Aracı bataklığa sürüklemek ya da bataklıktan kurtarmak…
  • OLAY NET
  • Yazarlar
  • Aracı bataklığa sürüklemek ya da bataklıktan kurtarmak…

Aracı bataklığa sürüklemek ya da bataklıktan kurtarmak…

ABONE OL
19 Kasım 2021 10:40
Aracı bataklığa sürüklemek ya da bataklıktan kurtarmak…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Dünden bu yana medyada yer alan “yarın Merkez Bankası’nın açıklayacağı politika faizi ne olacak sorusu” için birkaç saat kala, kurdaki yükseliş sürüyor!

Merkez Bankası, geçtiğimiz iki ayda olduğu gibi, her faiz indiriminin ardından emekçinin cüzdanından çalınan bedele bir yenisini mi ekleyecekti?

Merkez Bankası, hesap/ kitap yapmadan, indirimde ya da yükseltmede karşılaşılacak olguları göz önünde tutmamayı sürdürecek miydi?

Merkez Bankası, bu yurtta yaşayan herkesin “hakkı” olan, yurttaşlar açlığa sürüklenerek koparılan “emekle” dolan kasanın koruyuculuğunu özgür istençleriyle “yarar sağlar biçimde” yerine getirecekler miydi?

Herkes işini yapması gerekirken, herkesin kendine yoğunlaşması beklenirken; çöp varilinden ekmeğini çıkaran kağıt toplayıcı, pazar tezgahının önündeki satıcı, belirlenen noktadan ayrılmayan taksici, okullu öğrenci Merkez Bankası’nın kararını bekliyor!

Yurttaş, Merkez Bankası’nın aldığı kararın etkisini kurdaki gelişmede, temel gereksinmelere olan yansımada, ekmeğinin boyutunda görebileceğini biliyor; ilgi de o nedenle…

***

Bazen şu soru aklıma geliyor:

Gittiğiniz yol her ne denli belirsiz, her ne denli bulanık sularla kaplı, her ne denli karmaşık olsa da; aracınızı aynı çukura yeniden düşürür müsünüz / yeniden aracın altını taşlara vurur musunuz/ aracınızı yeniden bir soruna neden olacak biçimde kullanır mısınız?

Canınız, canlınız, çocuğunuz, eşiniz, dostunuz demiyorum; aracınızı düştüğünüz çukurunu yanından/ yeniden geçerken ne yaparsınız?

İlkinde olduğu gibi “yine” çukura mı sürersiniz?

Yoksa tekerin gittiği yeri daha mı özenle seçersiniz/ çukura düşmemek için yolu biraz uzatmayı mı yeğlersiniz/ çalıyı dolanmayı mı düşünürsünüz?

Kararın “erkeni” yok çünkü!

***

Bundan iki ay önce, eylül ayının ortalarında dolar 8,5 lira dolayındaydı, küçük yatırımcının ulaşabildiği çeyrek altın sekizyüz lira…

Merkez Bankası eylül/ ekim aylarında toplam üçyüz baz puan politika faizi indirimine gitti. Her iki indirim sonunda dolar 10,70, çeyrek altın binelli lirayı gördü!

Aslında “salt” dolar ya da altın karşısında “değer” düşümüne uğrasa ulusal paramız; ABD’ye “eyyytttt” diye çığlıklar yükseltmek için gerekçeler olacak da, dünyanın en bilinmez/ en gelişmemiş/ en yoksul ülkelerinin para birimleri karşısında bile “yitime” uğrayınca “çatacak” yer de kalmıyor kendinden başka!

Herkes “iktidar” gibi “beni kur ilgilendirmiyor, maaşı dolarla mı alıyorsun, olanlar abartılıyor” diyebilse “bir”; diyemiyor, diyecek tüm yerleri yara/ bere içinde!

Şu açık ki, yaşadıkları gibi davranıyor olmalı “iktidar”; yokluktan, yoksulluktan, daralmalardan, kur etkisinden, rafların yükselen yalımından ya habersizler/ ya da umursamazlık büsbütün bürümüş görmesi gereken gözlerini, duyması gereken kulaklarını…

***

Ekonomi konusunda akademisyen değilim, ancak sokağın yaşadığını biliyorum, yurttaşın her kur değişiminde hangi kaygıları yaşayacağını öngörebildiğini de görebiliyorum…

Ne yapardım; açayım:

Eylül ayında politika faizinde yüz baz indirim yapıldığında yaşananları, piyasanın yaşadığı yalımı, kurun tarihsel doruğa yükselişini göz önünde bulundururdum.

Tamam, faiz indirimine gitmek, ulusal parayı değerlendirmeye çalışmak güzel; ancak “neyle” diye sorardım!

Her hangi bir şeyin “değer” kazanması için, ilk olarak “kullanım gerekliliği” önemsenir!

Bir yabancı, “senin değerini” neden önemsemeli, neden istemeli, neden zorunluluk duymalı…

Başkasından az ya da hiç yok olan “ne” özellik taşıyorsun da, ulusal paranın “değerinin” artmasını istiyorsun?

Örneğin dünyayı kasıp/ kavuran bir hastalık için ilaç mı buldun?

Örneğin ulaşımı daha da hızlandıracak bir proje mi ortaya çıkardın?

Örneğin üretimde devrim sayılacak bir çalışma mı çıkardın?

Bu ya da benzerlerinin biri ya da bir kaçının ülkemizde varlığını göstermesi, tüm dünyanın gözlerini bu yöne yönelteceğinden, her tür kazanımlar için “söylenecek söz” olurdu!

Bugün, kurdaki ayar bozukluğu nedeniyle, birçok hasta gereksindiği ilacı bulamıyor!

Son bir/ birbuçuk ayda, kimin cebine gittiği bilinmesine karşın, tarım girdilerindeki yükseliş durdurulamıyor!

Market raflarının durumunu anlatmak bile istemiyorum!

Tüm bunlar eylülde yaşanmasına karşın, yeni acıların yaşanacağı/ aracın çamurda zarar göreceği bilinerek ekim ayında/ bu kez ikiyüz baz puan indirime gidildi!

Ekonominin kitabını yazmadım, ancak yaptıklarını yapmazdım; bunu biliyorum!

***

Bugün TCMB’nın açıklayacağı rakam ne olursa/ olsun, sonucu piyasa çizelgelerinden okuyacağız!

Yurttaşın cebinde döviz ya da altın olduğundan değil, temel gereksinmelerin hepsinin kura dayalı olması nedeniyle, TCMB’nın aracı “nasıl” kullanacağına bir kez daha tanık olacağız!

Aracı bataklığa sürüklemek de, bataklıktan kurtarmak da verilecek kararda; gözünüz kur tabelasında olsun!

181121

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP