Kel Hasan Efendi 

Kel Hasan Efendi 

ABONE OL
1 Eylül 2021 14:47
Kel Hasan Efendi 
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ferhan Şensoy’un ölümünün ardından, Rahmetli Rasim Öztekin’in 2020 yılında Şevket Çoruh’a devrettiği kavuk tekrar gündeme geldi.

Bende hem kendim, hem de sizin için araştırdım.

Peki, bu kavuğun hikâyesi neymiş?

1800’lü yılların sonunda Orta oyunundaki Kavuklu’ ya benzer bir tiplemeyi canlandıran ve saçı olmadığı için “Kel” lakabıyla anılan Hasan Efendi…

1874 tarihinde doğmuş olan Kel Hasan Efendi bir tuluat oyuncusu ve tiyatro yöneticisiydi. Kendisi tuluat tiyatrosundaki en tanınmış oyunculardandı. Halkın beğenisini ise İbiş tiplemesiyle kazanmıştı.

İsmail Dümbüllü ise Kel Hasan Efendi’nin öğrencilerindendi ve Kel Hasan Efendi kavuğunu İsmail Dümbüllü’ye devretmişti.

Böylelikle Orta Oyun Tiyatrosu’nun sembolü haline gelen kavuk sırasıyla usta oyunculara devredilmeye başlanmış.

Ancak kavuk belirli şartlar da devredilebiliyormuş;

Bu önemli şartları Ferhan Şensoy’a Münir Özkul kavuk devir teslim töreninde aktarmış. Kavuğun yeni sahibi; “mutlaka yazar olmalıydı, bir tiyatro kurmuş olmalıydı ve gerektiğinde lafı gediğine koyabilen bir tiyatrocu olmalıydı.”

Şartlara uyan oyuncu bu dönemlerde kalmamış olsada, kavuk en uygun olan tiyatro sanatçılarına devredilerek geleneğini sürdürmektedir.

İsmail Hakkı Dümbüllü’ den sonra; Münir Özkul,Ferhan Şensoy,Rasim Öztekin ve son olarak 2020 yılın da  Şevket Çoruh kavuğu devralmış.

Bir ustanın yanında çıraklığını geçirip ustalığı ondan devralmanın simgesi olarak alınan kavuğu verecek bir çırağı olmamıştı İsmail Dümbüllü’nün.

1968’de sağlık sorunları nedeniyle tiyatrodan kopan Münir Özkul’u sahneye döndürmeye çalışan dostları, Dümbüllü’den kavuğunu ona devretmesini istemiş; Dümbüllü ise yanında çıraklık etmediği için kavuğunu değil, fakat evindeki takkelerden birini Özkul’a vermiş.

Kavuğun ise kendisiyle birlikte gömülmesini vasiyet etmişti. Diyanet bunu uygun görmediğinden kavuk, İsmail Dümbüllü’nün 1973’teki cenazesinde tabutunun üzerine konmuş.

İsmail Dümbüllü’nün ailesi, gerçek kavuğun kendilerinde olduğunu ve bir banka kasasında muhafaza edildiğini söylüyormuş. Öte yandan, Yılmaz Yanılmaz da 2010’da verdiği bir röportajda kavuğun kendisinde olduğunu öne sürmüş. Ancak kavuğun kendisinde olduğunu iddia eden hiçbir taraf görsel bir kanıt sunmadığından bu tarihî sembolün kimde olduğu netlik kazanmış değil.

Bu bilgiler ışığın da sembolik olan kavuk devir teslimi yapılmaktadır. Bu törenler de aslında  teslim edilen kavuk değil, Pişekâr takkesi… Zira Ahilik geleneğine dayanan, bir ustanın yanında çıraklığını geçirip ustalığı ondan devralmanın simgesi haline gelmiş.

Öyle ya da böyle tek gerçek, artık; büyük, kaliteli sanatçıların teker teker bu dünyadan göç etmeleri.

Onlar, birer birer giderken topluma yön veren, nabzını tutan ve en sağlam muhalifler de artık yok olurken bizim sesimiz olacak kimsenin kalmaması…

Her eski sanatçılardan, ölüm haberi duyduğumda nedense kendimi; sahipsiz, biçare, kimsesiz hissediyorum.

Hepsinin ruhu huzur bulsun.

Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP