Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mekin ŞAHİN

’Silkele’’

Bir kez daha haklı çıktık. 31 Mart 2024 yerel seçimi sonrası CHP genel başkanı olmak üzere tüm CHP yönetimlerine erken seçim çağrısı yaptık. Halkın seçimdeki potansiyel tepkisini, yeni bir seçimle AKP-MHP hükümetine son vereceğini, erken seçim stardı verilmezse AKP-MHP hükümetinin zamanla yıpranmasını azaltarak, düştüğü yerden kalkarak; geçmişteki yönetim tarzına döneceğini, ileriye giderek demokrasinin tüm kurallarını eriteceğini yazdık. Öylede oldu. Cumhurbaşkanı CHP belediyeleri ‘’silkelensin’’ talimatı verdi. İlgili tüm kurumlar silkeleme uygulamasını başlattı! Yürütme Yargı ilişkisi derhal silkelemeye başladı. CHP belediyeleri silkelenmeye başlandı. Peki Yürütme yargı ilişkisinin bu biçimi tüm devletlerde var mı? Bunu anlamanın yolu devleti bilmekten ve algılamaktan geçer.

Devlet nedir? İnsanoğlunun ilk çağlardan bu yana belli bir düzen içinde yaşamaya ihtiyacı olduğu en ilkel topluluklardan, günümüze kadar uzanan süreçte gereksinim olarak ortaya koymuştur. İlk zamanlarda bu ihtiyaçları bir bilinç dahilinde değilken, yani insanların bir “devlet” çatısı altında birleşme istemleri sadece zorunluluktan kaynaklanırken, daha sonraları böyle bir düzenin gerektiğine kendi irade ve istekleri ile karar vermişlerdir. İlk çağlardan bugüne kadar devletin geçirdiği evrim gerçekten insanın sosyal ve siyasal bir varlık olduğunu göstermesi açısından oldukça ilginç ve düşündürücüdür. Devleti sadece bir zor aracı olarak görmek ne kadar yanıltıcı ise kutsal bir Otorite olarak kavramsallaştırmak da o denli yanıltıcıdır. Devletin kapsamlı bir çözümlemesi yapılmadan sosyal olgu ve sorunlara sağlıklı çözümler bulmak mümkün değildir. Devlet sistemsel aygıttır. Üretim sistemlerinin üst kurumudur. Üretim sistemiyle ciddi bağı var. Üretim sistemini belirlemez ama etkiler. Üretim sistemi içinde var olan çatışmaları hukuk kuralları içinde kontrol eder, üretim aracına sahip olanların düzenine hizmet eder. Hangi üretim sistemi olursa olsun üreten güçlerin düzeni değiştirecek eylemlerine izin vermez. Hukuk ve adalet sadece üretim aracına ve pazarlara hâkim olanlara eşit uygular. Diğerlerine her an sopayı gösterir! Kısaca halkı sürekli silkeler!

Türkiye devleti kurulurken iki saç ayağı üzerine oturdu. Tabiri caizse bir dikey diğeri yatay örgütlü kurumlardır. Hükümet; Yürütme, yasama ve yargı üçgeni arasında doğarken, Belediyeler halkın günlük yaşamasıyla doğmuştur. Her ikisinin amacı halka hizmet sunmak. Gelişen koşullara uyumlu projelerle toplumun gelecek dünyasını inşa etmek; temel görevidir. Birbiriyle çatışmaz, birbirinin eksik ve aksamalarını tamamlar. Devleti dikey yöneten hükümetin ideolojik algısıyla, devleti yatay yöneten belediye yönetiminin ideolojik algısı farklı olsa bile, hizmet ortak akıl olması nedeniyle halka birlikte hizmet ederler. Etmek zorundalar. Birbirlerini silkelemez! Dünyada kişilerin, kurumların, hükümetlerin dilinden düşürmediği ‘’demokrasi’’ devlet yönetim biçimidir. Sistemlerde üretim aracını ve pazarları elinde tutanla ait ‘’demokrasidir.’’ Dünya’da bugün ya azınlıkların ya da çoğunlukların demokrasisinden bahsedebiliriz. Özellikle tekelci kapitalist ve finans oligarşinin hüküm sürdüğü hiçbir yerde çoğunluğu demokrasisi olmaz. Bu güçler dünyanı başka ülkelerinde pazarlara ve kaynaklara egemen olmak adına o ülkelerde kendileriyle iş birliği içinde olan minyatürlerini yaratırlar. Onların desteğiyle o ülkeleri yönetir, pazarlarını kontrol eder ve kaynaklarını talan eder. Bu pencereden baktığımızda Türkiye’de ‘’çoğunluk demokrasisinden’’ bahsedilemez. Emperyalizmle iş birliğini sürdüren ‘’azınlık demokrasisi’’ olduğu söylenebilir. 12 Eylül 1980 askeri darbesi; Türkiye devlet yönetiminde çok algıyı değiştirdi. 2017 Türkiye anayasa değişikliği referandumu, 16 Nisan 2017’de gerçekleşen halk oylamasıyla yaratılan ‘’Cumhur devlet’’ yönetim biçimiyle tavan yaptı. Kurulan yönetim sistemiyle yargı, yasama ve yürütme tek elde toplandı. Cumhurbaşkanı Türk devletini kendi istek ve hedeflerine göre yönetmesi başladı. İş öyle bir noktaya geldi ki; Cumhurbaşkanının çıkarı, devlet çıkarı iddiası üzerine oturtularak; keyfiyet yönetimi tavan yaptı. Türkiye faşizmle yönetilen ülke oldu.

Faşizm karakteristik özü ‘’ her şey devleti yöneten tek kişinin çıkarına’’ endeksli olmaktır. Bu nedenle dün yanlış dediğine yarın doğru diyebilir. Dün PKK camiası beka sorunuydu, bugün Türkiye’nin geleceği için ilişki kurulması gereken örgüt oldu. SGK’nın 2023 yılı sonu itibarıyla toplam 700 milyar TL alacağı olup bunun 545 milyar TL’si prim alacaklarına ilişkindir. Tüm belediyelerin prim borcu prim borçlarının % 10’unu tutarı 54.5 milyar. CHP’li belediye yönetimlerinin 2024 yılı SGK borç miktarı 32.7 milyar olduğu ifade ediliyor. Bu tabloda SGK prim alacağı toplamı 545 milyar. AKP-MHP’nin cumhur hükümeti 545 milyarı tahsil etme yerine CHP’li belediyelerin borcu 32.7 milyarı almak adına ‘’Silkeleme’’ uygulaması başlattı. CHP’li belediye şirketlerine ve İller bankasından gelen paylara haciz işlemi başladı. Ne adına ‘’silkeleme’’ adına. Devletin dikey ayağı, yatay ayağına kurşun sıkıyor. Halka gidecek hizmeti siyasi çıkarları adına engelliyor. İki örnekte olduğu gibi faşizm yönetimlerinde dün dündür, bugün bugündür! Çıkarları neyse onu uygularlar.

CHP genel başkanı ve CHP’nin her kademe yönetimi bilsin ki zor oyunu bozar. Bugün CHP, AKP-MHP cumhur hükümetinin başlattığı zoru ancak ürettiği çözüm politikalarını halka anlatarak, belediye hizmetlerini insanın yaşamıyla bütünleştiren hizmetlerle bozabilir. Halk desteği olmadan, köyde, kasabada, ilçede, ilde halkla örtüşmeden alternatif iktidarı kuramaz ve halka umut olamazsın. O güce kavuştuğunu göstermediğiniz sürece sizi her fırsatta ‘’silkelemeye’’ devam eder. Çünkü o fırsatı 31 Mart 2024 yerel seçim sonrası siz verdiniz! Erken Seçim’den vaz geçerek düştüğü yerden kalkmasına zaman kazandırdınız! Şimdi CHP belediye yönetimlerini silkeliyor. Her zaman olduğu gibi bir kez daha çağrı yapıyoruz. Değişim ve dönüşüm anlayışınız değişsin. Doğru eksene otursun. Partide ortak dili yaratacak ideolojik, siyasi ve örgütsel birliği sağlayarak; Türkiye’de 44 yıldır hüküm süren düzeni değiştirin! Bugünkü değişim ve dönüşüm (kendi siyasi geleceğinizi garantiye alan yönetim değişikliği) anlayışına devam ettiğinizde bir Tayyip Erdoğan gider, bir başka Tayyip Erdoğan gelir! Silkeleme durmadan devam eder. Unutma; sorun varsa çözümde Var!

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Reklamı Geç