMLAR