Liberalistler ‘sömürücü’ mü?
Bilindiği gibi ‘liberal’ denince ilk anımsananlar Altanlar; baba Çetin Altan, oğlu Mehmet Altan…
Sonra eski ‘cumhuriyetçi’ Hasan Cemal…
Cengiz Çandar, Gülay Göktürk…
Yine Nazlı Ilıcak, Ekrem Dumanlı, Ferhat Kentel…
Milliyet, Sabah, Zaman, Referans gazetelerinden yazarlar.
Diğer gazetelerde yazan ‘liberal özgürlükçüleri’ şimdilik geçeceğim!
Mehmet Barlas’ı, tarafçı Taraf yazarları…
Hiç biri gazete patronu değil!
Hiç biri gazetesinde çalışanların ‘işgücünü’ sömürmüyor!
Kendilerini liberalizmin ‘özgür birey yaratma’ ütopyasına adamış, bu uğurda önlerine gelen ne varsa yıkıyor, parçalıyor, yan çeviriyorlar; yetmedi, döndürüyorlar!
* * *
Yukarıda saydığım isimlerin birçoğunun yazılarıyla büyüdük!
Yeri geldi ‘Çetin Altan İşçi Partilidir. Vatan hayınıdır boğaza kurulan köprülere karşı çıkmıştır’ diyenlerle tartıştık.
O yetmedi; oğullarını tam tanıyacaktık ki…
Cengiz Çandar’ı da öyle…
Altmışsekiz kuşağındandılar. ‘Neden’ bu denli özgür olduğunu, diğerlerinin yaşamaları sakıncalı bulunurken ‘neden’ Cumhuriyet’te yazabildiğini düşünmeden ‘Ortadoğu’ yazılarını okuduğum yıllarda çiçeği burnunda bir liseliydim…
* * *
Kimseyi sorgulamak gibi…
‘Neden’ öyle düşündüğünü suçlamak gibi…
Ne bileyim işte;
Zorba eylemini benimseyen ‘faşist’ biri değilim!
Ancak ‘aldatılmışlığı, okurları kör sanmışlığı, iş bilmeciliği’ bağışlayamıyorum!
* * *
O ‘liseli’ yıllarımın çalınmışlığının, üzerimde bıraktığı ‘izi’ bırakın ‘takayım.’
Ülke barışını…
Ülke bağımsızlığını…
Bu toprakları…
Bu yurdu kuranları…
İnsanı…
İnsanca bölüşümü…
Özgür olabilmeyi…
İnsan gibi yaşamayı…
Uygarlığı yakalamayı…
Sosyal hakları, eğitimi, sağlığı, doğayı tanımayı, yaşamı bilmeyi…
Bırakın takayım…
* * *
Nereden geldim buraya değil mi?
AKP, ‘Siyaset Akademisi’nde bu liberalist yazarlardan ders almak isteyecekmiş!
İşin ‘aslı’ sorulduğunda, ‘bize böyle bir öneri daha gelmedi’ diyen de var, ‘çağrı delirse seve seve giderim’ diyen de…
Burada ne düşündüm biliyor musunuz; şunları:
-Obama’nın, işaret parmağını sallayarak ‘Ermeni sınırını açın, Kürt sorununu çözün, ruhban okullarını açın’ direktifinin, bende oluşturduğu ‘ezikliği’, bu ezikliğe suskun duran AKP’yi…
-İnsanımızın içerisine sürüklendikleri bilinmezliğin, her şafak başka kuşkulara gebe olduğunu…
-Ekonomik krizin, kendi tutarsızlıklarından fazlasıyla etkilenmesine karşın, ‘en az zararla aşmaya çalışıyoruz’ aldatmacasından uzak durmadıklarını…
-Artık ilköğretim ders kitaplarında bile ulu önderi anmaktan rahatsızlandıklarını…
-Kendi sistemlerini egemen kılma çabalarında, ‘çığırtkan’ bulma zorluğuna kapılmadan ‘liberalist’ tutkunlarını önüne katacakları konusunda tüm güvenceyi ellerinde bulundurmalarını…
Şimdi…
AKP’nin iktidarı elinde bulundurduğu dönemde; gerek AKP’nin, gerek AKP’li seçmenin, gerekse muhalefet partileri ile partililerinin yaşadığı ‘kıyasıya’ ayrışma-kendindenleşme çabalarının sonucu olarak, ekonomiden kopuşların yaşandığı bir ortamda ‘AKP Siyaset Akademisi’ kapsamında daha yararlı olmaları için ders verecekler!
Biz de buna inandık!
Görülen köy liberal kılavuzlar gerek değil mi ki?
YORUMLAR