Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

24 Ocak kararları nedir, Türkiye’de ne değişti?

Süleyman Demirel’in Başbakan olduğu azınlık Milliyetçi Cephe Hükümeti (43. Türkiye hükümeti), 24 Ocak 1980’de yeni bir ‘ekonomik istikrar’ programını kamuoyuna duyurulmuş, o günlerde çok konuşulup yartışılmıştı.

Süleyman Demirel'in Başbakan olduğu

Süleyman Demirel’in Başbakan olduğu azınlık Milliyetçi Cephe Hükümeti (43. Türkiye hükümeti), 24 Ocak 1980’de yeni bir ‘ekonomik istikrar’ programını kamuoyuna duyurulmuş, o günlerde çok konuşulup yartışılmıştı. Peki, geçen 44 yılda ülkemizde ne değişti, nelerin sözü verildi, neler yapıldı, tepki gösterenler haklı mıydı? Euronews’ten Ramazan Dengiz’in yazısı şöyle:

1979’da Demirel’in talimatıyla Başbakanlık müsteşarlığında göreve getirilen Turgut Özal, ‘İstikrar Kararları’nı Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) destekleriyle kısa sürede hazırladı.

Programın hazırlanışında yer alan ve Özal’ın iktidarda olduğu 1983-1989 yıllarında Başbakan Yardımcılığı yapan Kaya Erdem, IMF’in 500 milyon dolar (yaklaşık 17,8 milyar Türk Lirası) dış kaynak aktardığını, OECD’nin de fon taahhüdünde bulunduğunu sonraki süreçte teyit etti.

The Journal of Academic Social Science dergisinde yayınlanan Birkan Erkek imzalı “24 Ocak Kararları ve 12 Eylül Darbesindeki Rolü” başlıklı makalede, Özal’ın IMF ve Dünya Bankası gibi kurum ve kuruluşların tavsiyelerine yer verdiği belirtiliyor.

‘İstikrar Kararları’, ekonomik istikrarsızlığın giderilmesi, üretimin azalması ve karaborsacılığın oluşmasındaki nedenlerin ortadan kaldırılması, kamu harcamalarının sınırlandırılması, ücretlerin düşürülmesi, serbest döviz kuruna geçilmesi amacıyla hazırlandı. Bu doğrultuda kabul edilen değişiklikler yıllar içinde şu şekilde okundu:

  • Türk Lirası’nda yüzde 32,7’lik devalüasyon yapılarak günlük kur uygulaması benimsendi.
  • Devletin ekonomideki payında kısıtlamaya gidildi.
  • Gübre, enerji ve ulaşım dışında sübvansiyonlar kaldırıldı.
  • Dış ticaret serbestleştirildi.
  • Yabancı sermaye yatırımları teşvik edildi.
  • Kâr transferlerine kolaylık sağlandı.
  • Yurt dışı müteahhitlik hizmetleri desteklendi.

Yani ‘İstikrar Kararları’ ile Türkiye, 1980 öncesi dönemde uygulanan ‘ithal ikameci’ büyüme stratejisini terk etmiş oldu.

‘İthal İkameci Sanayileşme’ modelinde ülke ‘gümrük duvarlarıyla’ korunuyor, ithal edilen tüketim ürünlerinin benzerleri içeride üretiliyor ve ‘iç tüketim’ teşvik ediliyordu.

Bu sayede üretim, büyük ölçüde iç tüketim için yapılacak ve sermaye birikimi bu yolla sağlanacaktı.

Ülkeye döviz girmesi amacıyla ihracata dayalı büyüme modelinin benimsenmesinin ardından ithal ikameci büyüme stratejisi rafa kaldırılmış oldu.

İktisat profesörü Erdal Türkkan, 24 Ocak kararlarına giden süreçte dünyada üç önemli ekonomik değişimin yaşandığını vurguluyor:

“1973’teki petrol kriziyle enerji ücretlerinde önemli artışlar yaşandı ve ihracat gelirleri, sadece petrol ithalatını karşılayamaz hale geldi. Ekonomide küreselleşme süreci hız kazandı ve Doğu Avrupa ülkeleri ‘ciddi’ büyüme sorunlarıyla yüzleşti.”

Türkkan’a göre, Türkiye, “dış ödeme krizi” yaşıyor, “piyasalarda mal yokluğu” görülüyor, enflasyon “hızla yükseliyor”, iş gücü piyasasındaki sorunların ardı arkası kesilmiyordu. Bakkalların, fırınların önündeki “insan kuyrukları” beyaz perdeye taşınmıştı.

Bu sebeple Türkkan, “İthal ikameci anlayışa dayalı sanayi yapısından, dışa dönük rekabetçi sanayi yapısına geçişin hedeflendiğini” söylüyor.

12 Eylül ile bağlantılı mı?

Türk Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Kenan Evren, 12 Eylül 1980’de, “demokrasiyi sağlam temeller üzerine oturtmak” ve “kaybolan devlet otoritesini yeniden tesis etmek” amacıyla yönetime el koymuştu.

13 Eylül 1980 tarihli Hürriyet gazetesinin manşetinde, bütün yurtta “sıkıyönetim” ilan edildiği, saat 05:00’ten itibaren “sokağa çıkma yasağının” başladığı yazılıydı. Türkiye’de yeni bir askeri yönetim kurulmuştu. Peki bu, 24 Ocak kararlarıyla bağlantılı mıydı?

Dönemin birçok gazetecisi ve uzmanı, 12 Eylül’ün, 24 Ocak kararlarının “rahat uygulanabilmesi için” yapıldığını iddia etti. Ekonomideki radikal değişikliklerin askerin yönetime el koymasıyla gerçekleşebileceğini öne sürdüler.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) üçüncü genel başkanı Bülent Ecevit, 24 Ocak kararlarına ilişkin, “Şimdi izlenmekte olan ekonomik ve sosyal politikalar bir dikta rejimine oturmadan uygulanamaz,” öngörüsünde bulunmuştu.

1980’den 1982’ye kadar Devlet Başkanı, 1983’ten 1989’a kadar Cumhurbaşkanı olarak görev yapan Kenan Evren, askerin anarşiyi bitirebilmek için yönetime el koyduğunu ve kararların askeri yönetim sayesinde uygulanabildiğini söyledi:

“Eğer 24 Ocak kararlarının arkasından 12 Eylül dönemi gelmemiş olsaydı, o tedbirlerin fiyasko ile sonuçlanacağından hiç şüphem yoktu. Böyle sıkı bir askeri rejim sayesinde o tedbirler meyvesini vermiştir.”