Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Oktay Erol

Hangi Eğitim

Hanefi Avcı’nın olay yaratan yapıtı ‘Haliç’te Yaşayan Simonlar’ın üçte birlik bölümünü geri de bırakmama karşın o denli ilginç bulabileceğim satırlara rastlamadım…

Salt yer yer yazarın uğradığı değişimleri gözlemledim…

Bazıları şunlar:

Yaşamı boyunca ne ailesi ile ne de arkadaşlarıyla bir restorantta yemek yememiş!

Hiçbir zaman yirmi günlük yıllık iznini kullanmamış!

Örgüt ile ilgili bilgilerin tamamını göreve başladıktan sonra edinmiş!

Onyedi yaşındaki bir örgüt militanının bildiklerini bilmiyormuş…

Son okuduğum tümce:

Bilgi için eğitim ile okumak gerekiyor…

 

* * *

Yapıt konusunda medyada çıkan bolca yazılanlardan sonra ‘eklemek’ zorunda kalacağım ne olur; şimdilik bilmiyorum…

Ancak ‘son tümce’, uzun süredir vurguladığım ‘bilgi’ konusunu kapsadığı için değinmeden edemeyeceğim…

Bilginin ‘gerekliliğinden’ başka, ‘edinilmesi’ için nasıl bir eylemde bulunulmasını sorgulamanın yararına inanıyorum…

Bilgi, görmekle mi oluyor?

Bilgi, okumakla mı oluyor?

Bilgi, kavgayla mı oluyor?

Bilgi, yalanla mı oluyor?

 

* * *

Hanifi Avcı, yapıtında bu soruların tamamını iteleyerek şu yanıtı veriyor:

Bilgi, eğitim ile okumak yan yana gelince oluşur!

Avcı bu kanıya, çeşitli örgüt üyeleriyle yaptığı bire bir söyleşilerde varıyor…

Önce okuyorlar…

Sonra bir araya gelerek, bir de aralarına bir ‘bilen’ alarak tartışıyorlar…

Öyle olmalı…

Bir konu saatlerce sürüyor olmalı…

Konunun dağılmaması için de ‘bilen’ tartışmaya ‘müdahale’ edebilmeli…

Bir saat, iki saat süren tartışmalı söyleşinin ardından, katılımcılar okuduklarına ‘yenilerini’ de katarak ayrıldıklarında ‘bilgileri’ tartışılmaz oluyor!

Bunu da adı eğitim…

 

* * *

Şu soruyu soralım:

Toplumun bilgilenmesi için yapılanlar yeterli mi?

Ya da…

Eğitim sistemimiz ‘bilgilenme’ konusunda nasıl?

Ne yazık ki, ülkemizdeki eğitim sisteminin amacı ‘bilgi’ yüklemek değil; o anı kurtarmak, abeceyi ‘yat yat uyu’ fişleriyle öğretmek, konuları ezbere dayatmak, sınıfı geçmek, dersaneye gitmek, sınav soruları yürütmek, iyi bir okul tutturmak, seke seke sınıf geçmek, mezun olmak, kalabalıkta ‘diploma’ ayrıcalığını yaşamaya kurgulu…

Öncelikle ‘buraya dek’ aynı düşünceyi mi taşıyoruz; buna karar verelim…

Eğitim de; hangi eğitim?

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER