Bahçeli’den Ümit Özdağ’a “Su katılmamış edepsizliktir”…
  • OLAY NET
  • Gündem
  • Bahçeli’den Ümit Özdağ’a “Su katılmamış edepsizliktir”…

Bahçeli’den Ümit Özdağ’a “Su katılmamış edepsizliktir”…

ABONE OL
10 Mayıs 2022 14:22
Bahçeli’den Ümit Özdağ’a “Su katılmamış edepsizliktir”…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Partisinin haftalık grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçen hafta TBMM’nin önüne giden, Süleyman Soylu’yu çağrıda bulunan Ümit Özdağ’ı tepkisini sürdürdü:

Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Bayram münasebetiyle gönüller alındı, ziyaretler yapıldı, dargınlıklar atıldı. Bayramlar bizi bir yapan, aynı hissiyatla yoğuran birlik ve kaynaşma halinde, bir millet ve medeniyet incisi çıkaran manevi kaynaklarımızdandır. Bayram kardeşliktir, barıştır. Omuz omuza duruş sergilediğimiz sürece kalleş senaryoların akıbeti sadece yırtılıp atılmak olacaktır.

Bizi ayırmaya, ayrıştırmaya heveslenen menfur çevrelere en güçlü cevaplardan birisi bayramlardır.

Bugüne kadar milletimizin sinesinden öyle muhteşem namus insanları çıkmıştır ki, tıpkı bir dağ silsilesini geziyor gibi, her seferinde onların başka zirvede görülmesi mukadder bir akıbet olmuştur. Çıkarlarıyla değil, çınar gibi yüksek iradeleriyle var olan feragat timsalleri tarihe nam ve iz bırakmıştır.

Biz gelecek nesillere her anlamda güvenceye kavuşturulmuş bir vatan, bir millet, bir devlet emanet etmekle mesul ve mezunuz. Biz il sayısı 100 olan, nüfusu da 100 milyona ulaşmış bir Türkiye’yi hedefliyoruz.”

“Bugün de ülkemizin asıl sorunlarından birisi değişmeyen bir kafa yapısıdır. Öyle bir zamandayız ki maalesef dağda çakal kalmamış hepsi siyasetin içinde yer almıştır. CHP’ye bakın, bunu görürsünüz.

CHP’de hayır yoktur, umut yoktur. Çünkü CHP yönetiminin ismi tedavüle sokulan aday adaylarının itibarı, iradesi, inandırıcılığı yoktur. Kılıçdaroğlu’nun aday olma iştahı her seferinde yeni bir karşı duruşla kırılmaktadır. İBB Başkanı’nın Karadeniz turuna çıkıp, belediye bütçesiyle mitingler düzenlemesi 6+1 formatlı masaya baskı kurmuştur. 

Bizim anlayamadığımız can alıcı husus, belediye başkanının hangi şehrimizin siyasi sorumluluğunu üstlenmiş olduğudur. Hangi gizli ve siyasi gündemlerin peşinden sürükleniyor. İstanbul’un şehremini bayram gününde Karadeniz’de ne aramıştır? Bir belediye başkanının şehrini terk edip siyasi hesaplar içine girmesi, hangi amaca hizmettir? Bu şahıs cumhurbaşkanlığı adaylığı sorusuna ‘Bu sadece siyasetin işi değil, milletin işidir’ cevabını vererek genel başkanı ile açık çatışmaya girmekten herhangi bir sakınca görmemiştir. 

İBB Başkanı, cumhurbaşkanı adayı olmak arzusundaysa, karşımıza çıkıp mertçe itiraf etsin ki biz de ona göre muamele edelim. İstanbul, İstanbul olalı böylesi bir zillet, hezimet ne görmüş ne de yaşamıştır. Asıl vız gelecek tırıs gidecek şahıs İmamoğlu’dur. İradesi de ipoteklidir. İstanbul ziyan edilmiştir. İstanbul kaderi ile baş başa bırakılmıştır. Bu kara leke parti yönetimi ve belediye başkanının alnına kazınmıştır.

Zillet İttifakı kimi aday çıkarırsa çıkarsın 2023 yılının Haziran ayında sandıktan volkan ağzı gibi fışkıracak, sel olup taşacak irade Cumhur İttifakı’dır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan da yeniden ve açık ara farkla seçilecektir.

Huzurumuzu kaçırmak için faal halde olan odaklar, bayramda iyice su üstüne çıkmıştır. Türkiye’deki yabancılarla ilgili kirli malumatlar, gerçek dışı iddialar özellikle sosyal medya kanalıyla yoğun olarak servis edilmiştir. Sığınmacı meselesi ülkemizin yumuşak karnı, istismara müsait zaafı haline gelmiştir. Sağduyulu kavrayış, ihmal edilemez zorunluluktur. Önü arkası hesaplanmadan, sonuçları öngörülmeden atılacak her adım, toplumun sinir uçlarını tahrip edilecek her yaklaşım doğruca uçuruma açılacaktır. Elbette Türkiye yol geçen hanı, sığınmacı kampı değildir. Sosyal doku, kültürel müktesebat korunmalıdır.

Sığınmacı sorunu, Türkiye’nin uzun yıllar taşıyabileceği bir sorun olmaktan tamamen çıkmıştır ancak bu çarpıcı gerçek, ülkemizde misafir halde bulunan sığınmacılara cephe açmak anlamına gelmemelidir. Suriyeli sığınmacılar bugün misafirimizse yarın komşumuz olacaktır. Komşu komşunun külüne de muhtaçtır.

Bazıları sığınmacı sayısını 8 milyon, bazıları 10 milyon iddia ediyor. Bunların hepsi palavradır, devletin kaydı ortadadır. Bizi bağlayan da bu verilerdir.

Türkiye genelinde sığınmacı sayısı 4 milyon 82 bin 693’tür. Geçici koruma statülü Suriyeli sayısı da 3 milyon 762 bin 686’dır. Düzensiz göçe kesinlikle müsaade edilmemeli, yakalananlar hemen ülkelerine gönderilmelidir. Suriyeli sığınmacıların ülkelerinden kopuşlarına neden olan iç çatışma ortamı geçer geçmez, ülkelerine dönüşleri el birliğiyle, insan haklarına muvaffık şekilde, hepsinin rızasıyla hayata geçirilmelidir.’

Suriye Devlet Başkanı’nın ilan ettiği genel af kararı mühim ve geri dönüşleri kolaylaştırıcı bir gelişmedir. Hükümetin uygulayacağı her politikayı destekleyeceğimiz bilinmelidir. Hiçbir masumu elinde hançerle bekleyen cellatlara teslim edemeyiz, böylesi vahşete ortak olamayız. Bize göre briket evlerin yapımı değerli bir adımdır.

Göç konusunu bir proje olarak açıklayan, sığınmacılara karşı takip edilecek politikaları analiz eden siyaset oluşturan tek parti MHP’dir. Cumhur İttifakı ne yaptığının farkındadır. Gerginlik çıkaranlar art niyetlidir. Her türlü sorunu milli, manevi tecrübeyle çözecek tek irade MHP ve Cumhur İttifakı’dır. Türk milliyetçiliği, ırkçılığı kesin bir dille reddeder. Hiç kimse rol çalıp bizim değerlerimiz ve fikriyatımız üzerinden ahkam kesmeye teşebbüs etmesin. Biz evimizin önünde gecekondu dikmeye hazırlanan siyaset simsarlarına izin vermeyiz. Türk milliyetçiliği bir gönül hareketi, milletine aşkla ve karşılık beklemeden adanmış bir kahramanlık devranıdır.

Marjinalleşmiş siyasetçiler tarafından İçişleri Bakanımızın hedef alınması, bakanlıkta yığınak yapmaları, milletimizde haklı tepkiye yol açmıştır. Parmak sallayarak tehdit etmek, utanç verici bir alçalma halidir. Bakanlık önüne gelenler, Türkiye’nin önünü kesmek isteyenlerdir. Teröristlerin dahi cesaret edemediği protestolarla İçişleri Bakanımıza saldırmak, su katılmamış edepsizliktir. Hainlere yol açan, yol gösteren densizlik ve terbiyesizliktir. Buna da hiç kimsenin hakkı olamayacaktır. Kimin hesabı varsa hukuk yolu açıktır. Bakana ismiyle, kaba şekilde ifade etmek, devlet vakarını saygısızca ayaklar altına almak demektir. Hiçbir bakanlığımız gelişigüzel nümayiş yeri, siyasi rant devşirmenin alanı değildir. Bakanımıza ismiyle hitap edip aklınca meydan okumaya işi götürenler, hangi melanetin ümidi olduklarını düşünmeliler.

Gezi Parkı olaylarında baş aktör olan bir suçlunun avukatı kesilen siyasetçiler ihanete destek çıktıklarını ne zaman göreceklerdir. Bunlar ne adalet bilirler, ne hukuk tanırlar. Bu ucubelere Türkiye emanet edemez. Sorosçu Osman’la yatıp Sorosçu Osman’la kalkanlara hatırlatırım ki biz Hz. Osman’ı biliriz, Osman Paşa’yı biliriz ancak Soros’a ruhunu satmış Osman Kavala’yı bilmeyiz, bilmeyeceğiz.”

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP