Agora…

ABONE OL
31 Ocak 2021 12:56
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Kadınları sevdiğimi, onların aklına zekasına inandığımı, güvendiğimi her fırsatta söylemeye çalışıyor teşekkür ediyorum…

Bir kadın var, hayatını okuduğumda hayranlık duyduğum gibi duygulandım da…

Anlatacağım…

Nasıl olsa bugün günlerden Pazar, ev hapsimiz de var, ben bu kez sizi siyasetin “kirli havasından” çekip almak istiyorum…

Anlatınca bana hak vereceksiniz…

***

Bundan yaklaşık 1600 yıl kadar önceydi, yer İskenderiye-Mısır

Kahramanımız bir kadın, aslen Yunanlı, 370 ile 415 yılları arasında yaşamış bir efsane…

İsmi HYPATIA.

Döneminin en alımlı ve güzel kadınlarından bir tanesi…

Ancak bundan çok daha önemli bir özelliği var; diğerlerine nazaran daha zeki ve çalışkan…

O bir matematikçi…

(Bu arada Adana’da matematiğin annesi olarak bilinen öğretmenlerin öğretmeni “Nermin Ural” teyzemi rahmet ve minnetle anıyorum)

Gök bilimci, filozof…

Ve ünlü matematikçi Theon’un kızı…

***

O yıllarda matematik, felsefe ve astronomi derslerinin aranan hocası; paylaştıklarını dinlemek için dünyanın dört bir yanından gelen pek çok öğrencileri var.

Doğa aşığı, insan sevgisi ile dolu kocaman bir kalp taşıyor. Tüm doğa olaylarını; mantık, matematik ve deney ile açıklama sevdalısı…

Zamanında Platon, Aristo ve Plotinus’dan dersler almış…

Ölümü ise son derece trajik…

Hakkında çıkarılan asılsız dedikodularla ‘iffetsiz ve günahkar’ olarak nitelendirilmiş ve kısa süre içinde, bir Hıristiyan çetesi tarafından olmadık işkencelerle;

Kadınlık onuru zedelenerek, aşağılanarak, taşlanarak ardından da ateşte yakılarak öldürülmüş…

***

Atina’ da (Yunanistan) başlayan yaşamı, yine orada aldığı eğitim sonrası; İskenderiye’ de babasıyla beraber devam eder.

O dönemlerde Büyük İskender’in kurduğu İskenderiye limanları, bilginleri, kültür merkezi, dev kütüphanesi ve üniversitesiyle; hem ticaretin hem de kültürün ve eğitimin merkeziydi…

Babasının başkanlığını yaptığı İskenderiye Kütüphanesindeki Platon Okulunda hocalık yapmaya başladığında çok mutlu olur…

Matematik, felsefe ve astronomi derslerini keyifle verir.

Hristiyan, Pagan ve Musevi gibi değişik inançlara sahip öğrencilerine;

Platon ve Aristo’ nun öğretilerini kazandırma telaşındadır; zarafetini ışıklandıran zekasıyla…

***

Maalesef geçen zaman içinde bu ünlü kentin dokusu değişmeye başlar. Hristiyanlık resmi din olarak kabul edilir.

Farklı inançlarla çatışmalar alevlenir. Cinayetler birbiri ardına işlenirken; Hypatia insanlık adına üzgündür.

Tüm bu yaşananlara inat; kendisini araştırmalarına verir. Dünyanın, güneşin, gezegenlerin hareketlerini yeniden hesap eder.

Matematik üzerine yazılan eserlerde yorum ve düzenlemeler yapar.

Hiç boş durmaz.

Ancak taşkınlıklar giderek önlenemez şekilde artar. Değerli kitaplar parçalanmaya, heykeller yıkılmaya başlar.

Düzenlenen kanlı saldırılarda bilim adamları ve yüzyılların bilimsel birikimi yok edilir. İşte çok sevdiği babasını da böyle bir olayda kaybeder Hypatia…

Yine de cesur bir şekilde amaçları doğrultusunda, sadece çalışmaya adar kendisini…

***

Gelin görün ki; bugün yani 21 nci yüzyılda özellikle ülkemin hiç de yabancı olmadığı bir durum ortaya çıkar: “Kadının asla erkekle eşit olamayacağı, akıl veremeyeceği, toplumda önde olamayacağı tezleriyle” ilk hedef gösterilenlerden birisi olur kısa sürede…

Galeyana gelen halkın önünde bilgisi ve zarafetiyle kendisini savunmak istese de yapamaz.

Bazı Hıristiyan gurupları tarafından “erdem ve iffetin” sembolü olarak kabul edilen Hypatia; ne acıdır ki bir kısım çete tarafından “dinsizlikle” ahlaksızlıkla suçlanır.

Akabinde de evinin önünden kaçırılır…

Ardından da düzenlenen tüyler ürpertici ölüm fermanı; toplumun önünde, öfkeli bir gurup tarafından adım adım gerçekleştirilir…

Böylece ışıl ışıl parıldayan bir zekayı-dehayı kaybeder dünya ve insanlık…

***

Bu arada maalesef; ona ait her şey o cani gurup tarafından yakılıp yıkıldığı için bir tek eseri kalmaz, ulaşamaz günümüze…

Fakat tarihte okuduk, öğrendik; gök cisimlerinin sınıflandırılmasında, hidrometrenin bulunmasında, sıvıların yoğunluk derecesinin belirlenmesinde ve daha birçok konuda etkili dokunuşları olduğunu ise hepimiz biliyoruz…

Diyorum ki; o muhteşem insan, güzel kadının gencecik yaşında hayatı elinden alınmasaydı kim bilir insanlığa daha neler kazandıracaktı?

***

Gelelim başlığımıza; onun anısına; 1893 yılında ismiyle sahnelenen bir oyun ve 2009 yılında İspanya’da çekilen ‘Agora’ isimli bir film var.

Oradan aldım…

Yani anlayacağınız Hypatia hayatı, hayattaki duruşu, zekası, çalışkanlığı ve eserleriyle unutulmaz kadınlar arasındaki yerini çoktan almış…

Bendeniz de, gerek ilmin bilimin gerekse dünyanın en güzel varlıkları kadınların daha iyi anlaşılması için paylaştım…

Ben her okuduğumda duygulanırım, saygı duyarım, Ocak ayının bu son yazısı umarım hoşunuza gitmiştir…

İstanbul 31.01.2021 05.05
Görüntünün olası içeriği: 1 kişi

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP