Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Oktay Erol

NE DUYGUSUZ BİRİYİM BEN BÖYLE

-Ne duygusuz bir adamım ben?

Başbakan konuşurken…

Konuşmaktan da öte; sözleri, ağzının içerisine pişirerek sunarken…

Koca koca milletvekilleri ‘gözyaşlarını’ tutamazken;

Durup düşünüyorum!

Duygusuzluğumu…

Anlatılanları anlamayışımı…

-Ne garip biri olmaya başladım ben böyle?

 

* * *

Böyle değildim ki…

Hiç unutmam… İki horozu birbirine girmiş, kafaları kan içinde kalmış, kanatları yolunmuş, ayakta dururken sendelemeye başlamış görünce; önce baştan tırnağa titremiş, sonra da gözyaşlarıma engel olamamıştım…

Yine bir kezinde…

Okulların dinlencesinin başladığı günlerde, yanıma onbeş yaşlarında biri gelmişti.

-Bana göre bir işiniz var mı abi, demişti…

-İşler oldukça durgun. Ne yapabilirim başka, diye sorduğumda da…

-Abi biz açız, ben iş arıyorum, yapacağım bir iş istiyorum, dediğinde de…

Yanıma oturtmuştum. Yemek yedirmiş, çay içirmiştim.

Bir de…

Beni görmediği yerde ağlamıştım…

‘Bu insanlara-insancıklara, bu acıyı verenlere, böyle el açtıranlara, bu yaşta dilencilik gibi iş aratanlara, umutlarını yakanlara, gözyaşlarını dökenlere, aç bırakanlara…’

Daha da uzatmış…

Uzattıkça da ağlamıştım…

Dedim ya; ben böyle değildim!

Ölen kuşa üzülürdüm.

Can çekişen kurbağaya da…

Kurbanlık keçi kesilirken ‘hep’ başımı çevirmişimdir!

Ne olmuştu bana?

 

* * *

Başbakan, ‘şehitlerle’ ilgili konuşmasını yapıyor…

Diyor ki:

Yaklaşık otuz yıldır nice anne, telefonun başında Ağrı Dağı gibi, Munzur Dağı, Cudi Dağı gibi olduğu yere yığılıp kaldı. Babaların gözyaşları sel olup aktı. Annenin ideolojisi yoktur, annenin siyaseti yoktur, sağcısı-solcusu yoktur…

Konuşmayı dinleyen bakan, milletvekili kendilerini tutamayıp ağlamaya başladılar!

Bende dinliyordum!

Anlatılanları da biliyordum!

Ağlayanlar, ağlamalarını sürdürürken kendime yalnız şunu soruyorum:

Otuz yıldır süren bu terör bitirilmek istendi de; bitmedi mi?

Öyleyse…

Neden…

AKP’li Dengir Mir’in DPT’lilerle buluşup-konuştuğu günü anımsayın…

Taa ki, Obama ülkemize gelene dek…

‘Kürt sorununu çözün’ diyene dek…

Doğu’da ne oldu da durdu; ne oldu da sonrasında yeniden başladı?

Aslı bunların ‘nedenlerine, niçinlerine’ ağlamak gerekmez mi?

 

* * *

Doğrudur:

Ben duygusuzun biriyim!

Politikacı, ‘ulusal istenci’ taşımadığından dolayı bu gerçek birazda; açarsam…

 

Politikacı, halkın coşkusunun kanıtı olmayınca…

Politikacı, liderlik saltanatının korunma gücü olarak kalınca…

Politikacı ile okurun ‘bakış’ taki aykırılığı da bu denli belirginleşiyor.

Okur olanların anımsanmasını, bir zaman söylenenlerin arkasında durulmasını, dik duruştan ödün verilmemesini, ulusal emperyalizmin güç kaynağı olunmamasını istiyor!

Politikacı mı? Ne dediği, ne yapacağı belli değil ki!

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER