Kendini evrenin hâkimi sanan insana aslında ne kadar aciz olduğunu gösteren deprem, toplumda derin psikolojik izler bırakır. Eski çağlarda kralla

Özellikle belli bir yaşın üstünde olanlar için “gazoz” sözcüğünün anlamı ve anısı çoktur, diye düşünüyorum. Çok küçükken mahalle aralarında gazoz

Dağda asker şahit olur… Salgının boyutu artık tahmin bile edilemez… Yolsuzluklar, hainlikler diz boyunu geçer… Ancak biz haberleri sanal medyadan

  Felaketler… Tarih boyunca düzenin sarsıldığı savaş, açlık, deprem, salgın hastalık, yangın gibi büyük doğal ve sosyal afetlerde insanların bastırılmış güdüleri

Atatürk’e ayyaş diyen, İsmet Paşa’ya da sağır diyen bir zihniyetin oluşturduğu kitleye siz ne derseniz deyin, bu büyük devlet adamlarının

Mor iğnenin hikâyesine geçmeden önce, “neden kadın hareketlerinde mor renk seçiliyor?” Onu sizinle paylaşmak istiyorum. Ve bu bağlamda bir kez

İki psikiyatri uzmanı, 10 yıl kadar önce bir teori ortaya atmış şöyle ki; “Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan

Herkese selam olsun, canım memleketim Adana’dan… Bilen bilir, biraz memleket sevdalısıyımdır. Severim şehrimi, en azından az kalsa da hala yemyeşil

Bu aralar sizler gibi bende çok kayıplar verdim. Kimi zamansız kimi zamanlı oldu kayıplarımın ve çok küçük yaşta yaşadığım kayıplarım,

Bu ara durmadan yapılandırma yapıp yapıp ödeyemeyenler grubundan olunca, merak ettim “şu vergi nereden geldi?”Diye. Bu yazım benim gibi, meraklılar

Nedense hayatımız son dakika haberleri gibi, Şok…Şok..Şok… İyide bilenen ve olacağı belli olan, yüzyıllardır yavaş yavaş gidilen sona neden böyle

Kişisel gelişim… Öncelikle bu eğitimler kendinizi fark etmenizi sağlarken algınızı değiştirip sizi iyileştirmeyi sağlıyor. Her zaman da bunu anlatırım çok

Hani bilirsiniz, mağazalarda vitrinlerde ki albenisi olan ürünlere ağzımız açık öyle bir bakarız. İçimizden ne kadar güzel olduklarını düşünür ve

Yaşamın boşluğunda sıkışıp kaldık. Kendimi ara ara ölümü bekleyen hasta gibi hissedip sonra bir silkinip “dur, yahu daha nefes alıyorsun,

Çocuktum, büyükbabam Bornova’da sağlık memuruydu. O yıllarda sıkça yaz tatilini geçirdiğim güzeller güzeli Bornova ilçesinin insanları büyülemişti beni. 

Bu ara, daha doğrusu son yıllarda çoğalan mutsuzluk hastalığı gün gün korona salgını misali hızla bedenimizi sardığı gibi ruhumuzu da

Annem telefonun bir ucun da “kızım sesin soluğun çıkmadı, iyisin değil mi?” Ne yapsın ana işte, koronadan korktuğundan bize de

Bakın, duyarsız anne babalar yüzünden çocuklarımız ruh hastası, psikopat, sapık, yetişirken kendini korumayı öğretemediğimiz evlatlarımız da ölüp gidiyor.

Mutlaka herkes duymuştur matematiksel denklemleri hatırlatan X,Y,Z nesilleriyle birlikte ‘‘Sessiz Kuşak’’ ve ‘‘ Baby Bommer’’ denilen ayrıca 68 Kuşağı olarak

Zorunlu karantinaya gireli galiba 15 günü falan oldu, gördüğüm her haber kanalını takip etmeye çalışıyorum.

Evren bize bir ceza veriyor ve çok da haklı, öyle azgınlaştık öyle edepsizleştik ki bütün bunları hak ettik…

Evet, günlerdir korona ile yatıp koronayla kalkıyoruz ve kimle savaştığımızı bilmiyoruz…

Herkes korona virüsüyle ilgili sürekli teoriler üretip başımıza neler gelecek anlatıp duruyor. Malum bir vatandaş ve özel sektör emekçisi olarak

Öyle şu kişi öldü, bu hükumet ne yapıyor, sonumuz ne olacak serzenişlerini yazıp kasvet dağıtmaya hiç niyetim yok…